Heyecanla beklediğimiz Venedik gezisi öncesi bir gece konaklamak ve ıssız plajlarında deniz – kum – güneş üçlüsünden yararlanmak için seçtiğimiz yer Rosolina Mare bölgesi oldu. İtalya’nın  Veneto bölgesinde bulunan bu az bilindik delta ovası son derece sakin ve huzurlu bir yer .

Venedik

Bir şehir düşünün içinde taksiler , ambulanslar , tüm ulaşım araçları yüzüyor. İnsanlar evinden çıkıp alışverişe , okula , her yere gondollarla gidiyorlar. Birbirlerine bağlanan sokaklar hep su içinde. İşte burası rüya şehir Venedik . Alışılagelmişin çok dışında bir ‘’Kanallar Şehri ’’ . Ölmeden Önce Görülmesi Gereken Yerler listelerinde ilk sıralarda yer alan bu güzeller güzeli romantizm diyarı , yüzyıllardır denizcilikte ve sanatta da oldukça iddialı . (Nitekim Osmanlıların tarihte kazandığı ilk deniz savaşının Venedik Cumhuriyeti’ne karşı olması da Osmanlı Devleti’nin denizcilikte ne kadar ileri gittiğini gösteren bir başarıdır ) Denizcilik , sanat ve kanallar dışında bir de maskeler vardır Venedik denince akla gelen . 1348 yılında başlayan ve nüfusun büyük çoğunluğunun hayatını kaybetmesine neden olan veba salgınında , insanların yüzlerindeki yaralarını gizlemek amacıyla kullandıkları , birbirinden göz alıcı işlemeli maskeler günümüzde Venedik’in simgesi haline gelmişler . Bir rivayete göre uzun burunlu maskeler doktorlar tarafından kullanılırmış . Burun kısmına çiçek esansları sürerek kötü kokulardan kurtulma yöntemini bulan doktorlar bu maskeler sayesinde tanınırlarmış .

Venedik’teki başlıca gezilecek noktalar  : Napolyon’un ‘Avrupa’nın Resim Odası ’ dediği San Marco Meydanı , Meydan’da bulunan ‘Altınların Kilisesi ’ nam-ı diğer San Marco Bazilikası , Ahlar Köprüsü (Sorgudan çıkan mahkumların bu köprüden geçerek hapse girmesinden dolayı adı Ahlar Köprüsü olarak kalmış) , şehrin en meşhur köprüsü Rialto Köprüsü ve güzel saray Palazzo Ducal . Tüm buraları gezerken sokak tezgahlarından alacağınız bir dilim Foccacia  ( bir tür İtalyan çöreği ) ile bir yandan açlığınızı yatıştırarak zaman kaybetmeden daha çok yer görebilirsiniz .

Verona

Verona diyince hemen aklınıza Romeo ve Juliet geldi değil mi ? Aynen öyle . Shakespeare’in kaleme aldığı dillere destan aşk hikayesinin doğduğu yerdir Verona . Bu nedenledir ki Casa di Giulietta (Juliet’in Evi) Verona’nın en çok turist çeken yeri olmayı başarmış . Çok eski zamanlarda bir yerde geziyormuş hissi veren bu romantik küçük şehrin görülecek birbirinden güzel birçok yeri var. Roma’daki Collesium’dan sonra en büyük arena olan Arena di Verona , Verona’yı kuş bakışı görmek için Torre dei Lamberti kulesi , Adige nehri üzerinde kırmızı tuğlalarla inşa edilmiş görkemli Castellvecchio (Eski Kale ), şehrin en işlek meydanı Piazza Bra , kurulan semt pazarlarıyla meşhur Piazza del Erbe meydanı , nehir manzaralı antik tiyatro Teatro Romano burada mutlaka görülmesi gereken yerlerden bazıları.

San Marino

İtalya sınırları içindeki Apenin Dağları’nın küçük bir tepesinde bulunan , Avrupa’nın beş mikrodevletinden biri olan San Marino , enteresan bir ülke . San Marino ‘ nun bulunduğu dağın etekleri İtalya toprağı olduğu için , buraya ‘’İtalya manzaralı ülke’’ desek yanlış olmaz. Ülkede havalimanı ve tren istasyonunun olmaması , 1602 de yapılmış anayasası ile dünyanın en eski demokrasilerinden biri olması , baştan sona kısa sürede gezilebilmesi ve Avrupa’nın ilk kominist yönetimine sahip olması bu ülkenin şaşırtıcı özelliklerinden başlıcaları . Parfüm , gözlük , kürk ve alkol alışverişi için yakın çevredekilerin uğrak yeri haline gelmesi de burada vergilerin düşük olmasından kaynaklanıyor olsa gerek. Not: Piadineria la Capanna ‘da İtalya manzarasına karşı enfes bir pizza yedik . Gideceklere tavsiye ederim .

İtalya’dan dönmeden önce son geceyi geçirmek için kaldığımız Rimini ’de şehri keşfedecek kadar zamanımızın olmaması üzücü oldu. Tekrar görüşmek üzere Rimini  .. Addio İtalia.!