GündemKöşe Yazıları

Bilinçli Farkındalık

Bilinçli Farkındalık

Son zamanlarda sık duyduğumuz ve Türkçe ’ye “bilinçli farkındalık” olarak çevrilmiş olan “mindfulness” temelini doğu derin düşünme öğretilerinden almış bir ekol. Oysa “farkındalık” kavramını daha yeni sindirmiştik değil mi? Ruh-zihin-beden üçlüsü hatta duyguları da ilave edersek, hem bu dörtlüyü rahatlatmak için hem de dünya daha yüksek enerjili insanlarla dolsun da huzura erelim diye, bir sürü ekoller, alt kolları, çalışma teknikleri vesaireler aldı başını gidiyor. Rahatlamaya olan ihtiyaç kesin ancak bu kadar öğreti, teknik ve bilgi arasında kafaların karışıyor olması başka sorunlara önayak olabiliyor bu arada. En iyi teknik peşinde koşarken maddi-manevi bir hayli açılan arkadaşımın, bir dönem sıkıntı yaşaması gibi. Neyse ki durumunu, öğrendiklerini öğretme seviyesine geldiğinde sektöre dâhil olarak düzeltti.

Bilinçli farkındalığın, farkındalıkla arasındaki farkın fark edilmesinden sonra daha kolay anlaşılacağını düşünüyorum. Tekerleme gibi olduğunun farkındayım ancak kendi çözüm yöntemimi paylaşmak istedim sizlerle de. Farkındalığın, gerçekleşen ya da gerçekleşmiş olan bir durum hakkında bilinç sahibi olma durumunu ifade ettiğini biliyoruz. Bilinçli farkındalığa da bu farkındalığı sergileme şekli diyebiliriz basit bir tanımlama ile. Bu küçük gibi görünen farkın, birçok olayın seyrini değiştirmeye muktedir olduğunu kabul edenlerdenim. Özellikle de davranışlara yansıyan duygu ve düşünceleri. Yani özetle,  o anda çevrede olanları olduğu gibi fark etmek, onları yargılamadan kabul etmek ve o an olabilecek en olumlu davranışı sergilemek.

Düşündüğümüzde zor gibi görünüyor değil mi? Haklısınız biraz zor ancak imkânsız değil. İşte bilinçli farkındalık çalışmaları, gün içinde kontrol dışında birçok etkenle dağılan ve toparlamakta zorlanılan dikkati, basit yöntemlerle toparlamayı sağlıyor. Konuşurken, yemek yaparken hatta yerken, film izlerken, kitap okurken, trafikte araç kullanırken ve sayabileceğimiz bir sürü eylem esnasında, aklınızdan geçenleri bir düşünün. O an tam olarak neredesiniz. Şimdi de o an olmanız gereken yerde olamadığınız için kaçırdıklarınızı ya da yaşadığınız aksilikleri düşünün.

***

Bugünkü farkındalık konusu, bir arkadaşımın yaşadığı bir olayı anlatması ile ortaya çıktı aslında. Arkadaşım temizlik yaparken, küçük kızının sorduğu “anne bu suyu buraya boşaltabilir miyim” sorusuna hiç düşünmeden “olur” diye cevap vermiş. Çünkü o anda başka bir şey düşünüyormuş. Durumu fark ettiğinde bir kova su çoktan salonun ortasına yayılmış. Derin birkaç nefes aldıktan sonra “hadi bakalım bu su buraya yakışmadı tekrar kovaya dolduralım” demiş. Çünkü anda kalamamasının bedelinin başka olaylarda daha kötü sonuçlara sebep olabileceğini düşünmüş o anda. Dinlemeden cevap verdiği için bu olaya kendisinin sebep olduğunun farkında olan arkadaşım, ona korkuyla bakan kızından özür dilemiş. “Birçok anne tokadı patlatırdı” diyenleriniz var gibi sanki. Haklısınız da çünkü genelde böyle tepkilerle büyüdük. Ancak ne kadar dürüst ve adil olur bu karşı davranış ve en önemlisi de çocuğun ruhunda açacağı yara elbette.

Keyifli ya da keyifsiz her ne yaşanılıyorsa farkına vararak yaşamanın “dolu dolu yaşamak” olduğuna inanıyorum. Anlatacak hikâyesi çok olan insanların yaşam tarzı da bu olmalı sanırım. Yaşadığı her bir anı nefeslerinde, tüm hücrelerinde, duygularında ve düşüncelerinde hisseden insanlar yani yaşam amaçlarının farkındalığına ulaşmış insanlar.

Anda kalabilmek için “Odaklan”, odaklanmak için “ruhu, zihni, duyguları, bedeni rahatlat”, bunları yapabilmek için önce “kendini tanı” ve sonra “istikrarlı olabileceğin bir yöntem bul” diye bir duvar yazısı yaptım kendime. Her baktıkça mutlu oluyorum ve her gün doğan günle birlikte yeniden doğmanın ve yaşamın nefesini hissetmenin muhteşemliğini fark ediyorum…

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu