Yumruk Yumruğa Gidiyoruz. Alkışlayanlara dikkat
Yumruk Yumruğa Gidiyoruz. Alkışlayanlara dikkat! Efendim sizlere Merhaba gazetesinin bu köşesinden “Yumruk atana değil alkışlayana bakın “ başlıklı yazıyla...
Yumruk Yumruğa Gidiyoruz. Alkışlayanlara dikkat!
Efendim sizlere Merhaba gazetesinin bu köşesinden “Yumruk atana
değil alkışlayana bakın “ başlıklı
yazıyla Merhaba dediğimizden bu yana daha adam akıllı bir ay
geçmemişken yine bir yumruk
vakasıyla memleket sallandı mevzuu arşı alaya uzadı.
Yine bu yumruk vakasında da “oh olducular” ile “Hesap Soracazcılar”
tribünlerdeki yerini alıp
şakımaya başladılar. Bir tarafta Laik olduğunu iddia edip taziye
evinde imamdan rol çalanların tuhaf
yorum ve talepleri beyinlerimizi ve gönlümüzü incitti.
Bir süre önce hakeme yumruk atan adamı konuşuyorduk, şimdi de
Filistin’le dayanışma adı altında
çeşitli İslamî kesimlerin gövde gösterisi yaptığı miting sırasında,
bir gencin elinde Tevhid
bayrağı/flaması taşıyan bir kişiye attığı yumruğu konuşuyoruz.
Üniversite öğrencisi olduğu belirtilen gencin, ağzını burnunu
kanattığı adama “Biz Türk’üz. Bir Türk
olamadınız!” diye bağırdığını da olay mahallinde çekilen videodan
izliyoruz. Yumruğu yiyen kişi, “Ben
hem Türküm hem Müslümanım,” diyor. Polis yumrukçu genci karakola
götürüyor ve tutuklanıyor.
Aman efendim genç cumhuriyeti koruyormuş onun için yapmış neden
tutuklanıyormuş falan falan.
Arkadaş “Tanrı Dağı Kadar Türk Hira Dağı Kadar Müslüman “,”Kanımız
aksa da Zafer İslam’ın “ diye
duvarlara yazanlar ne zaman Cumhuriyet Korucusu oldular. Laiklik
başta olmak üzere Cumhuriyetin
temel değerlerini korumaya çalışanlara da “komünistler Moskova’ya
diyerek bu adamlar yumruk
atmadı mı? Gerçekten kim neyi niye yaptığını bilmiyor mu ya da
kendinin ne olduğunu?
“Benim yumrukçum iyi, ellerin dert görmesin ama ‘öteki’nin
yumrukçusu bana vurursa yaygarayı
kopartırım” zihniyeti; “benim katilim /teröristim iyi, ötekininki
kötü” demekten başka bir şey değildir.
Aslında, şiddet sarmalı ve bağnazlık üzerine dert anlatmaya
çalışıyoruz. Yumruktan, tokattan başlayıp
savaşlara kadar, şiddetin her biçimine ve ister dinci ister
“laikçi” her tür bağnazlığa bir reddiye.
Saldırganlık, şiddet, cepheleşme, kin ve nefret sarmalında her gün
biraz daha çürüyen, toplumsal
dokusu çözülen ülkemizin gündelik manzaralarından biri aslında.
Olay sonrasında başta CHP’den ve laik mahalleden(Sağ-Sol) gelen
yorum ve tepkiler yukarıda dediğim
gibi dramatik .
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, yumrukçu gencin babasını telefonla
arıyor, bir milletvekilini evine
destek ziyaretine gönderiyor, CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir
Başarır, “Anayasal düzeni yıkmaya
çalışan hilafet yanlıları mı tutuklanmalı, burası Türkiye
Cumhuriyeti, diyen Türk genci mi?” diye
beyanat veriyor. Sosyal medyada ise Fatih Altaylı gibi adı sanı
bilinen kişiler de dahil “eline sağlıklar,
“ellerin dert görmesinler” ile dolaşıp duruyor.
Yeri gelmişken hemen belirteyim: Tutuklamanın cıvığının çıktığı,
iktidar mensuplarına, hele de
Cumhurbaşkanına “gözünün üstünde kaşın var” diyenlerin tutuklandığı
bu ortamda, önlem olmaktan
çıkıp cezaya dönüşen tutuklamaların tümüne karşıyım. Ama, elindeki
bayrak ve ardındaki düşünceyi
beğenmediği, zararlı bulduğu için şiddet uygulamaya kimsenin,
hiçbir nedenle hakkı olmadığı da
herkesçe bilinmeli. O sembol ve düşünce ideolojik olarak, dünya
görüşü ve inanç olarak size göre ne
kadar yanlış olursa olsun, şiddet kullanma hakkınız yoktur.
Hilafetçiye yumruğu alkışlarsan laik cumhuriyetçiye saldırıya
psikolojik ortam hazırlarsın. Başvuru
merciinin beğenmeseniz de yargı olduğunu, kolluk kuvvetleri
olduğunun unutup adaleti kendince
kendin sağlamaya kalkışırsan orman kanununu geçerli kılarsın,
mafyalaşmış topluma taraf olursun.
Bu senin ülkende adaletin kusurlu olduğuna dair mücadele etmene de
engel değil aksine tahrik
edicidir.
Cumhuriyetçiyim diyenler yumruğa değil, Cumhuriyet değerlerine
sahip çıkmalıdır.
Başta CHP, kendisini cumhuriyetçi, laik, özellikle de solda
tanımlayan bazı şahıs ve kesimlerin bu son
yumruk olayı konusundaki tutum ve tepkileri tehlikeli bir
noktadadır.
Ben Cumhuriyetçiyim, laikliğin adil paylaşımın esas olduğu bir
düzende esas olacağını bilen , sosyalist
kimlikli, her türlü ayrımcılığa karşı eşitlikçi ve “ama,fakatsız”
mücadeleci bir kişiyim. Ancak, bu
değerleri savunduğunu iddia eden “yenilenmiş, değişmiş” CHP’ni ve
bu çizgideki muhalefeti
anlamakta, hele de desteklemekte ve umut bağlamakta güçlük
çekiyorum.
Yumrukçu gencin eylemine gösterilen, müsamahayı aşıp desteğe varan
tavır da düşündürücü. Türkçü
şoven ulusalcılığın, fanatizmin kıskacına kapılmış, kafası da bir
hayli karışık o gencin tutuklanmasına –
ve kim olursa olsun bu türden tutuklamalara- karşı çıkıp
tahliyesini sağlamak başka, sırtını sıvazlamak,
yumruğa meşruiyet sağlamak başka. Tevhid bayrağı/flaması taşıyan
adam bir uçtaysa ona şiddet
uygulamayı Cumhuriyeti savunmak sanan genç öteki uçta ve ikisi de
aynı bağnazlıkta buluşuyorlar.
Oysa Anayasa’nın temel ilkelerine sahip çıkmak bağnazlıklara prim
vermemekle mümkün ki, bu da
sınırsız inanç ve ifade özgürlüğünü savunurken nereden, kimden
gelirse gelsin ve kime yönelirse
yönelsin şiddete sıfır tolerans göstermekle olur.
Bilinmelidir ki adalet ve özgürlük mücadelesi çifte standartlarla,
bir o yana bir bu yana yalpalayarak
ortada durduğunu sanmakla hiç olmaz.