CANLILAR ALEMİNDE SEVGİ VE MERHAMET DİLİ
Öncelikle, vefatının 746. yıl dönümü dolayısıyla Sevgi ve Hoşgörünün adı: Mevlana’yı rahmetle anıp yazıma Mevlana’nın şu güzel sözleri ile başlamak istiyorum:...
Öncelikle, vefatının 746. yıl dönümü dolayısıyla Sevgi ve Hoşgörünün adı: Mevlana’yı rahmetle anıp yazıma Mevlana’nın şu güzel sözleri ile başlamak istiyorum: “Bütün kainat birbirine sevgi ile bağlanmış, sevgini vermesini öğren. Gönlün anlasın ki, hepsine yer varmış; sevgisiz insandan dünya korkarmış.”
İnsanoğlu her gün, her an harikulâde şeylerle karşılaşıyor aslında. Ancak gözünün önünde gerçekleşen olayları alışkanlık perdesi nedeniyle göremiyor ya da farkına varamıyor. Oysa tüm varlıklardan biz insanoğluna ince mesajlar var. Aslında dikkatle bakacak olursak, bütün evrende her şeyi içine alan pek geniş bir MERHAMET KANUNU’nun işlediğini görebiliriz. Yani, SEVGİ ve MERHAMET sadece insanlarda var olan bir duygu değildir. Hatta bazı hayvanlar sevmeyi ve merhameti birçok insandan çok daha iyi biliyor diyebiliriz.
Evet, bütün canlılar şefkat, merhamet ve sevgi hisleri ile donatılmışlardır. En yırtıcı hayvanın bile yavrularına karşı merhametli davranışları, bu şefkat duygusunun varlığını göstermektedir. Bu konuda bir iki örnek verecek olursak: Ahtapotlarda anne sevgisi ve şefkati inanılır gibi değildir. Yumurtlama zamanı yaklaşan anne ahtapotlar, yumurtalarını güvenilir bir mağara kovuğuna bırakarak yavrularının yumurtadan çıkışını beklemeye koyulurlar. Bu süreç uzundur. Anne ahtapot yavrular yumurtadan çıkana kadar beslenmek için bile olsa asla yumurtaların yanından ayrılmaz. Yavrular yumurtadan çıkmadan açlığa dayanamayacak duruma düşerse birkaç kolunu yer ve bu şekilde tüm yavrular yumurtadan çıkıncaya kadar hayatta kalır ve yumurtaları korur.
Eşler arasındaki sevgi ve yardımlaşmaya güzel bir örnek olarak penguenleri verebiliriz. Yumurtlama işini bitiren dişi penguenler, yumurtaları baba penguenlere teslim ederek yaklaşık 2 ay süre boyunca beslenmek üzere okyanuslara açılırlar. Baba penguen yumurtaları ayakları üzerinde 65 gün boyunca neredeyse hiçbir şey yemeden öylece buzlar üzerinde ayakta beklerler. Yumurtayı kısa bir süre dahi olsa ayaklarından indirmezler.
Enterasandır, hayvanlar yavrularını, küçük iken vazifeleri gereği lezzetle onları himayeye çalışırlar ama yavrular büyüyünce sonra bu vazife kalkar, lezzet de gider. Bazen yavrusunu döver, elinden taneyi alır, yuvadan atar. İşte tüm hayvanların annelerine bak, anla ki; bunlar kendi hesabına ve kendileri namına o vazifeyi görmüyorlar. Çünkü hayatını, gerektiğinde yavruları için feda ediyorlar. Peki bu sevgi ve merhamet nereden geliyor? Tüm bu şefkatli davranışları bu canavar hayvanlarda olduğu gibi diğer tüm canlıların kalbine yerleştiren kim?
Ailesine, eşine ve diğer canlılara zarar veren, şiddet gösteren kötü ruhlu insanlar, bu vahşi ve canavar hayvanların yavrularına ve eşlerine gösterdiği sevgi ve merhametten örnek alması gerekmiyor mu?. Velhasıl bazı “cinslerin” diğer cinslerden öğreneceği çok şey var!