Sınava girecek öğrencilere özel tavsiyeler

Sınava girecek öğrencilere özel tavsiyeler

Kendinizle ya da başkaları ile gerilimden uzak durmaya çalışın. Bugüne kadar yapamadıklarınıza takılmak size zaman ve motivasyon kaybettirir. Başkalarının performansına göre değil kendi süreç gelişiminize göre analizler yapın. Duygusal değil akılcı çalışmalar planlayın. Kazanmak istediğiniz şeye kazanamamak mikrobunu bulaştırmayın. Çalışma ritmini bozmamak ana kuralınız olsun. Gündelik yaşam düzenini stabil bir ritme bağlayın.

Çalışmanın son haftası. Rötuş çalışmaları yapılmalı. Yeni konu kesinlikle çalışılmamalı. Son iki günde çalışmalar bırakılmalı. Son iki gün demlenme zamanıdır ve bilginin oturması için, bedenin ve zihnin dinginleşmesi için son derece önemlidir. Eğer son iki gün çalışmamak çok kaygı yaratacaksa mümkün olduğunca hafif tempoda soru çözülebilir. Uyku ve beslenme düzenine itina gösterilmeli. Ağır egzersizlerden kaçınmaya devam

Öğrencilerin Başarısını Artıracak Öneriler

Öncelikle durum analizi yaparak ilerlemeleri gerekiyor. Süreç içinde performans tablosuna bir göz atıp kendi süreçlerindeki değişimi değerlendirerek son aydaki çalışma tempo ve ritimlerini belirlemelerini öneririm. Şu sıralar sınava akademik hazırlık anlamında en önemli koşul doğru analize bağlı çalışma ritmini oluşturmaktır. Hazırlık süreci ile ilgili bu analiz onlara bundan sonrası için isabetli strateji oluşturma avantajını sağlayacaktır. Güçlü ve güçsüz alanlarını tespit ettikten sonra güçlü alanları koruyacak periyodik çalışma ile güçsüz alanları geliştirmeye yönelik tempo çalışma çerçevesini kurgulayabilirler. Sınav anı stratejisini de artık belli bir şablona oturtmaları gerek. Bunun için de deneme sınavlarının sayısını artırmalı ve şablonlarını bu sınavlarda test etmeliler. Hangi testten başlayacaklar, turlama sistemini nasıl uygulayacaklar, süre yönetimi nasıl takip edecekler iyice pekişmeli. Sınav anı stratejisi ne kadar çok otomatikleşirse sınav anındaki iç ve dış uyaranların çeldiriciliğine de o kadar az yakalanırlar. Yine bu son dönemde kendileri ve yaşam alanlarının daralması ile ilgili olumsuz duygularını öteleyebilmeliler. Çünkü yorgunluk ve kaygı negatif genelleme tuzağına düşürebilir. Bunu önlemek için neyi yapamadıklarına değil neleri yapabilecekleri üzerine odaklanmalılar. Bunun için de ne kendileri ile ne de başkaları ile negatif son ekli cümlelerle konuşmalılar. Örneğin; “Ne yapsam olmuyor, Bu saatten sonra konular yetişmez” gibi… Onların yerine “Bu sorunu aşabilmek için ne yapabilirim, nasıl yapabilirim, ne kadar ve kiminle yapabilirim” gibi “yetebilmek” mesajlı söylemleri kullanmalılar.(kaynak memnet)

Eğitim Danışmanı Uzm. Psk. Orhan Gümüşel, “Sınavlara anne-babalar mı yoksa çocuklar mı giriyor?” sorusunu, “Bu durum ailenin eğtime yüklediği anlama, çocuklarına yaklaşımlarına ve onları hayatlarında nereye koyduklarına göre değişiyor” diye yanıtlıyor .Çocuğunu bir proje gibi değerlendiren ebeveynlerin çocukla birlikte sınava hazırlandığını ve kaçınılmaz olarak onunla birlikte sınava girdiğini belirten Gümüşel, ekliyor: “Akademik kimliği en önemli güç olarak gören aileler için de durum aynı. Akademik kimliğe yükledikleri anlam güçlü rekabet ortamında gücü sağlamada hırslarını artırıyor doğal olarak. Aslında yaşanan anne- babanın gelecek kaygısını sınav şemsiyesi altında çocuklarına transfer etmesi oluyor. Bu nedenle de böyle yapıdaki ailelerde sınav çocuğa ait bir yaşantı olmaktan çok ailenin yaşantısı haline geliyor. Sınav ve başarı ilişkisinde özne sınava giren çocuk olmaktan çıkıp aile oluyor. Anne-baba başarı için çocuğunu destekleyen taraftar olmaktan çıkıp başarı fanatikliği ekseninde taraf haline geliyor.”