İSRA VE MİRAÇ
21 Mart Cumartesi gününü Pazar gününe bağlayan gece Miraç Kandilidir. Miraç, fiziğin metafiziğe, bedenin ruha, kulun Allah’a yükselişidir. İsrâ gece...
21 Mart Cumartesi gününü Pazar gününe bağlayan gece Miraç Kandilidir. Miraç, fiziğin metafiziğe, bedenin ruha, kulun Allah’a yükselişidir. İsrâ gece “yolculuğu” demektir. Terim olarak, Yüce Allah’ın takdiriyle Hz.Muhammed’in (s.a.v.), bir gece Mekke’deki Mescid-i Harâm’dan (çevresi mübarek kılınan) Mescid-i Aksâ’ya götürülmesini ifade eder. Miraç terim olarak Hz. Muhammed’in Mescid-i Aksâ’dan niteliği hadislerle bildirilen ilahî huzur’a kabulüdür. İsrâ ve miraç ile ilgili rivâyetler bir bütün olarak değerlendirildiklerinde bu iki olayın aynı gecede gerçekleştiği ve Hz. Peygamber’in (a.s.) ilk önce Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksâ’ya, oradan da İlahi huzura çıkarıldığı anlaşılır.
Kur’ân’ın ifadesiyle miraçta “ Böylece Allah kuluna vahyedeceğini vahyetti.” (Necm Suresi-10) Mirac gecesi Hz. Muhammet’e vahyedilen ayetler “ Âmenerrasûlü” olarak bildiğimiz Bakara Sûresi’nin son iki ayetidir. Bu ayet-i kerimeler bizlere iman esaslarını, kulluk şuurunu ve sorumluluk bilincini hatırlatır. Dünyada yapıp ettiğimiz her şeyin bir hesabı olduğunu bildirir. Rabbimize içtenlikle nasıl dua ve yakarışta bulunacağımızı öğretir. Ayrıca Kur’an-ı Kerimin 17. Suresi olan İsrâ Suresi 22. Âyetten 40. Âyete kadar Hz. Muhammet’in şahsında bütün insanlığa hitap edilerek ilâhî dinlerde ortak olan başlıca dinî ve ahlâkî ödevler vahyedilmiştir.
Asırlarca Miraç Kandilini ihya etmeye çalışan Müslümanlar üzülerek ifade etmeliyim ki bu vahiylerle ilgili duygu, düşünce ve eylemlerini değerlendirmek yerine bu mucizenin lâhûtî yönüne odaklandılar. Bence Miraç Kandilinde bütün Müslümanların bu vahiyleri ne derece özümseyip hayatlarına aksettirebildiklerini sorgulayarak bir nefis muhasebesi yapmaları ve varsa noksanlıklarını giderme azimlerini ortaya koymaları gerekir. İşte o vahiyler:
1-Allah ile birlikte bir ilâh daha tanıma! Sonra kınanmış ve
kendi başına terk edilmiş olarak kalırsın.
2-Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, ana-babanıza da iyi
davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her
ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine “of!” bile deme; sakın
onları azarlama; ikisine de güzel söz söyle. Onları himaye ederek
alçak gönüllülükle üzerlerine kanat ger ve: “Ey Rabbim!
Küçüklüğümde onlar beni nasıl himaye etmişlerse, Şimdi de Sen
onlara (öyle) rahmet ve yardım et!” diyerek dua et. Rabbiniz sizin
kalplerinizdekini çok iyi bilir. Eğer siz iyi olursanız, Şunu bilin
ki Allah, kötülükten yüz çevirerek tövbeye yönelenleri son derece
bağışlayıcıdır.
3-Bir de akrabaya, yoksula, yolcuya hakkını verin. Gereksiz yere de
saçıp savurmayın. Zira böylesine saçıp savuranlar Şeytanların
dostlarıdırlar. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür. Eğer
Rabbinden umduğun (beklemek durumunda olduğun) bir rahmet için
onların yüzlerine sıkı (cimri) olmayın; büsbütün eli açık (müsrif)
de olmayın. Sonra kınanır, (kaybettiklerinizin) hasretini çeker
durursunuz. Rabbin rızkı dilediğine bol verir, dilediğine daraltır
bakamıyorsan, hiç olmazsa kendilerine gönül alıcı bir söz
söyle.
4- Şüphesiz ki O, kullarının her hâlinden haberdardır, (onları) çok
iyi görür.
5-Sakın geçim endişesi ile çocuklarınızın canına kıymayın. Biz,
onların da sizin de rızkınızı veririz. Onları öldürmek gerçekten
büyük bir suçtur.
6-Sakın zinaya yaklaşmayın. Zira o, büyük bir hayâsızlıktır ve çok
kötü bir yoldur.
7-Haklı bir sebep olmadıkça, Allah’ın muhterem kıldığı cana
kıymayın. Bir kimse zulmen öldürülürse, onun velisine (hakkını
alması için) yetki verdik. Ancak bu veli de kısasta ileri gitmesin.
Zaten (kendisine bu yetki verilmekle) o, alacağını almıştır.
8-Yetimin malına, rüştüne erinceye kadar, ancak en güzel bir
niyetle yaklaşın.
9-Verdiğiniz sözü de yerine getirin. Çünkü verilen söz, sorumluluğu
gerektirir.
10-Ölçtüğünüz zaman tastamam ölçün ve doğru terazi ile tartın. Bu,
hem daha iyidir hem de neticesi bakımından daha güzeldir.
11-Hakkında sağlam bilgi sahibi olmadığınız Şeyin ardına düşmeyin.
Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi ondan sorumludur.
12-Yeryüzünde, kibir ve gururla, böbürlenerek yürümeyin. Çünkü sen
(ağırlık ve azametinle) ne yeri yarabilir ne de dağlarla ululuk
yarışına girebilirsin.
Yukarıdaki ayetlerde geçen dinî ve ahlâkî buyrukları şöylece
sıralamak mümkündür:
1, Allah’ın birliğini tanımak, bir olan Allah’a inanmak, 2, Ana
babaya iyi davranmak, 3, Akrabaya ve muhtaçlara iyilik etmek, hayır
yapmak, 4, Hem cimrilikten hem israftan sakınmak. 5, Çocukların
hayatını korumak, 6, Zinadan, fuhuştan kaçınmak, 7, Adam
öldürmemek, 8,Yetim malı yememek, 9, Verilen sözü tutmak, 10,
Ölçüyü ve tartıyı tam yapmak, 11, Bilmediği şeyin peşine düşmemek,
bilgisiz hüküm vermemek, 12,Büyüklük taslamaktan sakınmak.
Yüce Allah bu öğütleri açıkladıktan sonra bir sonraki ayette
insanlığa şöyle seslenmektedir. “Bütün bu sayılanların kötü
olanları Rabbinin katında sevimsiz şeylerdir.” ( İsra
Suresi-38)
Bu öğütler istikametinde yaşayan insan Rabbinin rızasını kazanır.
Ama ayette de açıkça ifade edildiği gibi Allah’ın sevmediği tüm bu
kötü şeyleri yapanlar ahrette derin bir hayal kırıklığı ile
karşılaşacaklardır. İnsanlığın ( özellikle Müslümanların ) Kur’an-ı
Kerimin bu mesajlarına kulak verme mecburiyeti vardır. Miraç
Kandilinde bu mesajlar karşısında nefis muhasebesi yapmak yerine
kaynağı belirsiz rivayetlerle kendimizi avutmaya çalışmak doğru
değildir. Bu duygularla ülkemizde ve dünyada yaşayan bütün Müslüman
kardeşlerimin Miraç Kandilini tebrik ediyor, Miraç Kandilinin aziz
milletimizin, İslam Âlemi’nin birlik ve dirliğine vesile olmasını,
bizleri her türlü belâ, musibet ve tedavisi olmayan hastalıklardan
koruması ve bizlere de korunma idrak ve şuuru vermesini Yüce
Allah’tan niyaz ediyorum.
Fahri SAĞLIK
Karesi Müftüsü