Besimağa Konağında Geçen 50 Yılın Sanat Kokulu Odaları
Neliman Şentuna Özkarasu hayat hikayesini Merhaba Gazetesine anlattı.

Besimağa Konağında Geçen 50 Yılın Sanat Kokulu Odaları
Ebru sanatının usta eli Özkarasu doğup büyüdüğü Besim ağa Konağında sadece Ebru sanatını yaşatmakla kalmıyor etkinliklerle de Pek çok kişiye ulaştırıyor.

‘’50 YIL NASIL GEÇTİ HİÇ ANLAMADIK’’
Balıkesir’in Manyas ilçesinden Balıkesir’in Besim ağa konağının alt katına gelin gelen Neliman Şentuna Özkarasu hayat hikayesini Merhaba Gazetesine anlattı.
Özkarasu; ‘’ Ben Neliman Şentuna Özkarasu, Şentuna ailesindenim ben tam 50 yıl doldu evleneli. Hayat böyle geçiyor zaman çok çabuk geçiyor 50 yıl nasıl geçti anlamadık. Bu konağın alt katına gelin geldim ben hayatım mücadele ve çabalamayla geçti. Başardık 2 çocuk büyüttük’’ dedi.
Neliman Şentuna Özkarasu’nun Yaşamına Dair
‘’Ben bildiğiniz günlere giden çocuklarını yetiştiren okula gönderen bir ev hanımıydım ama çocuklarım büyüdüğü zaman, üniversiteye gitmeye başladıkları zaman şartlar biraz bizi zorladı. Ne yapabiliriz aileye nasıl katkıda bulunuruz diye araştırmaya başladım. Ben çeyizini bile kendim yapmış bir insanım dantelimizi, elbisemizi, pantolonumuzu her şeyimizi kendimiz dikmeye çalışıyoruz o zamanlar ama tabi aileye de nakit lazım ne yapabilirim? Eşim de Orman dairesinde memurdu. Bizim ek gelirimiz hiçbir şeyimiz yoktu o zamanlar arkadaşlarım hep öğretmen oldu benim ben kız meslek çıkışlıydım. Babam Almancıydı öyle olunca çok fazla dışarı çıkamadık, gezme tozma kafe şu bu pek yoktu. Evlendim ev hanımı oldum. Şartlar yetmeyince çalışmayı düşündüm ama tabi başlamak da çok önemli burada, sonra halk eğitim öğretmenlerinin hepsi benim arkadaşlarım onların bana pek öğreteceği bir şey olmasa da birlikte vakit geçirdik. Kayınvalidem kanser hastasıydı rahmetli oldu o yıl sonra kayınpeder var ben bu alt kata gelin geldim ben’’.
Şartlar Zordu, Zorlandık Ama İyi Ki Zorlanmışız
‘’Şartlar zordu üniversiteye başlayınca çocuklar biraz tabi zorlandık ama iyi ki de zorlanmışız, zorlanmadan hiçbir şey olmaz zorlanarak hayata bağlanmışız. Ben de o zaman halk eğitim kanalı ile bildiğim hünerlerimi ortaya çıkarmış oldum. Makine nakışı vardı el nakışı vardı dikiş, boyama kumaş boyama hepsinde yeteneğim vardı. Halk eğitimde o sene benim şansıma lise mezunlarına öğretmen olabilir usta öğretici olabilir sınavı oldu. Benim yaşımda da o sene sondu ve o sınava girdim, kazandım usta öğretici oldum.
Usta öğretici olunca tabi bana daha çok yapabileceğim işler çıktı ortaya tabi. Sonra yavaş yavaş halk eğitimlerde ders vermeye başladık, biz makine dikişi öğrenmeye gittik ama ben 2 ayda siparişe çalışır duruma geldim elimiz yatkındır bizim. Sipariş yapmaya başladım dikiş de dikiyordum çok sevmem dikiş dikmeyi böyle geldi işte, halk eğitimde de boya tanıtıyorlardı sponsorlar vardı orada da ebruyu gösterdiler ama ben evde zaten daha önce biliyordum ebruyu makarna suyundan ve sulu boyalarla yapıyorduk çocuklarımla bir şeyler ama tabi işin aslı o değil’’.
Boyanın Sudaki Hareketlerinden Etkilendim
‘’Boyanın sudaki hareketleri oyunları beni benden alıyordu. Tabi o marka boyalar gelince ben dedim tutku haline geldi ben bu işi yapmalıyım dedim kendi kendime. O hazır kimyasal boyalarla biz ebru yapmaya başladık, Ben onlara 92 yılında demiştim ki ‘Ben de Nelimansam bu ebrunun özünü size getireceğim dedim’
”Şimdi öğrencilerim geliyor ve söylüyorlar halk eğitimden siz bize dediniz ki bu boyaları kendimiz yapmayı öğreteceğim demişim ben ama neden? Çünkü o kimyasal boyalar çok pahalı herkese aldıramazsın herkes biliyor yani herkesin şartlarını belli durumlarımız ne yapabiliriz? Ben de bu durumda 20 öğrenci varsa 20 boyanız oluyordu. Biz suyu kıvamlaştırıyorduk bir kitve dünya paraydı o zamanın parasına göre çok, araştırmaya girdim ben tadına baktım, kokusuna baktım. Ben o zaman ilk kez duvar kağıdı yapıştırıcısı var ya onun kokusuna benzettim benim babam Almancı ya Almanya’dan duvar kağıdı getiriyordu. Dedim acaba? Eline alışık hissi de aynı hissiyat ben dedim bunu yapsam nasıl olur acaba kutumu sulandırdım, yılmadım çalıştım ilk zamanlar olmadı tutmadı tabi ama hep olur gibi geldi. Aylarca çalıştım, ödü bilmiyorsun boyayı bilmiyorsun 1.30 fiskoslar olur ya Fiskos istediler, tişört istediler hayaller büyük ben de marangozlardan çita istedim naylon gerdim üzerine koydum suyu açtık o yapıştırıcıyı . Hazır küçük şişenin verdiği ilhamla yola çıktık’’.

‘’Balıkesir İstanbul Maceram’’
‘Biz yaşlandık yarımız öbür dünyaya gitti ama hala bu yöntemi kullananlar var, hala bizim bluzumuz var kullanmaya kıyamıyoruz sandıkta saklıyoruz diyen öğrencilerimiz var. Ayşegül daha yarıdaydı Özgür yeni bitirmişti. İstanbul’da okumuşlardı, oğlum da Edirne ile İstanbul arasında gidip geliyordu. Oğlum da arkeolog o zamanlar hiçbir yerde iş yoktu atık bir meslekti ne yapacaksın? Arkeologlar alınmıyordu. Ben İstanbul’a gideceğim orada ekmek paramı kazanacağım dedi, Necmiye dedim ki eşime ben de dedim ki biz de bari artık bir tencerede kaynatalım. Yetişkin çocuklar öyle 3-5 kuruş parayla olmuyor, ya harçlıklarını çıkacaklar ya da ben gelirimi yükselteceğim o da zor kapattık kapıyı bir yatak bir divan aldık nasıl olsa ev tutacaklar orada İstanbul’a gittik eşimle 2001 yılıydı sanırım. 2007’de döndük biz. 4 sene filan 2 dene Balıkesir’e gelmeden kurslara devam ettim orada. Boş duramıyordum emekli de rastgele olunmuyordu.
‘’Cüzdanımı Çaldırdım ve el içi ilanı gördüm’’
‘’Eşimle o zamanlar İstanbul’da her haftanın Perşembe günü müze gezme günümüzdü bizim Necmi’yle ben o zaman cüzdanımı çaldırdım. Müzeleri dolaşırız her yeri dolaşırız gezdik gezerken Eyüpsultan’da cüzdan gitmiş benim kimliği kaybettik o zaman da kimlikleri almak için gazetelerden ilan çıkartılıyordu 10-15 gün gazeteyi takip etmek zorundasın. Gazeteyi takip ederken el içi kadar bir ilan gördüm ben ilan bakıyoruz ya hep orada Yıldızsaray’ı Ferhan ahırları eğitim alanı oldu, hocalar ders verecekler kayıtları bekliyoruz diye.

‘’Ben ilanı görünce aradım tabi hemen hiç beklemedim. İlanı alır almaz gördüğüm gibi aramışım zaten. Karşı taraftaki bayan da 50 yaşında dedi ki neden ebru? Hat var minyatür var bütün geleneksel sanatların eğitimi vardı. Benim hocamın atölyesi vardı, kadın bana dedi neden ebru? Hem bir gözüm görmüyor diğer sanatlar için göz lazım ama ben ebruya aşığım dedim. Hikmet hocayı da çok beğeniyor takip ediyorum. Kadın bana tamam dedi kaydetti, ben Hikmet hocayı da takip ediyorum ya Yıldız Şale köşkünde üst düzey bir hat sergisi var. Allah’u Teala’nın 99 isminin bulunduğu bir sergiydi. Ben dedim ki Ayşegül’e bu sergiye gitmem lazım zor bela gittik. Herkes eşli gitmiş, üst düzey bir sergi hoca bizi görünce bizim başka bir grup olduğumuz anladı. Buyurun dedi bize ama tabi benim sergiye esas geliş amacım sizinle tanışmak dedim. Boynuma da kendi yaptığım ebru flarlardan taktım olaya yabancı olmadığımı hissettirmek için. Siz bu işten anlıyorsunuz herhalde flarınız çok güzel dedi. Ben de eh işte iyi kötü anlıyorum ama deneme yanılma dedim. Eğitim almadım cumartesi günü sınav var bu sınava girmek ve kazanmak istiyorum dedi. İddialısınız dedi ben de iddialı olmaya çalışacağım ama ben bu işi öyle olmasa bile çok seviyorum dedim. Yıldız sarayında 0’dan başladı 66 kişi katılmış kurstan 11 kişi seçtiler bizi ve 11 kişinin içinde ben de vardım. 2 yıl Balıkesir’e bile gelmedim annem babam var evimiz burada yazlıklarımız burada, tatili düşünmedim aklım ebrudaydı. Aynı yaşta olmamıza rağmen usta çırak ilişkisi sonuçta hocamız da çok yardım etti Allah ondan razı olsun.
‘’Kültür Bakanlığı Elçisi olarak müracaat etmiştim kabul edildim. Ustanızda hicazet aldığınız yerden ıslak imza lazım dediler bana hocanın da her bayramın 3.günü öğrencilere açıktır telefonu ben de telefon ettim o gün durumu izah ettim. Telefonu açtım anlattım ona Kültür Bakanlığı mirasçısı olmak için olumlu onay aldım ıslak imzalı hicazet lazım dedim onun icazeti benim atölyemde çalışmıştır. Yazar yazacağını öyle belge verirdi bana da 2 nüsha gönderiyorum birini kendine sakla diğerini gönder dedi. Hocamızdan Allah razı olsun benim için biraz geç oldu ama ben bütün diğer sanatlarda ustalığımı bıraktım 2003 yılından beri hiçbir şeyle uğraşmıyorum ebruyla uğraşıyorum ben sadece. Biz her şeyi hocamızdan öğrendik ona da çok minnettarım. Buraya gelince ben hep söylüyorum Kültür müdürlüğü halk eğitim merkezi vesaire neresi ise devam ettirin gerisi gelsin herkes öğrensin. O günden beri kim davet ettiyse de geldim iyi de tanıttığımı düşünüyorum’’.
Meraklı Olun Öğrenmenin Yaşı Yok
‘’Çalışmak lazım meraklı olmak lazım, çocuğa meraklı olmayı ve soru sormayı öğretmek lazım eğer çocuk merakla öğrenmek istiyorsa o çocuk gider, bizim babamız bize öyle öğretti. Artık gördük göreceğimizi yeni yaşayan nesle tavsiyem öğrenmenin yaşı yoktur’’.
Neliman Şentuna Özkarasu’nun yaptığı ebru sanat çalışmalarına dair:
Geleneksel Türk ebrusunu sanatında konuşturan Özkarasu murakka ve ak kâse gibi sanat tekniklerini çalışmalarında kulanıyor. Tam Geleneksel Türk ebrusunu sanat çalışmalarında kullanan Neliman Şentuna Özkarasu yakın zamanda sergi açmayı da planlıyor.
Oto biyografi
Neliman Şentuna Özkarasu, 1952 yılında Balıkesir’de doğdu. 2004 – 2006 yılları arasında Hikmet Barutçugil’den eğitim alan Özkarasu, yurt içi ve yurt dışında kişisel sergiler açtı. Balıkesir Halk Eğitim Merkezi’nde usta öğretici olarak görev yapan Özkarasu’nun yetiştirdiği öğrenciler arasında Ayşe Sağlam, Ali Yıldırım, Serpil Altıntaş, Ahmet Mıcık, Nuray Toprak ve Mihrace Sak gibi isimler yer alıyor. Günümüzde ise Balıkesir Üniversitesinde öğrencilere gönüllü ebru sanatı eğitimleri veriyor.
Haber merkezi