Polis Devletin Kurumuna Saygı Göstermezse!..
Polis Devletin Kurumuna Saygı Göstermezse!.. Basın kartı ile ilgili Emniyet birimlerinde maalesef bir bilinçsizlik hâkim. Ha, emniyet birimlerimiz işini çok...
Polis Devletin Kurumuna Saygı Göstermezse!..
Basın kartı ile ilgili
Emniyet birimlerinde maalesef bir bilinçsizlik hâkim. Ha, emniyet
birimlerimiz işini çok güzel yapıyorlar ondan yana kuşkumuz
yok.
Ama!…
Etik ilkelerim, ailem ve yaşantımdan öğrendiğim bir şey varsa o da
saygının her anlam ve ortamda değerli olduğu.
Bu nedenle Basın mensubu olsam dahi, basın etik çerçevesi içinde
işini yapan her kesim ve kesime saygılı yaklaştım.
Ama devletin kurumuna, üstelik te en önemli kurumlardan birine
saygısızlığa sessiz kalmamı kimse beklemesin.
Şimdi bu cümleleri neden yazdığımı izah eden kısa bir özet
geçeyim.
22 Haziran Cumartesi saat 22.00 civarında, Toplu taşımaya yakın bir
alanda yaşanan bir olay dikkatimi çekti.
Muhabir refleksi ile hemen telefonla kayda almaya başladım.
Bekçiler bir
kişiye müdahale ediyordu. Önce kayıt alıp sonra bekçilerden bilgi
alarak haberleştirmek istedim.
Ama…
O sırada bekçiler video kaydına aldığımı fark edip, “neden
çekiyorsun” diye sordu.
Bu gayet normal bir soruydu ve bende basın mensubu olduğumu bu
yüzden kayıt yaptığımı belirttim.
Buraya kadar her şey normaldi.
Ne olduysa sonrasında oldu.
Bekçi “Basın kartın var mı? Diye sordu.
Ben de “evet resmi basın kimliğim var” deyip kartımı gösterdim.
Ne var ki 2023 yılında yasa ile kimlik yerine geçmeye başlayan
Basın Kimlik kartına rağmen bekçi kimliğimi de istedi.
Bu arada tüm bunlar benim şu an yazdığım gibi kibar da geçmiyor.
Ben sakin ve saygılı davranırken, Bekçinin davranışları da bir o
kadar kaba ve baskı altına alan bir dile dönüşüyor.
Neyse belki o an yaşadıkları germiştir deyip hoşgörü ile “ bu kart
kimlik yerine de geçiyor. Ama size kimliğimi de ibraz edeyim” deyip
kimlik kartımı da gösterdim.
Ama yanıt “kimliğiniz olmadan işlem yapamayız” oldu.
“Allah Allah ne işlemi” diye geçirdim içimden ve “kimlikleri
gördünüz kimliğimi alıp işime bakayım” dedim.
Ama kimliğimi teyit edip iade etmesi gereken görevli
arkadaşlar,
“benimle gelin şefim ile konuşmam gerekiyor gibi laflarla beni
alıkoymaya, karakoldan vs. gibi sözlerden bahis açmaya başladı.
Doğal olarak gazete patronunu arayıp bilgi verdim. Bir yandan da bu
çirkin alıkoyma ve tavırlara rağmen muhabir refleksi ile bekçilerin
müdahalesi ile ilgili bilgi almaya da çalışıyorum.
Ama maalesef, kimlik teyidi için kılını kıpırdatmayıp, her iki
kimlik kartıma el koyarak beni işimden alıkoyan bekçiler, Şefim
dedikleri Polis memuru gelene kadar
uzunca bir süre beni alıkoydular.
Maalesef ama maalesef Polis memuru gelince de Basın Kartı ile
ilgili bilgisizlik sürdü.
Ben gelen memur arkadaşa, bu basın kartı ile ilgili mevzuata en
azından bir açıp bakın deyince, “bana talimat verme” yanıtı
geldi.
3 yıldır bilfiil muhabirlik yapıyorum. Bununla ilgili bütün
koşulları sağladığım için de Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İletişim
Başkanlığı bunu teyit ederek hakkım olan Basın kimlik kartını
da vermiş. Ama Devletin güvenlik görevlileri, en azından bir saygı
gösterip teyit etmek gerekirken, bu kimlikleri ve bana göre kurumu
hiçe sayarak işimi de engelleyecek şekilde beni alıkoydu.
Yani görevimi yaparken bana yardımcı olması gerekenler, hem
engelliyor, hem de tahrikkar ve kışkırtıcı bir şekilde baskı altına
almaya çalışıyor.
Kamu emniyeti ile ilgili yapılanlara saygım sonsuz. Ve mesleğimiz
gereği bunu can siperane yapan oldukça çok sayıda polis memuru
arkadaşlara da şahit oldum. Elbette yaşadıkları anormal olaylar
yüzünden stres altında olabilirler.
Ama benim yaşadıklarım bunun tamamen dışında, Basın kartı ile
ilgili tamamen bilgisiz olmaları hasebiyle yaşadığım sıra dışı bir
alıkoyma oldu.
Bu vesile ile Başta Balıkesir Valisi İsmail Ustaoğlu ve İl Emniyet
Müdürümüz Hasan Yiğit’ten özellikle rica ediyorum.
Lütfen, memur arkadaşlar Basın mensupları-Resmi basın kartları ile
ilgili bilgilere en azından bir göz atsın. Nihayetinde bahsettiğim
bu nahoş olay başıma ilk defa gelen bir şeyde değil. Kaldı ki diğer
meslektaşlarımın da bazen benzer durumlarla karşı karşıya kaldığını
duyuyorum.
Emniyet biriminde çalışanlar, en azından gazetecinin görev
sorumluluk alanları ve Basın kartının ne anlama geldiğini
bilsin.
Böylelikle, Devletin görevlisinin, devletin kurumlarını yok
saymasının önüne geçilsin.
Muhammed Can Akyürek