Evrenin Hikâyesi Bizim Hikâyemiz

Evrenin Hikâyesi Bizim Hikâyemiz

James Webb Uzay Teleskobu sayesinde evrenin geçmişine doğru yapılan yolculukla elde edilen görüntüleri heyecanla izliyoruz. Aslında gökyüzüne baktığımız her an, zamanda geriye doğru yolculuk yapıyoruz çünkü bizim o anda gördüğümüz görüntüler milyar yıl öncesinden bize yansımakta. Arayıştayız, çünkü geçmişin bilimsel izlerini taşıyan evrenin milyarlarca yıllık hikâyesi aslında bizim hikâyemiz. Kim bilir belki de yakın gelecekte global olarak bilincine varacağımız bu hikaye, gerçek uyanışımız olacak.

Bu hayret verici araştırmalarla bir taraftan evrenin ve dünyanın oluşumunu, olası diğer yaşam yerlerini ve diğer varlıkları merak eden ve araştıran insanlığın, bir taraftan da yüzyıllardır yaşadığı dünyayı hızla yaşanılmaz hale getirmeye devam ediyor olması düşündüren bir çelişki. Birçok nedene bağlı olarak doğanın, doğal kaynakların ve yaşanılan çevrenin aşırı ve yanlış kullanılması nedeniyle bozulan doğal dengenin, ormanların ve canlı türlerinin yok olmasına, su, toprak ve hava kirliliğine, kıtlık ve sağlık sorunlarının artmasına ya da çözümsüz hale gelmesine ve daha birçok faciaya sebep olabileceğini bilmemize rağmen üstelik.

Zira hızla artan nüfus, düzensiz göçler, kentleşme, sanayileşme, değişen tüketim alışkanlıkları, artan enerji ihtiyacı, fosil yakıt ve kimyasal kullanımı gibi nedenlerle sürekli tehdit altında olan dünya, çevre kirliliği ve sınırlı olan doğal kaynakların tükenmeye başlaması gibi belirtilerle, gelecek için acil durum sinyalini çoktan vermiş durumda.

Evrende şu an için türümüzün uyum sağlayacağı yeni bir yaşam yeri keşfedilmedi. Hatta zarar vermeye bu hız ve bu bilinçle devam edersek sanırım yakın gelecekte dünya da olmayacak gibi görünüyor. Her ne kadar o sonu bizler göremeyecek olsak da şimdiden “Zararın neresinden dönülürse kardır.“ söylemine kulak vererek, insanlığın devamı için küçük de olsa bir umut ışığı yakabiliriz.

Demet TOK

Köşe Yazarı