GündemKöşe Yazıları

Sabit Fikirle Yaşanan Bir Ömür

Sabit Fikirle Yaşanan Bir Ömür

Geçmiş yaşantılarında her ne yaşadılarsa, bunları tekrar yaşamamak ve aynı duygulara maruz kalmamak için, kendilerine sınır çizen ve değişime kapalı olan yani sabit fikirli insanlarla yaşamanın ne derece zor olduğunu mutlaka tecrübe etmiş olanlarınız vardır.

Kendi dünya görüşleri ile hayatlarındaki kişileri baskılamaya çalışan bu insanlar, kendileri de dâhil olmak üzere herkes için hayatı zorlaştırdıklarının genelde farkında olamıyorlar, hele de kişilik bozuklukları var ve düşük duygusal zekâya sahip iseler. Bu nedenle de farklı bakış açılarını anlamaya çalışmıyor ve saygı duymuyorlar.

Okumayı, araştırmayı sevmedikleri için, kendi doğrularının dışında hiçbir hakikat onlara inandırıcı gelmiyor. Hal böyle olunca da bu karakterdeki insanlarla uyum sağlamaya çalışmak enerji kaybından başka bir işe yaramıyor.

Değişimden rahatsız oldukları için, hayatlarına bir başkasının dâhil olmasına izin vermiyorlar her ne kadar istiyor olsalar da. Aşırı gelenekselci olmaları nedeniyle yenilikler onları ürkütüyor ve zamanla hayatlarındaki kişileri de aynı kalıba sokmaya çalışıyorlar.

Ön yargılı ve dar görüşlü olmaları, gelişimlerini engellediği için uyum sağlayamama nedeni ile devamlılık arz eden bir ilişki içinde olmaları, onlar için bir hayli zorlayıcı olabiliyor. Gelişimlerini sağladığına inandıkları izlemek üzerine kurulu yaşamlarında, televizyon vazgeçilmez hale geliyor. Eğer hayatlarındaki kişiler izlemekten keyif almıyorlarsa hemen şu soruyu yöneltiyorlar “ televizyon olmadan nasıl zaman geçiriyorsunuz?” Bir keresinde ben de televizyon bağımlısı bir arkadaşıma “daha farklı aktivitelerle uğraşmayı düşünmez misin?” diye sormuştum. Onun cevabı; ama ben birbirinden farklı programları izliyorum. Yemek programları, belgeseller, diziler vesaire ve bunlardan çok şey öğreniyorum” olmuştu. Yani kendi zamanını değerlendirmek için bile değişimi reddeden sabit bir bilinç.

Sabit fikirli insanların, alış veriş yaptıkları yerler, markalar, tercih ettikleri yemekler ve giyim tarzları, kaç yaşına gelirseler gelsinler genelde değişmiyor. Bu nedenle de kendilerinin ve hayatlarındaki kişilerin yaşam kontrolü hep onlarda oluyor.

Uzun yıllar böyle biriyle evli olan ve “el âlem ne der” düşüncesi ile bir şekilde idare eden arkadaşım, eşi emekli olduktan sonra “kızlar, kime beddua edecekseniz kocası emekli olup evde otursun deyin. Bu nasıl çekilmez bir çile. Çalışırken hiç değilse akşamdan akşama görüyordum şimdi sürekli dibimde ve eleştirileri hiç bitmiyor.” demişti. O zamanlar elbette anlamamıştım hayatının neden çileye dönüştüğünü. Lakin ilerleyen zamanlarda, kocasının her şeye karıştığını, her konuda ikisinin adına onun karar verdiğini, ev düzenindeki herhangi bir değişiklikte gerildiğini ve en ufak bir olayda öfke kontrolünü sağlayamadığını, yeni olan her şeyin onu rahatsız ettiğini ve en önemlisi arkadaşımın o yaşam içinde sadece bedensel olarak var olduğunu görünce ne demek istediğini anlamıştım.

Mecbur kalınan durumlar vardır elbette ancak “el âlem ne der” düşüncesi ile sabit fikirli bir insanla devam ettirilmeye çalışılan bir ömür, yaşanılmış sayılabilir mi ya da ne kadar keyifli olabilir?

Demet TOK

Şair/yazar  

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu