İyi günün dostu çok olur derler. Paralı, makamlı, itibarlı, sağlıklı, varlıklı, olduğun günlerde şak şakçı ve yapışıkçı insan çok olur çevrende. Manevi âlemi göremeyen bu tipler hep görünüşe aldanır. Görünüşteki bu şaşalı hayat bir gün kaybolunca, onlarda kaybolur çevrenden. Günümüzde bu tipler çokça türedi. Devletlere yön veren liderler içinde geçerlidir bu kavramlar. Doğum sancısı yaşayan İslam’la, ölüm acısı yaşayan VAHŞİ KAPİTALİST sistemin çatırdayışı, batıyı endişeye, doğuyu ümide bağlıyor. Bu çift taraflı değişim sürecinde bir hayli can kaybı yaşanıyor. Zor ve sıkıntılı bir tarih yaşıyoruz. Hepimiz bu tarihin yakın tanıklarıyız. Zor günlerde, devlet yöneticilerinin işi de zordur. Yaşadıkları, yaptıkları ve yapacakları işlerde zorlaşır. Büyük hedefler, büyük mücadele gerektirir.
Barışta konuşmak ve yazmak kolaydır. Zor ve kavgalı ortamlarda konuşmak ve anlatmakta çok zor olur. Zor ve zorbanın çok olduğu ortamlarda, konuşmak sabır ister, maharet ister, sağduyu ve soğukkanlılık ister. En önemlisi de hikmet ve dikkat ister. Zor zamanların bilge insanlara, geniş yüreklere, iyi hedeflere bakan kişilere ihtiyacı vardır. Gönül kıran değil, gönül alan, tahrik eden değil, tamir eden, kandıran değil, kaldıran, saldıran değil, baldıran insanların zamanıdır bu zamanlar. Bu zor zamanlar, fitne çıkaran, fırsat kollayan, çıkar için hesap yapan, tuzak kuran, fesat kişilerin en net göründüğü zamanlardır. Böyle kritik zamanlarda, toplumları bölüp kavga ettirerek kendine çıkar sağlayacağını sananlar, kalbi başka dili başka olan sahtekâr tiplerdir. Bu tipler, ne kendini bilir ne neslini bilir, ne haddini bilir, ne de nereye gittiğini bilir. Hem hayır konuşmazlar, hem de hayır peşinde koşmazlar. Susmanın bir erdem olduğunu da kavrayamazlar. Hep şeytanın peşinde olup, kendi tuzaklarının, kendi hesaplarının, kendi karanlıklarının, kendi azmaklarının içinde boğulurlar.
Zor zamanlarda pirincin beyaz taşlarını ayıklamakta zor olur. Ak sütün içindeki ak kılı bulmakta zordur. Kaşığınıza dolanırsa meydana çıkar. Yaradan hiç beklenmedik zamanlarda bazı kişileri ayağa ve kaşığa dolandırıyor. Sulh ve barış ehli olanlar ile yürek insanları ve ayrıca kaypakları, fitnecileri, fırsatçıları zor zamanlarda daha net tanırsınız.
Yetmiş yıl boyunca onlarca dost ve dost görünümlü kişileri tanıdım. Her kişinin veya her toplumun yapısındaki güzellikleri aradım. Değişik sıkıntılı siyaset ve ihtilal ortamlarında yaşadım. Bazı büyük belaları atlattım. Bazıları da ayağıma ve kaşığıma dolandı.
Ülkemizin ve yöneticilerinin bu günkü sıkıntıları ve dar boğazlardaki saldırıları da atlatacağına inancım tamdır. Çünkü bu muhterem zatlar nice badireleri atlatarak bu günlere geldi. Büyük Türkiye’de, büyük bir dava uğruna mücadele verenler, sorunları yine kendi aralarında çözecek ve seçim ortamına büyük bir coşku ile girilecek. Şimdi “iktidar çözülse, herkes biri birine girse” diye el ovuşturanlar, büyük bir acziyet içindedir. Bu büyük hareketin sahip çıkan milyonlarca sessiz dava adamı ülkemizde mevcuttur. Bu nöbeti biri bırakırsa, bir diğeri kahramanca devam ettirir.
İnanç uğruna mücadele verenlere sadece ülke içinde değil, ülke dışından da binlerce, Alparslan, binlerce Fatih, binlerce Mevlana, binlerce Yunus Emre binlerce Edibali sıra ve nöbet beklemektedir. Zor zamanlarda herkesin Edibali’nin öğütlerine bir daha göz atması gerekir. Yaradan herkesi, dost görünümlü postlardan ve gezinen ruhsuz iskeletlerden korusun. Şey Edibali’nin vasiyetlerinden bir iki cümle ile sözlerimizi noktalayalım.
“Ey oğul. Akılcılığa takılma. Hırsa kapılma. Çok cepheye açılma. Öfken ile saçılma. Öfke afet, öfke felaket, öfke nedamettir oğul. İnsan dağları devirir amma, kendi öfkesine yenilir. Bir dem gelir, bir tekme ile dağları devirecek olursun. Bir dem gelir dünyayı cebine koyacak olursun. Bir dem gelir yerdeki karıncaya mağlup olursun. Diline kötü söz dolama. Kaçanı kovalama. Yaptığını ve yapacağını diline dolama. İyiliğe kötülük ŞER kişinin karı, iyiliğe iyilik HER kişinin karı, kötülüğe iyilik ER kişinin karı deyip yolunda kararlılıkla yürü.” Hoşça kalın.
