Ön Yargılı Yaklaşım
Ön Yargılı Yaklaşım
Olumlu düşünebilmenin önündeki en büyük engel olan ön yargı, algı perdesidir aynı zamanda da. Bu nedenle insan, ancak kendi gelişmişliği ile görmek isteği netlikte ve nitelikte görebilir dış dünyayı. O perde kalktığında ise, birçok deneyim kazanılmış ve hiç umulmayan pencereler açılmış olur yaşama dair.
Katıldığım şairler toplantısında, daveti düzenleyen kişinin “hoş geldiniz” karşılamasıyla başlayan tanışma merasimimizden sonra “ben sizi ismen tanıyorum aslında, kitabınızı okudum, şiirleriniz de çok güzel ancak ben sizi daha farklı bir kişi olarak hayal etmiştim” demesi üzerine bir hayli şaşırmıştım ve “peki, nasıl birisi olarak hayal etmiştiniz?” sorusunu sormuştum haliyle. Aldığım cevap ise, “Bu güne kadar tanıdığım özellikle hanım şairler çok kaprisliydi ve bu geceleri düzenlerken epey zorlanıyordum, kimin nerede oturacağı, kimin kaç şiir okuyacağı gibi konular haddinden fazla strese sokuyordu beni. Haliyle sizi de şahsen tanımadığım için onlar gibi düşünmüş ve ilk katılımınız olduğu için de tedirgin olmuştum açıkçası” olmuştu. Dile getirdiğim düşüncemin onu o anda ne kadar rahatlattığını ve kadın şairler konusundaki ön yargısına ne kadar olumlu etki ettiğini bilemem lakin insan olarak birbirimizden farklı olmadığımızı ve ortamda da kapris yapılacak bir şey göremediğimi söylemiştim. Elbette onun bu ön yargısına, yaşamış olduğu birçok deneyim sebep olmuştu. Ancak ön yargı ile yapılan genellemelerin, farklı kişiliklerin olabileceği düşüncesine ve onları tanıma fırsatına engel olacağının farkına varması sevindiriciydi.
Ebeveyn ya da yakın çevre, kişisel yaşantılar veya deneyimler, benzerlikler ve farklılıklar ile toplum kültürünün belirleyici olduğu ön yargı, “bir konu veya durum hakkında önceden bir yargıya varmak, gerekli bilgi edinmeden ya da araştırma yapmadan yetersiz duygusal ve içsel kanıtlara dayandırılarak oluşturulan kalıp yargılar” olarak tanımlanıyor. İnsanların diğer insanlar ya da gruplar hakkındaki duygu, düşünce ve davranışlarının önceden oluşan bir yanlılık içermesi, ilişkilerin önünde de kocaman bir engel. Oysa ön yargısız düşünce, durum veya konuları daha sağlıklı ve objektif bir şekilde algılayıp yorumlayabilme yeteneği kazandırır insana. Zira bu tarz yaklaşımın fayda sağladığı düşünülse de çoğu zaman sağlıklı ilişkilerin kurulmasında sorun yaşanmasına sebep olduğunu görüyoruz.
Asıl mesele, kendi gibi olmayan insanlara karşı oluşan olumsuz hissiyatın davranış yoluyla karşı tarafa aktarılması. Genelde kadınlar arasında tehdit unsuru olarak yer alan bu durum, aslında toplum gelişmişliğinin ve insan bilinçlenmesinin ne kadar yavaş ilerlediğinin ölçütü olarak değerlendiriliyor. En azından hayatımıza giren insanları tanıma fırsatını kendimize vermenin ve başkalarının söylemleri ile hareket etmemenin, önceden oluşmuş yanlı düşüncemizi değiştireceğine inanıyorum. Çünkü yargılamak yerine anlamaya çalışmak ve duygudaşlık yapmak her zaman insanın ufkunu genişleten ve sosyalleştiren bir eylem olmuştur.
Yeni bir çevreye taşınıldığında, yeni bir gruba dâhil olunduğunda, yeni bir işe başlanıldığında ya da yeni arkadaşlıklar edinildiğinde sık sık karşılaşılan ve zamanla rahatsızlık veren bir durumdur, kaçamak bakışlarla takibe alınıldığınızı fark etmek. Hele de bilgi birikiminizle, kendinizi ifade etme tarzınızla, yaşam değerlerinizle, diksiyonunuz, giyiminiz ve duruşunuzla farklı iseniz diğerlerinden, o zaman ön yargılı yakıştırmaların hedef tahtası olmanız kaçınılmazdır. İlerleyen zamanlarda ya olumlu ilişkiler kurulmak üzere adımlar atılır ya da ”… mış” gibi davranışlarla idare etme yolu tercih edilir, eğer mecbur iseniz. Zira bu tarz düşüncelerin var olduğu hiçbir topluluğun ömrü uzun olmamıştır. Çünkü insan gelişen sosyal bir varlık olarak mutlaka bir gün farkındalık kazanacak ve çevresindeki olumsuzlukları fark edecektir, kendi gelişimi doğrultusunda.
“Oysa farklılıklarımızla bir bütünüz” diye dile getirmiştim düşüncemi, ötekileştirme ile ilgili yazdığım bir yazımda. Çünkü hiç kimsenin, hoşuna gitmese de diğer insanların farklılıklarını yargılama hakkına sahip olmadığına inanıyorum. Hele de karşısındaki kişiyi yeterince tanıma fırsatını kendisine vermemişken ve kendi olumsuz davranışlarının farkında bile değilken.
Demet TOK
Şair/Yazar