GündemKöşe Yazıları

Sessizce Gitmek Lazım Bazen

Sessizce Gitmek Lazım Bazen

Başlangıçlarının hep güzel olduğuna, lakin devamının gelmediğine şahit olur “neden” diye düşünürdüm çevremde yeni kurulan birliktelikler için. Farklı kültürde yetişmiş ve yıllar içinde kendi düzenini oluşturmuş iki insanın bir arada ve kısa zaman içinde birbirine uyum sağlaması kolay olmayabilir elbette. Kaldı ki farklı karakterdeki kardeşlerin bile birbirlerine uyumu zorken. Lakin anlayamadığım; zaten hayatın geri kalanını birlikte paylaşmak ve keyif almak için hevesle çıkılan bu yolda, ne oluyor da bir müddet sonra çıkmaz sokağa giriliyor. Eksik kalan nedir?

Görmek, hoşlanmak ve yaşamı birlikte paylaşma isteği, kişilerin birbirini tanıma, anlama ve ondan sonra karar verme aşamalarından daha mı ağır basıyor?

Yoksa bir an önce bana ait olsun isteği, “seviyorum” yanılgısına mı düşürüyor?

Ya da uzun yıllar yaşanan özgür yaşamlara, cicim aylarının sarhoşluğunda fark edilmeyen esaret mi geliyor?

Belki de her iki tarafın da birbirini kendi düzenine dâhil etme çabasından kaynaklanıyordur. Elbette daha dominant olanın kazanacağı bu mücadelenin, güzel hayallerle kurulmuş olan birlikteliğe vereceği zarar düşünülmeden.

Birçok nedenle çok kuvvetli sevgilerin, aşkların bile bir zaman sonra yerini hırgüre bırakıyor olması sanırım birçok insanın da bireysel yaşamı ya da bağlılığın olmadığı bir birlikteliği tercih etmesine sebep oluyor bu yüzden. Şimdi diyeceksiniz ki; ama iyi örnekler de var. Elbette var, var olmasına da kötü örneklerin çokluğu gölgeliyor sanırım onları.

Hoşlanma ya da ilk görüşte aşk ile başlayan, birbirini anlama ve ortak paydada buluşma ile devam eden, zaman içerisinde sevgiye dönüşen, birbirini tanıdıkça tekrar tekrar âşık olunan, içerisinde saygı, hoşgörü ve sabır barındıran, el ele göz göze diye tabir edilen bir paylaşımdır hayal edilen ve kelimelere dökülen aslında.  Gel gör ki iki gönlün bir olması yetersiz kalırsa bu beklentiyi gerçekleştirmeye, yan yana can cana olmak için sarf edilen o çabalar da yerini ilgisizliğe bırakıverir aniden. Çünkü ihmale gelmez bu aşk meşk işleri ve her daim canlı tutmak lazım ilk günkü gibi.

İşler yolunda gitmiyor ve her geçen gün, hayal kırıklıkları hüsran yaratıyorsa bu paylaşım işte o zaman kaçış için bahanelere sığınmak yerine sessizce gitmek lazım bazen yormadan, yorulmadan. Geri dönüşü varsa eğer, o vakit de dönmek lazım kırmadan, kırılmadan ve en önemlisi yüz göz olmadan.

Lakin bu gidiş ve gidişin sıklığı, her ilişki için farklı sonuçlar yaratabilir bunu da unutmamak lazım. Kimi zaman bu kısa ayrılıklar çiftleri birbirine daha kuvvetli bir bağla bağlar, kimi zaman da uzaklaştırır gönül hanesinden.

Denge üzerine kurulu bir yaşam içerisinde ayakta kalmaya çabalıyoruz her birimiz ve sadece ikili ilişkiler için değil elbette bu denge. Tüm sosyal hayatımız içerisinde yakalamak istediğimiz mutluluğun anahtarı gibi düşünebiliriz aslında. O halde mucize beklemek yerine neden mucize yaratan olmayalım ki her birimiz? Kim bilir belki de o sessiz gidişlere bile gerek kalmaz o vakit.

Demet TOK

Şair/Yazar

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu