Bergama Rüzgarı Eski Dostluğun Sıcaklığı

Tahsin Tuna’nın Anısında Kaybolan Bir Gazetecilik Özlemi

Gazetecilik…

Kimi zaman şehrin karmaşasında koşuşturduğumuz, kimi zaman uzak bir beldenin rüzgârına kulağımızı dayadığımız, çoğu zaman da özlemlerimizi kâğıda döktüğümüz meslek. Yıllarca aynı gazetede çalışıp yüz yüze hiç gelmediğiniz meslektaşlarınıza bile gönülden bağlanırsınız. İşte benim için Bergamalı gazeteci Tahsin Tuna tam da öyle bir isimdi.

Ben Balıkesir’de görev yaparken, o Bergama sokaklarında haber kovalıyordu.
Her sabah gazetenin sayfalarını çevirirken onun imzasını gördüğümde, tuhaf bir memleket kokusu gelirdi burnuma… Bergama hasreti… Ve bir gün mutlaka gidip kendisiyle tanışacağıma olan inancım…
Az önce onun kaleme aldığı, her satırında gazeteciliğin ruhunu taşıyan ilginç bir anıyı okudum. Hem duygulandım hem heyecanlandım. Kâğıdın üzerinden kalkıp bana “Hadi anlat buradan” der gibi duran bir hikâyeydi.

Bir Gazetecinin Kadrajından Dünya Lideri:

Almanya Cumhurbaşkanı Von Weizsäcker’in Bergama Günlüğü**
Yıl 1984…
Bergama Belediye Başkanı Yakup Kaşarcıoğlu’nun dönemleri…
Dünya siyasetinin saygıyla andığı bir isim olan Almanya Cumhurbaşkanı Richard von Weizsäcker, yanında eşi Marianne ile birlikte Bergama sokaklarında yalın, sade ve korumasız bir şekilde dolaşıyor.
Tahsin Tunа, o gün Cumhuriyet Meydanı’nda gezinirken beyaz saçlı, sakin tavırlı bu çifti fark ediyor.
Turist sandığı adamın aslında Almanya Cumhurbaşkanı olduğunu öğrendiği o an… İşte gazetecilikteki o tarif edilmez şok, şaşkınlık, merak… Hepimizin damarlarında gezen duygular.
Onlar belediyeyi, ardından Akropol’ü, müzeyi, Kazı Evi’ni gezmiş…

Kazı Başkanı Prof. Wolfgang Radt ve Elizabeth Tachner tarafından ağırlanmışlar… Bergamalıya yakışır misafirperverlik, Bergama halısı hediyesi, çarşı içinde spontane karşılaşmalar…
Ve Tahsin Tuna’nın belleğine mıh gibi çakılan o an:
Cumhurbaşkanı, Arasta’daki bir terzi dükkânına girip soruyor:
— “Bir günde bir takım elbise dikebilir misin?”
Terzinin cevabı kısa ve net:
— “Çok zor.”
Her gazetecinin içinde biraz hayal kurma hakkı vardır ya… Tahsin de içinden düşünüyor:
“Ya ‘Evet’ deseydi? Acaba Almanya’ya davet edilir miydi?”

Gazetecilik: Bir Fotoğraf Gönderirsin, Bir Devlet Başkanı Cevap Yazar
Tuna, o gün çektiği tüm fotoğrafları çoğaltıp Almanya’ya gönderiyor.
Aylar geçiyor. Sonra bir gün rahmetli babası eline bir not tutuşturuyor:
— “Evladım sen ne yaptın? Siyah bir arabayla eve adamlar geldi, bunu bırakıp gittiler.”
Tedirginlikle açılan o zarf…
Ve içinden çıkan şaşırtıcı davet:
İzmir Alman Konsolosluğu’na çağrı.
Konsolos, Cumhurbaşkanı’nın gönderdiği hediyeyi teslim ediyor.
Bir teşekkür mektubu…
Ve Weizsäcker’in imzasını taşıyan özel bir Zippo çakmak…
Bir devlet adamının, bir gazetecinin emeğini hatırlayıp teşekkür etmesi…
İşte mesleğimizin bütün yorgunluğunu bir anda silen, insana “Değer verilmişim” dedirten o eşsiz gurur.
Tahsin Tuna’nın dediği gibi, Bergama’da yaşadığı en unutulmaz anlardandı.

Benim İçimdeki Bergama Özlemi

Bu anıyı okurken bir kez daha anladım…
Gazetecilik sadece haber yazmak değildir; insan toplamak, anı biriktirmektir.
Ben hâlâ Tahsin Tuna ile yüz yüze gelmedim ama onun kalemiyle büyüdüm.
Yakında Bergama’ya gittiğimde ilk işim, yıllardır sıcacık anılarını uzaktan takip ettiğim bu meslektaşımın kapısını çalmak olacak.
Belki bir çay içeriz.
Belki yılların özlemi bir fotoğraf karesine sığar.
Belki de yeni bir anı yazarız…
Bizim mesleğin en güzel tarafı da bu değil mi zaten?

bergama
SON DAKİKA HABERLERİ

Macit Ermiş Diğer Yazıları