GündemKöşe Yazıları

Önemli Olan Niyet

Önemli Olan Niyet

“Nereden buluyorsun bu kadar yazacak şeyi” sorusuyla çok sık karşılaşıyorum ve “yaşamın içinden” diye cevap veriyorum. Çünkü zaten yaşamın bana öğrettiklerini paylaşıyorum, şimdi anlatacağım olayda olduğu gibi. “Önemli olan niyet” diye başladım çünkü çözümler kendiliğinden geliyor.

Bir gün evimin yakınındaki bir marketten iki adet sarı ışık ampul aldım. Genelde fiş saklama alışkanlığım yoktur ve kasada bırakırım eğer aldığım ürün garantili değilse. Anlayacağınız ampul fişini de almadan çıktım. İki ya da üç gün sonra tam hatırlamıyorum test ettiğimde, ampullerin beyaz ışık olduğunu fark ettim ve değiştirmek üzere markete gittim. Rafta duran ve üzerinde sarı ışık yazan iki adet ampul alarak kasaya geldim. Kasiyere, birkaç gün önce aldığım elimdeki ampulleri göstererek, üzerinde sarı ışık yazmasına rağmen içindekilerin beyaz ışık çıktığını ve raftan aldıklarımla değiştirmek istediğimi söyledim.

Direkt “fiş olmadan değişim yapamam” cevabını aldım. “Peki, bu kutuların içinden yanlış ürün çıkması benim hatam mı” diye sorduğumda, kasiyer ısrarla fiş olmadan yardımcı olamayacağını söyledi. Yetkili biriyle görüşme talebime ise “en yetkili benim” diye cevap verdi. “O zaman şimdi iki adet ampul satın alayım, sonra daha önce aldıklarımı iade edeyim, eğer derdiniz fiş ise” dedim. Yine “olmaz” diye cevap verdi. Bu sefer de bulduğum çözümü ona söylediğim için olmazmış. Güler misin, ağlar mısın?

***

“Nasıl yani senin haberin olmadan bu işlemi yapsaydım olur muydu, bunu mu demek istedin? Diye sordum. “Evet” dedi. “Vicdanınız rahat ederse” diye de ekledi. Sanırsınız büyük yolsuzluk planları içindeyim. “Evladım zaten saklı gizli bir şey yapmak aklıma bile gelmedi ki, bunu sen dile getirdin. Üstelik kutunun dışı ile içi aynı olmadığından, ben kandırılmış durumdayım. İyi niyetle geldim ve çözüm bekliyorum. Yardımcı olacağına bir sürü bahane sıralıyorsun. Senin niyetin ne yahu? Müşterinin mağduriyetini gidermek mi yoksa bahanelerle sorumluluktan kaçmak mı? Bu kadar ilgisiz bir tutumla karşılaşacağımı bilseydim, zaten geri getirmez, beyaz ışık kullanan birisine verirdim bunları” dedim.

Haliyle hem aldığım birkaç ürünü hem de sarı ışık ampulleri almaktan vaz geçtim. Değiştirmek için götürdüğüm beyaz ışık ampulleri aldım ve kapıya doğru yöneldim. Arkamdan kasiyerin “abla yaptığın ayıp değil mi?” demesiyle geri döndüm ve “pardon ayıp olan nedir” diye sordum. “Elindeki ürünler bizim, gözümün önünde değiştirdin” dedi ve hemen atılıp aldı elimdekileri, asıl iade etmek istediklerimin onlar olduğuna dikkat etmeden.  Şaştım kaldım oracıkta! Ben de mecburen kasanın yanında duran ampulleri aldım. Ne tuhaf, beni hala dürüst olmayan bir çözüm için teşvik ettiğinin farkında bile değildi.

***

Hayatımda ilk defa yaşadığım bu olay karşısında dilim tutulmuştu sanki. “Hata yapıyorsun ancak için rahat edecekse sen bilirsin” dedim ve marketten çıktım. Derin derin birkaç nefes aldım, elimdeki sarı ışıklı ampullerin kendiliğinden bana gelmiş olduklarına şaşırarak. Aslında yapmam gereken geri dönmek ve kasiyere, önyargılı davrandığı için farkında bile olmadan zaten benim istediğimi yaptığını söylemekti belki de, ancak yapmadım. Çünkü bu olay, ikimiz için de sınanmak için aracıydı bana göre.

Onun beni birkaç kez yanlışa sevk etmesine rağmen, hataya düşmemiştim. O ise benim iyi niyetime şüphe ile yaklaşmıştı ve üstüne bir de yargılamıştı. Karar vermeden önce vicdanımın sesine kulak verdim, baktım her hangi bir suçluluk hissi yok. O halde bu olay kasiyerin ders alması için hazırlanmış ilahi bir plan olabilir diye düşündüm ve en kısa zamanda farkına varmasına niyet ederek oradan ayrıldım. Elbette bu benim bakış açım.

Birkaç gün sonra kasiyerle yolda karşılaştık. Bana doğru koştu ve ellerimi tutarak “ablacım o gün yeni ürünler gelmişti ve çok gergindim. Davranışım için özür diliyorum. Artık gelmediğinin farkındayım ve o günden beri sana nasıl ulaşabilirim diye düşünüyordum” dedi. “O kadar mücadeleden sonra yine de hata yapmış ve iade getirdiğim ampulleri geri almış olmana rağmen mi?” dediğim de gözleri kocaman açıldı ve bir an duraksadı. Ardından, o gün akşam olayı müdürüne anlattığını ve onun da “asıl sen ayıp etmişsin, hemen telafi et ve müşteriden özür dile” dediğini anlattı mahcup bir ifadeyle.

“Neyse” dedim. “Zaten o gün, olması gereken olmuştu da asıl sen bu olayda görmen gerekeni gördün mü?” diye sordum. Gülerek başını salladı. Ben de bu anlaşmadan sonra vicdanımın sesini bir kez daha doğrulamış oldum. En etkili öğrenme kaynağı, yaşamın kendisi ve her ne kadar niyetler o an için iyi ya da kötü olsa da aslında önemli olan sonuçtu. Görmek ve fark etmek…

Demet TOK

Şair/Yazar

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu