Köşe Yazıları

POLİSİYE VE MACERAYA DAİR

“Ey uzun süren yasımın tanığı olan kişi! Ey yaşananların arkasındaki sırları aralamaya çalışan sabırlı okur! Sana damarlarında aynı kanı taşıyan iki insanın birbirlerine duydukları derin nefreti anlatacağım. Benzer iki bedenin birbirlerine hiç benzemeyen ruhlarını anlatacağım. Sana bir babayla oğulun dinmek bilmeyen düşmanlıklarını anlatacağım. Sana Fırtına Tanrısı Teşup’un beni lanetlemesine neden olan ailemin içindeki büyük huzursuzluktan söz edeceğim.”

 

( AHMET ÜMİT – “PATASANA” isimli Polisiye Romanı. Sayfa: 44, “Dördüncü Tablet” bölümünden alıntıdır. EVEREST YAYINLARI, 54. Baskı, Basım Tarihi: Ekim 2015 )

 

Öğretmenlik stajı dönemimde “Balıkesir Üniversitesi Vakfı Yükseköğretim Kız Öğrenci Yurdu”nda bir yıl burslu olarak kalıp da “Türk Dili ve Edebiyatı Pedagojik Formasyon Eğitimi”mi tamamladığım o güzel yurdumun hemen bitişiğindeki binadan ödünç aldığım Balıkesir İl Halk Kütüphanesi’nin kitapları ve kütüphaneye üyelik dönemimde o eserlerden not aldıklarım durur bir yerlerde. Normalde asla birine kitabımı uzun süre ödünç vermeyen biriyimdir. Kitap verilmez, alınır. Ya ikinci el bile olsa paranıza kıyıp satın alacaksınız yahut okunması için kitapseverlere bağış yapacaksınız. Çünkü giden okuma kitapları eğer arayıp sormazsanız yıllarca hiç geri gelmiyor. Bu konuda çok titiz biriyimdir. Evime gelen misafirim ya bende iken yatılı kaldığında yanımdayken gözümün önünde kitabımı bitirip gider yahut belki kendisine süre verince okuyup bitirerek bana teslim eder. Okuma disiplinini en baştan koymak gerek. Kimsenin ne bende emanet kitabı kalmasına ne de benim birilerinde aylarca bekleyen kitabımın olmasına müsaade edebilirim.

Balıkesir İl Halk Kütüphanesi yolculuğum da Bursa’daki öğrencilik yıllarım ve Çanakkale’deki devlet okullarında ek ders karşılığı çalıştığım öğretmenlik mesleğim sonrası böyle bir eğitim macerasının vesilesiyle başlamıştı. Ödünç aldığım kitapların okunma süresinde kütüphane görevlimizden izin alarak yahut telefonla arayarak gününü uzattığım kütüphane ilk orası olmuştur. Çünkü köşe yazılarıma hız verdiğim, donanımlı eğitimimden sonra okuduklarımı pürdikkat not aldığım dönemim başlamıştı. Yazıma da polisiye romanlarının sevilen yazarı Ahmet Ümit ile başladım. İskender Pala ve Ahmet Ümit’in kitaplarını okurken çoğu lise öğrencisi zorlanır mesela. Şu an hayatta olan bu iki yazarımızın kitapları, söyleşileri kitap fuarlarında da ilgi odağı olmuştur. İskender Pala’nın Divan Edebiyatı’na olan dil hâkimiyeti, “Divan Edebiyatı’nın Çağımızdaki Yaşayan Adamı” diye tabir edilişi elbette Osmanlı Türkçesine hâkim olanların daha da ilgisini çeker. Ahmet Ümit’in de “Patasana” isimli romanını okurken sıkıldığım yerler olmuştu. Kitabı ara vererek, yolculuklarda tamamlayarak uzattım. Bir kitabı bırakıp öbürüne atlamak, daldan dala sıçramak ve yarım bırakmak insanoğlunda unutkanlığa sebep olur. Başladığımız işi tamamlarcasına elimize aldığımız kitapları da sabırla tamamlamak mühimdir.

Bazen bir polisiye romanının kahramanı oluruz yahut hırsız-polis kovalamacasını canlandıran bir filmin oyuncusu oluveririz. Hayat da macera doludur aslında ve yeni doğan günün bize neler getireceğini asla tahmin bile edemeyiz. Romansı bir dilden öykümsü sayfalara yol alırken şiirimsi bir günün mutluluk durağında nefeslendiğimiz zamanlar olur. Polisiye ve macera romanları, adrenalin yaratan öyküler her birimizi apayrı dünyalara uçurur. Güzeldir okumak, oku(n)mak ve oku(t)mak. Her birimiz bir maceralı güne adımlayarak taptaze güne uyanıyoruz aslında. Acısıyla, tatlısıyla, macerasıyla yaşanmaya değerdir bu hayat.

 

ELİF YAVAŞ

 

TARİH = 30 Ekim 2019 – Çarşamba

Cumhuriyet Bayramından Bir Gün Sonra

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu