Bir Ömür Deri Kokusu: 89’dan Bu Yana Şeref Kundura’nın Hikayesi
36 yıldır aynı tezgâhta ayakkabılara yeniden hayat veren Balıkesirli kunduracı Şeref Çakıcı, hazır üretimin el emeğini unutturduğunu söylüyor: “Hazır ayakkabılar kültürü bitirdi, ama biz hâlâ direniyoruz.”
Balıkesir’in arka sokaklarından birinde, deri ve tutkal kokusunun hâlâ geçmişi hatırlattığı küçük bir dükkânda, 36 yıldır aynı tezgâhta bir usta var: Şeref Çakıcı. 1989’dan bu yana kunduracılık yapan Çakıcı, “Büyüklerin tavsiyesiyle başladım, okula giderken çıraklık yaptım,” diyor. Bugün hâlâ aynı ustalıkla, eski sistemle ayakkabıları hayata döndürüyor.
“Hazır Ayakkabılar Kültürü Bitirdi”
Eskiden el emeğiyle yapılan her ayakkabının bir hikayesi vardı. Ancak artık o hikayeler fabrikalarda kayboluyor. “Hazır ayakkabıcılar imalatçıları bitirdi,” diyen Çakıcı, maliyetlerin arttığını, gençlerin ilgisinin azaldığını söylüyor:
“Teknolojiyle beraber müşteri profili değişti. Spor ayakkabılar moda oldu. Marketler bile ayakkabı satıyor. Küresel marketler küçük esnafı öldürdü.”
Kriz, Tamiri Yeniden Değerli Kıldı
Ekonomik kriz, unutulmaya yüz tutmuş tamir kültürünü yeniden canlandırmış. “Şu an tamir işi iyi,” diyor Şeref Usta, “çünkü insanlar yeni ayakkabı alamıyor, mecburen tamire yöneliyor. Özellikle kırsalda bu işin değeri çok büyük.”

“Yanlış Ayakkabı Vücuda Zarar Verir”
Çakıcı, sadece tamir etmiyor; insan sağlığını da önemsiyor:
“Sağlıklı bir ayakkabının iç astarı deri olmalı. Şimdi spor ayakkabıların çoğu naylon, kimyasal ürün. İnsan vücudundaki elektriği atamıyor. Yanlış ayakkabı; nasır, şişme, mantar, terleme yapar.”
Kültürün Son Nefesi: Sayacılar ve Kunduracılar
Kunduracılığın sadece bir meslek değil, kültür olduğunu vurgulayan Çakıcı, sistemin bu meslekleri unuttuğuna dikkat çekiyor:
“Meslek liselerinde herkes elektronik bölümlerine yönlendirildi. Alt yapı kalmadı. Bu meslek sayacılıkla bağlantılı. Sayacı dikişi atar, biz son haline getiririz. Sayacılık olmazsa kunduracılık da olmaz.”
“Ben Bu Meslekle Emekli Oldum, Fazla Kazanamadım Ama Gururluyum”
Bugün Şeref Çakıcı’nın elleri, onlarca yılın emeğini taşıyor. “Ben bu işten zengin olmadım,” diyor gülümseyerek, “ama emekliliğimi kazandım. Bu kültür bitmez, ama meslek bitiyor.”