İnsanoğlunun Suda Bıraktığı İz: “SU AYAK İZİ”
Yeryüzündeki su kaynakları sınırlı olmasına rağmen canlıların suya olan ihtiyaçları sınırsızdır. Aradaki dengeyi kurmak için su ayak izinden faydalanmak, iyi...
Yeryüzündeki su kaynakları sınırlı olmasına rağmen canlıların
suya olan ihtiyaçları sınırsızdır. Aradaki dengeyi kurmak için su
ayak izinden faydalanmak, iyi bir başlangıç noktası olabilir.
İlk kez 2002 yılında ortaya atılan Su Ayak İzi kavramı, sadece
tüketilen suyu ifade etmiyor belki çok daha fazlasını ifade ediyor.
Yeme, içme, temizlik, kişisel bakım gibi ihtiyaçlarımız için
kullandığımız su, buz dağının sadece görünen yüzü. Kullandığımız
ürünler üretilirken hatırı sayılır miktarda su tüketiliyor. İşte
sudaki ayak izimiz de tüm bu kriterler hesaba katılınca ortaya
çıkıyor.
WWF-Türkiye’nin paylaştığı kahve örneğine göre; kahvenin masamıza
gelmesi için gereken su miktarı tam 140 litreymiş. Tabii kahvenizi
kâğıt bardakta, süt ve şekerle içmek isterseniz, bu miktar 208
litreye çıkıyor. Tercihinizi çaydan yana kullanırsanız yaklaşık 30
litre suyu gözden çıkarmanız gerekiyor. 100 gramlık çikolata için
1700 litre su kullanılıyor. Bir sayfa kağıt üretmek için 10 litre
su tüketiliyor. Bu örneklerden de anlaşıldığı üzere, giydiğimiz
gömlekten kullandığımız bilgisayara, üzerine yazdığımız kâğıttan
ısınmak için tükettiğimiz enerjiye kadar her şeyimiz suda ayak izi
bırakıyor.
Dünyanın en büyük üretim güçlerinden Çin’in su ayaz izi kişi başına
yılda yaklaşık 700 m3’müş, Dünyanın en büyük tüketicisi ABD’de ise
bu rakam 2500 m3. Ülkemizin kişi başına yıllık su ayak izi ise 2000
m3’e yaklaşıyor.
Peki bireysel ve toplumsal olarak su ayak izimizi küçültmek için
neler yapmamız gerekiyor? Kullandığımız ürünleri bilinçli seçerek,
atıklarımızı geri dönüştürerek, sadece su değil enerji tasarrufuna
da dikkat ederek; özetle sürdürülebilir bir hayat kurarak sudaki
ayak izimizi azaltmamız mümkün.