Kafkasya dağlarında yetişen en büyük vatansever mücahitlerden biridir. Kendisine, dini bilgileri çok geniş ve imanı çok kuvvetli olduğu için İMAM ŞAMİL de denmektedir. Ahmet Yesevi hocanın Kafkasya ülkelerine yaydığı kuvvetli İslam ilmini ve İslami ahlakı alarak büyümüştür.
İmam Mansur’un başlattığı cihat hareketini devam ettirip, zirveye taşıyan ŞEYH ŞAMİL askeri dehasının yanında, çok kâmil bir Müslüman olarak ömrünü sürdürmüştür. 1795 te Gümrü’de doğmuş, 1871 de Medine’de ölmüştür.
Cesareti, kuvveti ve savaştaki atikliği ile dünya savaş tarihine tek isim olarak kaydolmuştur. Ruslarla yaptığı vatan ve inanç savunmasında, koca imparatorluğun korkulu rüyası haline gelmiş ve yıllarca çar ordularına karşı amansız bir savaş vermiştir. Savaştaki manevrası, cesareti ve kabiliyeti ile dünya gerilla savaşının ilk başlatanı sayılabilir.
Hürriyetsizliği, vatansızlığı ve imansızlığı ölümle bir tutan bu kahraman, Dağıstan’ın bağımsızlığı için bir avuç Müslüman ile çarlık Rus ordularını durdurmuş ve en sonunda1859 yılında esir düşmüştür. Savaş tarihine kahramanlıkları ile geçen ŞEY ŞAMİLİN, üzerinde bulunan silahlarını, kıyafetini ve savaş aygıtlarını Rus çarının savaşçı saygısından dolayı almamış ve kendine tevdi etmiştir.
Esir iken HACCA gitmeye izin alan bu büyük insan, İstanbul’a geldiğinde, büyük bir törenle karşılanmış ve halk kendisine sevgi gösterilerinde bulunmuştur. Saltanat kendisini birinci düzey devlet adamlarına uygulanan törenle karşılamış ve her zaman İstanbul’da misafir olarak kalabileceğini bildirmiştir. Hac ziyaretinden geri dönmemiş ve mezarı Medine’ye defnedilmiştir.
Esareti sırasında, kendisine Rus çarı tarafından bir ziyafet verilir. Ömrünün çoğu kısmını oruç tutarak geçiren kahraman, o gün oruçludur. İftar saati geldiğinde Ezan okuyarak namazını kılar ve sonra büyük bir iştahla yemekleri yemeye başlar. Kendisini seyreden çar, orada bulunan konuklardan birine, yavaşça “bu asker bizi de yiyecek” diye fısıldar. Şeyh şamil’in bunu duyması neticesi verdiği cevap enteresandır.
-Endişe etmeyin, bizim dinimizde domuz eti yemek yasaktır.
Şeyh Şamil’in Medine’ye yerleşmesinden sonra, Kafkasya bölgesinde bulunan bütün Çerkez topluluğu da guruplar halinde Medine’ye doğru yola çıkarlar. Kimi gemilerle kimi yaya ve hayvanları ile Medine’yi hedef koyarak göç ederler.
Anadolu üzerinden giden guruplardan, isteyenlere Abdülhamit Han iskân hakkı verir. Ülkemizde yerleşen bu gurupların iskânı, 1870lere dayanır. Yola devam edemeyip Medine’ye ulaşamayan büyük bir gurup, Ürdün hudutları içinde kalırlar. Bu gün en büyük Çerkez topluluğu Ürdün hudutları içinde bulunmaktadır. Yer kürenin neresinde yaşarsa yaşasın, Çerkezlerin hayat tarzları, saygı, sevgi, nezaket ve inanç temeli üzerine kurulmuştur. Bölgemizde daha çok Manyas Gönen, Bandırma ve İvrindi bölgesinde yaşayan Çerkezler, devlete sadakat, millete refakat, edep ve adap duygularını devamlı besleyip büyültmüşlerdir. Hoşça kalın.