CUMHURİYET COŞKUSU
29 Ekim Salı günü Cumhuriyetin 96. yılını büyük bir coşku ile kutladık. Cumhuriyet yanmış yıkılmış pek çok kişinin her şey bittiği dediği günlerdeki...
29 Ekim Salı günü Cumhuriyetin 96. yılını büyük bir coşku ile
kutladık. Cumhuriyet yanmış yıkılmış pek çok kişinin her şey
bittiği dediği günlerdeki kahramanların hürriyet, bağımsızlık ve
mukaddesatına sarsılmaz bir inancın ürünüdür. Çoğumuz “Cumhuriyet
fazilettir.” Sözünü hatırlarız. Oysa bu sözün devamında “
Cumhuriyet fazilettir. Cumhuriyet yönetimi faziletli ve namuslu
insanlar yetiştirir.” denilmektedir. Aslında bu Mustafa Kemal
Atatürk’ün vasiyetlerinden biridir. Atatürk Cumhuriyet’le faziletli
insanlar, faziletli bir toplum inşa etmeyi hedeflemişti.
Arapça bir kelime olan “fazilet” sözcüğü dürüstlük, merhamet, alçak
gönüllülük, yiğitlik, sadâkat, adâlet, kerem, ihsan, kıymet, değer
ve üstünlük gibi ahlâkî meziyetlerin hepsine birden verilen isim,
erdem, erdemlilik, olgunluk demektir. Faziletli ise; Fazilet
sâhibi, erdemli insan anlamlarında kullanılır. Namus kavramı ise;
toplum içinde onur ve ahlak kurallarına sıkı sıkıya bağlılık,
doğruluk, dürüstlük, erdemlilik, ahlaklılık demektir.
Yurdumuzun her yerinde olduğu gibi ilimizde de Cumhuriyetin
ilanının yıldönümü coşku ile kutlandı. Aslında bu milletin kendi
kendisini kutlamasıdır. Cumhuriyet faziletli ve namuslu insanlar
tarafından kuruldu. Onun için Gazi Mustafa Kemal Atatürk
Cumhuriyeti, faziletli ve namuslu insanlar yetiştiren bir sistem
olarak tanımladı ve bu insanları yetiştirmeyi idealleri arasına
aldı. Atatürk’ün bu idealini gerçekleştirmek hepimizin asli
görevidir. Bunu yapabilmenin yolu, milli ve manevi değerlerimize
sahip çıkıp onları yaşam biçimi haline getirebilmekten geçiyor.
Millet olabilmenin gereklerine sahip çıkmaktan geçiyor. Kader
birliğinin farkına varabilmekten geçiyor. Atatürk’ün 1927 yılında
“Gençliğe Hitabesinde” söylediği değerleri içten benimsemiş bir
gençlik yetiştirmekten geçiyor. Ne deniyordu o hitabede;
“Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk
Cumhuriyeti’ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel senin
en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum
etmek isteyecek, dahili ve harici bedhahların olacaktır. Bir gün,
istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye
atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini
düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette
tezahür edebilir. İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar,
bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili
olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt
edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve
memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu
şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin
dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hatta
hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi
menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler.
Millet, fakr-ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir. Ey
Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi
vazifen, Türk İstiklâl ve Cumhuriyeti’ni kurtarmaktır! Muhtaç
olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!”
Bugünlerde kritik ve sıkıntılı günler geçiriyoruz. Dışarıdan hep
kıskandılar, hep yara alacağı, can çekişeceği günleri gözlediler.
Olmadı, bizzat sinsi planlar yapıp bizi bölüp parçalamak istediler.
Kurduğumuz Cumhuriyete 100 yıl ömür biçtiler. Ve o alçak senaryo ya
da beklenti için geri sayımda son dört yıla gelindi. Ama olmadı.
Umutlar ve beklentiler gerçekleşmedi. Türk Milleti, 96 yıl önce
“Yapamayacaklar, Cumhuriyeti kuramayacaklar” dediklerinde nasıl
yaptıysa, bugün de bu sıkıntılı günlerden “Çıkamayacaklar”
diyenleri hüsrana uğratacak güce sahiptir. Türk Milleti’nin hakka,
adalete, özgürlüğe sarsılmaz bir inancı var. Bir silkinip kendine
gelmesi yeter. Bu ülkenin faziletli ve namuslu insanları bugün
ülkemiz üzerinde oynanan oyunların farkında. O oyunları yazan
senaristlerin kurdukları tuzakları başlarına geçirecek güçte ve
kararlılıkta. Yapamazlar, edemezler dedikleri Fırat Kalkanı, Zeytin
Dalı, Barış Pınarı harekâtlarını nasıl yaptık gördüler. İnşallah
bunlardan kendilerine ders çıkarmışlardır. Bundan sonra akıllarını
başlarına alırlar da Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile bir daha aşık
atmaya kalkışmazlar.
Cumhuriyet istişareye dayalı, hak ve özgürlükleri teminat altına
alan, insanların yeteneklerini ortaya koyabilmelerine imkân
tanıyan, düşünce ve inançlarını serbestçe ifade edebilecekleri bir
idare şeklidir. Kurtuluş savaşını gerçekleştiren iradenin bizlere
kıymetli bir armağanı olan ve ilanının 96 yılını kutladığımız
Cumhuriyetin, özünde taşıdığı ruha uygun olarak yaşatılmasının en
temel vatandaşlık görevlerimizden biri olduğunu unutmayalım.
Bu vesileyle, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal
Atatürk’ü ve silah arkadaşlarını saygıyla anıyorum. Milli
mücadelenin kahramanları olan şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmet
ve minnetle yâd ediyorum. Aziz milletimizin 29 Ekim Cumhuriyet
Bayramını kutluyor, bu güzel vatanda ilelebet özgürce ve kardeşçe
yaşamayı bizlere nasip etmesini Yüce Allah’tan niyaz ediyorum.
Fahri SAĞLIK
Karesi Müftüsü