Marmara Denizini Tanıyalım Su Altı Kaşifleri

Marmara Denizini Tanıyalım Su Altı Kaşifleri
Marmara Denizi’ne sıra dışı özelliklerini kazandıran etkenlerden biri de sahip olduğu akıntı sistemidir. Bu akıntılar Marmara Denizi’nde iki tabakalı bir su sistemini oluşturur.
Marmara Denizi’nin İstanbul Boğazı ile bağlı olduğu Karadeniz bol yağış alır ve güçlü akarsularla beslenir. Buna karşılık yeterince buharlaşma olmaz. Bu nedenle, Karadeniz’in su seviyesi her zaman Marmara Denizi’nden daha yüksek olur. Öyle ki, İstanbul Boğazı’nın Karadeniz girişindeki su seviyesi Boğaz’ın Marmara Denizi’ne açıldığı bölgedeki seviyeden 25 cm yüksektir. Bu yükseklik farkı nedeniyle, İstanbul Boğazı’nda Karadeniz’den Marmara’ya doğru kuvvetli bir üst akıntı vardır. Kuzeyli rüzgarların desteğiyle hızı saatte 9 km’yi bulabilen bu akıntı zaman zaman boğaza adeta bir nehir görüntüsü verir. Bu yüzey akıntısı Marmara Denizi’ne çıktığında adeta yelpaze gibi açılarak yayılır ve hızı azalır. Ancak batıya doğru Çanakkale Boğazı’na girerken yine kanalize olur. İstanbul Boğazı’nda olduğu gibi, Çanakkale Boğazı’nda da 20 cm.’lik yükseklik farkının da etkisiyle akıntının hızı yeniden artarak bu kez Ege’ye doğru yelpaze gibi açılarak yayılır.
İstanbul Boğazı’ndan giren düşük yoğunluklu Karadeniz suyu Marmara Denizi’nin yüzey suyunu oluşturur. Üst tabakanın altında ise, Çanakkale Boğazı’ndan Marmara Denizi’ne gelen Ege Denizi’nin tuzlu, yoğun ve sıcak suları bulunur. Bu sular da İstanbul Boğazı’nın altından Karadeniz’e girer. Her iki boğazdaki bu çift yönlü ve çift katmanlı akıntı sistemi denizlerimizdeki su seviyesini dengeler. Üst katman Karadeniz suyu ile yılda ortalama iki kez (5-6 ayda bir) yenilenirken, alt katman Akdeniz suları ile ortalama 6-7 yılda tazelenir.
Marmara Denizi’nin çift katmanlı yapısının bir sonucu olarak, aynı bölgedeki deniz suyu sıcaklıkları ve tuzluluk oranları da derinliğe göre farklılık gösterir. Karadeniz suyunun hâkim olduğu 20-25 metre kalınlığındaki yüzey suları genellikle az tuzludur (ortalama binde 22). Bu oran batıya doğru giderek artarak Çanakkale Boğazı’na yaklaştıkça binde 26-28 civarına yükselir. Derinlere doğru tuzluluk artar ve 30 metreden sonra tuzluluk oranı binde 36-37 civarına yükselir. 150 metre civarında binde 39’a yükselen tuzluluk oranının bu derinlikten sonra dibe kadar değişmediği gözlenmiştir.
Çift katmanlı yapının neden olduğu farklılıklar sıcaklık değerleri yönünden de gözlenir. Marmara Denizi’nin yüzey suyu mevsimsel değişikliklere oldukça açıktır. Karadeniz suyunun hâkim olduğu üst katmandaki su tabakası kış aylarında görece kalınlaşır (yaklaşık 25 m.ye ulaşır) ve sıcaklık değerleri 6-8 °C düzeyine iner. Yaz aylarında ise yaklaşık 15 m kalınlığa inen bu tabakadaki su sıcaklığı 24-26 °C düzeyine çıkar. Bu derinliklerin altında Akdeniz suyunun hâkim olduğu kısımlarda su sıcaklığı çok belirgin mevsimsel değişimler göstermeksizin bütün yıl boyunca ortalama 14-16 °C dolayında kalır. Bu iki farklı su katmanının arasında dalıcıların ‘kristal tabaka’ dedikleri, soğuk ve görüşün kısıtlı olduğu bir de ara tabaka bulunur. Bu ara tabaka oldukça keskin yapısını yıl boyunca korur ve 15-20 m derinlikte üst ve alt tabaka arasındaki geçiş katmanını oluşturur.
Marmara Denizi’nin iki farklı denizin özelliklerini bir arada sunması canlı yaşamında da etkisini gösterir. Burada yaşayan canlılar, yaşam koşulları bakımından birbirinden net bir şekilde ayrılmış iki farklı topluluk oluşturur.
Marmara’nın kuzeyinde, özellikle İstanbul kıyılarında (Adalar vb) daldığınızda, ilk 20-25 metrelerde tıpkı Karadeniz’deki gibi yoğun bir plankton kütlesiyle karşılaşırsınız. Kayalık yerlerin üzerinde genellikle midye popülasyonları, deniz marulları, küçük canlılar ve yeşil yosunlar görülür. Ayrıca bazı bölgelerde deniz yıldızlarının lokal olarak tüm yüzeyi kapladığı görülebilir.
Yaklaşık 20-25 metreden sonra daha sıcak ve daha tuzlu Akdeniz sularının olduğu derinlikler başlar. Burada görüş üst tabakada olduğu gibi düşük değildir, hatta belirli dönemlerde oldukça berrak sayılabilir. Akdeniz’den farklı olarak suyun rengi yeşile çalsa da kimi zaman 15-20 metreye kadar mesafeler rahatlıkla görülebilir. Bu derinliklerde Akdeniz’e özgü canlılar (daha iri balıklar, mercanlar vb.) görülmeye başlanır. Beyaz mercanlar en dikkat çekici olanlarıdır.
Bu özellikleri nedeniyle, Marmara Denizi’ne yapılan bir dalışta hem Karadeniz’e özgü hem de Akdeniz’e özgü canlıları görüp, tek dalışta iki ayrı denizin özelliklerini ve farklılıklarını keşfetmiş olursunuz.
Son dönemde yapılan çalışmalara göre, Marmara Denizi’nde 235 balık türü yaşamaktadır.