Köşe Yazıları

Şifa. ..

Şifa. ..

“Ve izâ maridtu fe huve yeşfîni.”

“Hastalandığım zaman bana şifâ veren O’dur.” (Şuarâ, 80)

İlgili Makaleler

Kur’ân-ı Kerim’de bulunan şifâ âyetleri; sağlık için duâ, şifâ için duâ, hasta duâsı, hastalara şifâ duâsı arayanlar için en etkili şifâ duâlarıdır.

“…Ve yeşfi sudûra kavmin mu’minîn. (mu’minîne).”

 “Allah, mümin bir topluluğun kalplerine şifa versin/gönüllerini ferahlatsın!” (Tevbe, 14)

 

“…Ve şifâun limâ fîs sudûri. (sudûrin)”

“…Gönüllerdeki dertlere şifâdır…” (Yûnus, 57)

“…Yahrucu min butûnihâ şarâbun muhtelifun elvânuhu fîhi şifâun lin nâs(nâsi), inne fî zâlike le âyeten li kavmin yetefekkerûn. (yetefekkerûne)…”

“…Onların (arıların) karınlarından renkleri çeşitli bir şerbet (bal) çıkar ki, onda insanlar için şifâ vardır…” (Nahl, 69)

 

“Ve nunezzilu minel kur’âni mâ huve şifâun ve rahmetun lil mu’minîne (mu’minîn)….”

“Biz, Kur’ân’dan öyle bir şey indiriyoruz ki o, mü’minler için şifâ ve rahmettir…” (İsrâ, 82)

“Kul huve lillezîne âmenû huden ve şifâun (şifâ’)…”

“…De ki: O, (Kur’ân) inananlar için doğru yolu gösteren bir kılavuzdur ve şifâdır…” (Fussılet, 44

Rivâyete göre Îsâ as bir gün hastalanmıştı. Bu hâl ile yolda giderken yanından geçtiği bir ot kendisine şöyle seslenir.

“–Ey Îsâ! Ben senin derdine dermânım.”

Îsâ as o ota hitâben, Cenâb-ı Hakk’a olan tevekkül ve teslîmiyetini sergileyen şu cevâbı verir.

“–Dermânı veren, ancak Hz. Allah’tır.” Sonra da yoluna devam eder gider.

Hz. Allah cc  Îsâ as’a şifâ verir..

Fakat aradan bir müddet geçtikten sonra tekrar hastalanır. Bu sefer Îsâ as o otun yanına gider ve onunla derdine dermân arar. Lâkin şifâ bulamaz. Hz. Allah cc’yr ilticâ eder.  Gelen vahiy de,

“–Hekime git. Onun söylediklerini yerine getir.” Buyrulmuştur .

Bu emir üzerine Îsâ as hekime gider. Yalnız hekim de kendisine aynı otu tavsiye eder. Hazret-i Îsâ as hayret ve dehşet içinde kalır. Sonra o otu kullanır ve bu kez şifâ bulur. Bunun üzerine Cenâb-ı Hakk’a şu niyazda bulunur.

“–Yâ Rabbî! Bu karşılaştığım hâdiseler, muhakkak ki boşuna değil! Lâkin ben hikmetini kavrayamadım. Acaba bu olanların hikmeti nedir?”

Kendisine şöyle vahyedilir.

“–Ey Îsâ! Önce hasta oldun, Biz sana şifâ verdik ki, Biz’im her şeye kâdir olduğumuzu bilesin.

Sonra yine hasta oldun. Şifânı o ottan kılmadık. Belki hastalığını daha da artırdık ki, kahrımız ve heybetimizi bilesin.

Sonra seni hekime gönderdik ki, kendi âcizliğini bilesin.

En sonunda o ot ile şifâ verdik ki, Biz’im yarattığımız şeyleri hikmetle yarattığımızı, hiçbir şeyi faydasız yaratmadığımızı bilesin.

Şifâ veren Ben’im. Dilersem şifâ veririm. O hekim ve ot, şifâ için ancak birer vesîledir. Velhâsıl bütün işler Ben’imdir, bunu iyi bil!..”

Rabbimiz bizlere ve tüm inananlara Şifâ nasip eylesin. ..

 

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu