GündemKöşe Yazıları

Liyakat/Li Ve Menfaatçi Yöneticiler!

Liyakat/Li Ve Menfaatçi Yöneticiler!

Liyakat kavramı, tüm tarihsel dönemlerde üzerinde durulan ve yönetime egemen kılınması gereği konusunda fikir birliği sağlanan kavramlardan biridir.

Liyakat, bir işe ehil olmak ve bir işe layık olmak demektir. İşin hakkını verme becerisidir. Bu beceri bir güzel ahlak prensibi olan emanete riayet etme temeline dayanmakta olup eğitimle ve tecrübeyle kazanılır. Bununla birlikte liyakatli kişilerde aramamız gereken bazı kriterleri şöyle sıralayabiliriz;

  • Eğitim: Çalışan kişinin aldığı eğitim, yaptığı işle uyumlu olmalıdır.
  • Deneyim: Kişinin geçmiş iş deneyimleri, şimdiki görevinde yapacağı işlerin bir göstergesidir. Ne diyor Ziya Paşa; “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz/ Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde.”
  • Adalet: Adalet, ifrat ve tefritten uzak olmak, bir başka ifade ile denge içerisinde, işleri yürütmek anlamına gelir. Kişinin âdil olmasının en büyük göstergesi doğrularının yanlışlarından daha fazla olmasıdır.
  • Bilgi ve Beceri: Kişi hem yapacağı işin gerektirdiği bilgi ve beceriye sahip, hem de yeni bilgiler edinmek için gelişime açık olmalıdır.
  • Kurum Kültürüne Uyum: Kişinin tutum ve davranışları, çalıştığı kurumun kültürüne ve geleneklerine uygun olmalıdır.
  • İletişim: Kişi en azından işinin gerektirdiği düzeyde çevresindekilerle uyumlu bir iletişim becerisine sahip olmalıdır.

Liyakat Nedir Islamda Liyakat

Eğer bir kişi yapacağı işe uygun bir eğitim almışsa, bu konuda farklı görevler üstlenerek deneyim elde etmişse, daha önceki görevlerinde başarılı olmuş ve çalışma arkadaşları arasında adaletle hükmediyorsa onlarla iyi ilişkiler kurabilmişse bu kişi için liyakatten söz edebiliriz.

Peki bir kurumda görevlendirmeler liyakat değil de başka kıstaslara göre yapılırsa sonucu ne olur? Elbette kurumun rekabet gücü giderek zayıflar. Ticari bir işletmeyse iflas eder, bir okulsa öğrencileri dünyadaki diğer eğitim kurumları tarafından kabul görmez, eğer kamu hizmeti üreten bir kurumsa, hizmetleri vatandaşı memnun etmez.

Çalıştıkları kurumda liyakatin esas alınmadığını gören kişiler; ya liyakat dışındaki kıstas neyse onu sağlamaya çaba harcar ya da isteksiz ve verimsiz çalışır, daha doğrusu çalışıyormuş gibi yapar. Her iki durumda da kurum kaybeder biz kaybederiz.

Maalesef makamlar; maaş, makam aracı, sekreter, döner sermaye ve rant gibi sunduğu imkanlarla göz açıkları ve menfaatçileri cezbediyor. Bu yüzden liyakatlı ve başarılı insanları makamlara getirmek de zorlaşıyor. Menfaatçiler siyaseti ve çevresini kullanarak o makamları adeta gasb ediyorlar. Makamla “şereflenen” değil makamı şereflendiren insanları görmek istiyoruz. Kendisine değil memlekete çalışan LİYAKATLI insanları o makamlarda görmek arzu ediyoruz. Yazar Alev Alatlı, Türkiye’nin asgari 250 yıldır karşı karşıya kaldığı liyakat sorunu çözersek 21. yüzyıl Türklerin yüzyılı olur diyor.

Son sözü Nizamü’l-mülk’e bırakalım. Nizamü’l-mülk Siyasetname adlı eserinde herkesin liyakatince istihdam edilmesi gerektiğini söyleyerek sözünü şöyle tamamlar: “Liyakatli ve tecrübeli bir köle, bin evlattan evladır.”

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu