KARDEŞLİK MEDENİYETİ
Hz. Muhammed (s.a.v), insanlık tarihinin akışını değiştiren en önemli kişidir. Dünyanın kültür ve medeniyet ufkunu genişleten Hz. Muhammed (s.a.v) ve ilk...
Hz. Muhammed (s.a.v), insanlık tarihinin akışını değiştiren en
önemli kişidir. Dünyanın kültür ve medeniyet ufkunu genişleten Hz.
Muhammed (s.a.v) ve ilk Müslümanlardır. Bir medeniyet kurucusu
olarak Hz. Muhammed’in (s.a.v) kurup geliştirdiği medeniyete
“Kardeşlik Medeniyeti” diyebiliriz.
Mekkelilerin Hz. Muhammed’in kurduğu bu kardeşlik medeniyetine
muhalefet sebeplerini kısaca şöyle özetleyebiliriz:
a) Dini Sebep: Yeni medeniyet değerleri, putperestlik ve şirk
anlayışına karşı tevhit inancını ortaya koyuyor, Allah’tan başka
ilah olmadığını duyuruyordu.
b) Kültürel Sebep: Araplar atalarının geleneklerine bağlılık
gösteriyor, yalnızca bu dünya hayatına inanıyor, ahiret ve hesabın
varlığını kabul etmiyorlardı.
c) Toplumsal Sebep: İslam daveti inananların kardeşlik ve
eşitliğini savunuyor, üstünlüğün ancak takvayla olduğunu
belirtiyordu. Hâlbuki Mekke’de kabile reislerinin otoritesi ve koyu
bir kabile asabiyeti vardı.
d) Ekonomik Sebep: Mekke kabile reisleri, yeni medeniyet
değerlerini uzun vadede ekonomik çıkarlarına tehdit olarak
görüyorlardı.
e) Siyasi Sebep: Mekke kabile reisleri, Hz. Muhammed’in (s.a.v)
dini ve toplumsal liderliğinin, zamanla siyasi liderliğe
dönüşebileceğini düşünüyorlardı.
Hz. Muhammed’in (s.a.v) Medine’ye hicreti, bu şehirde çok köklü bir
toplumsal değişmenin ve kardeşlik medeniyeti inşasının başlangıcı
oldu. Medine’ye hicret Müslümanları bir araya getirip güçlendirme,
dinlerini daha rahat bir ortamda öğrenme, öğretme ve yaşatma
amaçları yanında, özellikle göçebe halkın medenileştirilmesi
hareketini de içeriyordu. Ensar’ın sımsıcak özveri ve diğerkâmlık
duygularla muhacir kardeşlerini bağırlarına basmaları, Kur’an-ı
Kerim’de şöylece övülür: “Onlardan (muhacirlerden) önce o yurda
(Medine’ye) yerleşmiş ve imanı da gönüllerine yerleştirmiş olanlar,
hicret edenleri severler. Onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir
rahatsızlık duymazlar. Kendileri son derece ihtiyaç içinde
bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin
cimriliğinden, hırsından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin
ta kendileridir.” ( Haşr Suresi 59/9 ) Hz.Muhammed (s.a.v) de bu
konuda şöyle buyurmuştur: “Mü’minler birbirlerini sevmekte,
birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda
benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu
sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.”; ” Sizden
biri, kendisi için istediğini, (din) kardeşi için de istemedikçe,
gerçek mürnin olamaz.” ; “Kul, kardeşinin yardımında olduğu sürece,
Allah da onun yardımında olur. ” Müslümanları din kardeşliği çatısı
altında yeni bir anlayışla birleştirip kaynaştıran Hz.Muhammed
(s.a.v) asabiyeti Müslümanların birliğini yıkan “Cahiliye Dönemi
Geleneği” olarak değerlendirerek, yasaklamıştır.
Özetlemek gerekirse: İslam medeniyetinin özü; kardeşlik, dayanışma
ve birbirine kenetlenmektir.
İnsanlığın önderi Hz.Muhammed (s.a.v), gelecek asırlara örnek
olacak kardeşlik projesini Medine toplumunda hayata geçirerek
Müslümanları bir binanın tuğlaları gibi birbirlerine kenetlemiş ve
şu tavsiyelerde bulunmuştur: “Müslüman, Müslüman’ın kardeşidir. Ona
zulmetmez, onu düşmana teslim etmez. Kim mümin kardeşinin bir
ihtiyacını giderirse, Allah da onun bir ihtiyacını giderir. Kim bir
Müslüman’ı sıkıntıdan kurtarırsa, Allah da onu kıyamet günü
sıkıntılarından birinden kurtarır. Kim bir Müslüman’ın kusurunu
örterse, Allah da, kıyamet günü onun kusurunu örter.”
Kardeşlik kutlu ve güçlü bir bağ olduğu kadar büyük bir
sorumluluktur. Müslümanların adedince büyüyen bir sorumluluk. İslam
toplumu kardeşler topluluğudur. Kelime-i tevhide inanan herkes
birbirinin din kardeşidir. Ne mutlu birbirlerine kardeş gözüyle
bakabilenlere.