GündemKöşe Yazıları

Panik Atak Geliyorum Demez

Panik Atak Geliyorum Demez

 

Psikolojik sorunların büyük bir çoğunluğunun, bastırılmış düşüncelerden, duygulardan ve arzulardan kaynaklandığını savunan Sigmund Freud, “ifade edilmemiş duygular asla ölmez, sadece diri diri gömülür ve sonra daha korkunç şekillerde tezahür ederler” demiş. Bu nedenle de duyguları hissetmek, yaşamak ve boşaltmak, fiziksel ve ruhsal sağlığımız için büyük öneme sahip. Aksi durumda sıkışıp kalan enerji, amacına ulaşana kadar büyüyerek gelişiyor ve günün birinde volkan gibi patlıyor. Ne zaman ki bu sıkışmış enerjinin nedeni fark edilir ve açığa çıkarılır işte o zaman sorun çözülmüş olur.

Yakın zamanda şahit olduğum üzücü bir olay esnasında çok korkmuş ve nefes alamadığımı hissetmiştim. Bu olayın ardında başlayan kalp çarpıntısı, nefes darlığı, göğüste baskı ve ölecekmiş hissi gibi belirtilerle ile anladım ki panik atak yıllar sonra yine beni ziyarete gelmişti. Defalarca bu durumun nedenini ve panik atağın ölüm sebebi olmadığını kendime telkin ettim ancak nafile, bir kere ele geçirmişti beni. Üç, dört saatlik uyku ile günün neredeyse tamamını bahçede geçiriyordum çünkü evin içinde nefes alamadığımı ve öleceğimi hissediyordum.

Geçmişte yaşanan ve travma yaratan olayların üzerinde durulmaz genelde ve onlarla baş edildiği sanılır ta ki benzeş bir duygu yaşanana kadar. O zaman da beyinde sıkışmış o olumsuz enerjiler daha şiddetli bir şekilde geri gelir. Bunun bilincinde olarak, her zaman rahat ve huzurlu hissettiğim deniz kenarında buluştum kendimle, bir müddet nefes çalışması yaptım ve kendimi güvende hissettiğim anda sorular sormaya başladım. Amacım, beni paniğe sürükleyen bu korkunun altında yatan nedeni bulmak ve onunla yüzleşerek o anki duyguları yeniden açığa çıkarıp sonra serbest bırakmaktı. Başarılı da oldum ve bu zihin oyununun kontrolünü elime aldım. Zihin oyunu diyorum çünkü kontrol ele alındığında, o korkup kaçıyor.

Bu arada bazen çok basit bir olayın bile panik atak rahatsızlığına neden olabileceğini, küçümsenmemesi gereken ve yaşam kalitesini bozan bir rahatsızlık olduğunu söyleyebilirim, deneyimime dayanarak. Bu nedenle de böyle durumlarda profesyonel yardım alınması en doğrusu. Çünkü kişi atak esnasında kendisinin gerçek bir yaşam tehdidi altında olduğunu hissediyor ve o kişiye rahatlatmak amacıyla söylenen bazı sözler de onu daha çok paniğe sürükleyebiliyor. Mesela “sakin ol, rahatla, bak geldi geçti, abartma, iyi şeyler düşün” gibi söylemler hiçbir anlam ifade etmiyor o anda. Zira o anda bunları yapabilecek olsa yapar ve bu çaresizliğin içine düşmez değil mi? Bir de bu durumla cebelleşen kişi hakkında, “ilgi istiyordur” diye cahilce düşünenler var ne yazık ki. Oysa tüm canlıların ilgiye ihtiyacı var ve panik atak ilgi çekmek için kullanılacak bir yol değil, hem de hiç değil. Hatta “geliyorum” diye uyarıda bulunmayan panik atak süreci içinde, insanın isteyebileceği belki de en son şey bile değil ilgi, bunu tüm samimiyetimle söyleyebilirim. Çünkü o anda istenilen tek şey güvende olduğunu hissetmek, nefes aldığının ve bunun geçici bir durum olduğunun farkına varmak.

 

Demet TOK

Şair/Yazar

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu