GündemKöşe Yazıları

Güçlü Olan Kazanır

Güçlü Olan Kazanır

Güçlü olmaktan kastım fizik gücü değil elbette. Karakterli, kararlı ve istikrarlı olmak, ne istediğinin ya da istemediğinin farkında olmak, farklı alanlarda da bilgi sahibi olmaya çalışmak, hayatının yöneticisi olmak, doğru iletişim kurabilmek ve kendini ifade edebilmek. Aslında liste uzar gider de ana konuları ele almak istedim bu yazımda.

Güç dediğimiz şey yaratılıştan insana verilmiş bir özellik diye kabul ediyorum. Yeter ki bunun farkında olalım. Hepimiz yaratanın bir parçasıysak ve ne zaman ki bir olmayı becerdiğimizde, bütünü yani O’nu oluşturacaksak o zaman demek ki o güç yaratımla bizlerde de var. Bu konuda bizi aydınlatacak, bakış açımızı değiştirecek, bizi negatif limanlardan pozitif sulara itecek sihirli değnekler, etrafımızda dolanıp duruyor ve bizim bunları fark etmemizi bekliyor.

Kazanma durumu, negatif limanlara veda ettiğimizde başlıyor. Çünkü debelendiğimiz sorunun içinde objektif olamıyoruz ve kurban rolünü üstlenmek daha kolay geliyor. Oysa bir nefesle sakinleşerek, yaşadığımız her neyse önce kabul edip sonra çözüm bulmaya çalıştığımızda işte o zaman pozitif sulara yolculuğumuz başlıyor. Daha keyifli, daha güvenli ve daha sağlıklı.

Bu nedenle her sabah benim ilk duam sonsuz kaynağın farkındalığımı artırması oluyor. İnsanız elbette boyumuzu aşan etkenler sayesinde bazen dibe vuruyoruz lakin her dibe vuruş yeni bir çıkışın başlangıcıdır gelişim sürecimizde. Daha güçlü, daha bilinçli ve daha şükürle.

İnsanoğlunun tekâmülü için var olan fırsatlar yani yaşadığımız olaylar karşısında geliştirdiğimiz davranışlar ne kadar doğru ise bizi güçlü kılan da o aslında bilge misali. Bilge demişken hiç düşündünüz mü onlar neden yavaş hareket eder yavaş düşünürler?  Çünkü biz hayatta mana arayan varlıklarız.  Hızlı yaşam ve hızlı tüketim çağında birçok şeyi gözden kaçırıyoruz. İşte o zaman mana tamamlanamıyor. Yani puzzelın parçaları eksik kalıyor. İşte bilgeler de parçaların eksik kalmaması üzerine kuruyorlar yaşam tarzlarını. Kendi hayatlarımızı gözden geçirip şu sorulara cevap verelim mesela; acele alınmış bir kararımız, acele eylemlerimiz veya aceleyle söylediğimiz sözler bize ne kazandırdı bu güne kadar diye.

***

Bakış açım değişene kadar ben de acele karar veren ve uygulayan biriydim. Kararımın sonucu bana zarar verse de sonuçta bu tavrımla öğünürdüm. En kötü karar, kararsızlıktan iyidir sözüne itibar ederdim. Lakin kendim için yanlış olduğunu anladığımda hayatı daha sakin yaşamaya karar vermiştim. Tembelliği kastetmiyorum yanlış anlaşılmasın bu arada. Uyarılar geldiğinde mantık süzgecinden geçirip öyle karar vermek ve uygulamaya geçirmekten söz ediyorum. O zaman daha az üzüldüğümü fark ettim hatta bana bahşedilen aklı etkin kullanmaya başladım da diyebilirim.

Hal böyle olunca yaşam içinde kendini, potansiyelini keşfettikçe bilgeliğe doğru giden yolda da gücünü keşfediyorsun. Bu keşif seni korkularından, endişelerinden ve vesveselerinden kurtarıyor. İşte o zaman yalın bir düşünce ile hayata bakıyor ve mantıklı çözümler bulabiliyorsun.

Sonsuz kaynakla baş başa kaldığım dönemlerde kendimle ilgili keşfedişlerim çok olmuştur benim. O’na her yaklaştığımda gücümü keşfedip hayatımın direksiyonunu daha sıkı kavramışımdır. Kısaca hayatımın yöneticisi olmuşumdur korkmadan çekinmeden.

Çok küçük yaşlarımda yalnızlığı deneyimlemem benim için sunulmuş bir fırsattı aslında sitem etmeden kabullenmiştim o zaman da. Çünkü yaşadığım travmanın bana yaşam yolunda yeni bir kapı açtığını hissetmiş ve her şerrin bir hayra vesile olduğunu da kabul etmiştim o zamanlar.

Sözün özü güç bizde bir başkasında değil. Önce kendimizi tanımaya ve keşfetmeye ihtiyacımız var sonra kendimize güvenmeye ve insani özelliklerimizi kaybetmemeye, özellikle de sonsuz kaynağa şükrederek.

Demet TOK

Şair/Yazar

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu