Türkiye Berlin duvarlarını yıkıyor. Gelecek yıl. Yani 2015 yılı, İkinci dünya savaşının 100. yılı. Çanakkale zaferinin ve Osmanlıyı yıkmak için planlanan DOĞU meselesinin de 100. yılını yaşayacağız. Osmanlının darmadağın edilmesinin ve Ortadoğu’da cetvelle çizilen küçük devletçikler oluşturulmasının da 100. yılını yaşayacağız. Yüz yıl sonra bu günde, ayni oyunları görünce, geçmiş 100 yıllık tarihi iyi okumak, iyi analiz etmek gerekliliği karşımıza çıkıyor.
Sayın dostlar, İkinci dünya savaşından sonra, İngiliz, Fransız, İtalyan oyunlarının Ortadoğu’daki petrol dağılımına göre nasıl paylaşıldığını artık duymayan kalmadı. O bölgelerde yaşayan kabile reislerini de, Osmanlıya karşı kışkırtarak, Ortadoğu’daki SYONİST oyunlarını da öğrenmeyen kalmadı. 1916 yılındaki yapılan tek taraflı anlaşmalar neticesi, güneydoğu bölgesinde bulunan, Adana, Gaziantep, Maraş, Bitlis Hakkâri bölgesini kapsayan işgal hareketleri bölge halkının sert mücadelesine tosladı. Şahin beyler, Sütçü İmamlar, Satı bacılar, Tayyar Rahmiye’ler işgalci ve sömürücü Fransız’a, İngiliz’e dur dedi. O bölgede kanlı savaşlar olur iken, Batıdan da işgal hareketleri başladı. O yıllarda silahla işgal edemedikleri bölgelerimizi, bugün değişik oyunlarla bölmeye çalışıyorlar. Sağduyulu halk bu oyunları çok iyi bildiği için hiç rağbet etmiyor amma, yerli, TÜRETME ve KERTMELERLE beraber TERÖR hareketi uyguluyorlar. İkinci dünya savaşının 100. yılını doldurur iken, onların planladıkları yüz yıllık süre dolduğundan, ikinci 100 yıllık yeni bir plan uygulamaya çalışıyorlar. Şu yıllarda Ortadoğu’da bazı sürprizler karşımıza çıkabilir. Irak’ın ve Suriye’nin bölündüğünü, Filistin ve Gazze’nin birleşerek tek devlet haline geldiğini, Lübnan ve Ürdün’de değişik yeni bir devlet oluştuğunu, Kuzey Afrika’da yeni küçük devletçikler kurulduğunu görür isek şaşmamalıyız. Geçen 100 yılda, bu devletlerin niçin-nasıl kurulduğunu ve 1948 yılında İsrail’in İngilizlerce nasıl oluşturulduğunu kavrayamaz isek, geçen yüz yılın ruhunu iyi analiz etmemiş oluruz. Osmanlının oralarda bıraktığı kavgasız yaşama özelliklerini ve izlerindeki güzellikleri görememiş oluruz.
Sayın okuyucularım, sorun elbette petroldü. Kerkük Musul petrollerini yıllarca sömüren VAHŞİ KAPİTALİST sistem bu günde yeni petrol kuyularına ulaşmak için, Ortadoğu’yu kan gölüne çeviriyor. Böl-yönet, öldür-al, kandır-çal taktiklerini uyguluyor. Van gölü havzasındaki yeni petrol kaynaklarını gören emperyalist güçlerin, değişik oyunları oynadığını artık görüyoruz. Emperyalist devletler uyumuyor amma bizde uykudan uyandık. Daha da çok uzun yıllar bu oyunların süreceğinin işaretlerini artık çok rahat anlıyoruz. Onun için önümüzdeki 100 yılda, yenidünyanın, parlayan yeni yıldızı olan TÜRKİYENİN, prangaları kırmasına daha yakın, daha sıcak, daha derin bir güçle sarılmamız gerekiyor.
Şimdi bu anlatımları niçin yazdığıma gelince; Berlin duvarı 1989 yılında yıkıldı. Yıkılışının 25. yılı değişik etkinliklerle kutlandı. 100 yıl önce, işgalci emperyalist devletler ve yerli TÜRETMELERLE yıkılan Osmanlının küllerinden doğan Türkiye’de, Berlin duvarlarını tek tek yıkıyor. Yeni TÜRKİYE ayağındaki prangaları kırıyor. Batılı güçlerce ülkemizde oynanan oyunları yeni bir “KAVGASIZ YAŞAMA” sürecine girerek yıkmaya çalışıyoruz. Bakanlarımız Anadolu’yu ve doğuyu karış karış dolaşıyor. Başbakanımız kasabada, köyde ve köy evinde. Cumhur Başkanımız Van’da, Hatay’da, Ağrı’da, Trabzon’da halkla halay çekiyor. Ülkemiz toplulukları arasına konan küçük duvarlar, sivil hareketlerle aramızdan kalkıyor. Son elli yıldır, koalisyon hükümetler, zayıf iktidarlar ve ayrıştırmalar yüzünden kafamızı kaldırıp, dış ülkelerde ve Ortadoğu’daki gelişmelere yeterince bakamadık. Şimdi güçlü bir iktidar, kararlı bir yürüyüş, inanmış yürekler var. Ülkemizde yaşayan insanlar arasındaki duvarları yıkmaya kararlı bir duruş var. Sivil hareketleri ve fikirleri ateşleyen yeni dinamikler var. Tepeden siparişle gelen siyasi anlayışlar yavaş yavaş eriyor.
SONUÇ: Kırılan prangalar, yıkılan duvarlar, kararlı devlet duruşları, 2023 yürüyüşünde, BÜYÜK GÜÇLÜ TÜRKİYE gerçeğini yenidünya nizamına kabul ettirme yolunda, sık adımlarla yürüyor. Daha düne kadar dünya nizamına şekil veren 5 büyükler yanında yeni bir Avrasya topluluğu ve BÜYÜK TÜRKİYE geliyor. Küresel güçler ve yerli temsilciler, istese de istemese de, gümbür gümbür geliyor. Tusunami dalgası gibi karşı çıkanları yutarak geliyor. Devletin dinamik kadrosu, sivil oluşumların korosu, horonu, halayı, zeybeği, efesi, kahvesi, camisi, fakiri, garibi, zengini ve hepsi beraber geliyor. Hoşça kalın.