GündemKöşe Yazıları

Sevgi Bunun Neresinde?

Sevgi Bunun Neresinde?

 

Eskiden kadın olsun erkek olsun eğer hoşlanmışsa birisinden, adeta kırk takla atardı kendini ona fark ettirebilmek için. Genelde de ilk adım erkeklerden beklenirdi toplum kültürümüz gereği. Masumca bakışmalar, gülüşmeler ardından çiçek ya da ne bileyim kâğıda yazılmış notlar olurdu aşkın ifadesini temsilen. Buluşmalar, el ele tutuşmalar için epey bir çaba harcanırdı zira gönülde yer etmek öyle çok da kolay değildi. Çünkü sevgi, emek isterdi, fedakârlık isterdi, sabır isterdi ve bunu genelde her seven bilirdi. Platonik âşıklar çoktu mesela o zamanlar ve aylar sürerdi birbirlerine duygularını itiraf etmeleri. En önemlisi de sahip çıkardı sevenler birbirlerine, incitmezdi, kırmazdı, önemserdi sevdiğini, sevgiye olan saygısından.

Bu naif davranışlar, milattan önce miydi acaba yoksa yozlaşan duyguların neticeleri mi böyle düşünmeme sebep oldu bilemedim. Zira kadının ne düşündüğünün, ne hissettiğinin pek bir önemi kalmamış günümüzde, tıpkı cehalet dönemlerinde olduğu gibi. Gün geçmiyor ki yine yeniden yaşanıyor, kadın katliamları. Sevgi bunun neresinde? Ancak gururuna, öfkesine, hırsına yenik düşmüş ve kontrolünü tamamen kaybetmiş bir insanın, insanlık dışı davranışı diyebiliriz buna.

Hoşlanmak, beğenmek, birlikte olmayı istemek, bunlar insani duygu ve istekler şüphesiz, eğer karşılığını buluyor ise. Kaldı ki iki gönül bir olsa da, samanlık seyran olmayabiliyor bazen. “Kadındır,  nazlıdır” diye düşünerek, bir de her kadına karşı ısrarcı olmanızın, onları ne kadar zorda bıraktığını, incittiğini unutmayın beyler. “Şansımı deneyeyim, ne kaybederim ki?” düşüncenize sığınarak tacize varan ısrarınızın, sizlere ayrıca değer kaybettirdiğini de unutmayın. Bu arada “her kadının aynı kefeye koyulması” mevzusuna, hemcinslerimin de katkı sağladığının farkındayım merak etmeyin. Zira amacım cinsiyet ayırımı yapmak değil zaten “önce insan” olmayı ve insana yakışır şekilde yaşamayı vurgulamak, her zaman olduğu gibi. Yazılarında kullandığı kelimeleri seçen bir yazar ve iktisatçı olarak, “gönül işleri de bir arz-talep meselesidir, önemli olan hedef kitle ve pazarın denk olmasıdır” yorumuyla karşılık vermeyi uygun buldum, gereksiz ve çirkin ısrarları düşününce.

Elbette sözüm bütüne değil, sırf bedensel tatmin peşinde koşanlara, sayenizde üzücü haberleri ile sarsıldığımız, reşit olmamış körpecik kızlar, acı tecrübe ile sınanmış dul kadınlar ve daha dünyayı tanıma fırsatı bile olmamış çocuklar, inanın ki sapkın arzulara kurban olmayı düşlemiyorlar. Sevgi yoksunu zihinlerin, kararttığı hayatlarında verdikleri mücadeleyi ve onlardan birisinin de kendi anneniz, kardeşiniz ya da evladınız olduğunu düşünün bir an ve itiraf edin kendinize, “şimdi nasıl hissediyorsunuz?”

Saygı ve sevgi çerçevesinde, saf duygusallıkla yaşanan ilişkilerin mumla aranır olduğu günümüzde, bir kez daha vurgulamak istiyorum ki, “belki razı ederim” ısrarlarını, biz kadınlar sevgi ifadesi değil tamamen taciz olarak değerlendiriyor ve son derece rahatsız oluyoruz. Hatta tam aksine bu durumdan muzdarip olan erkeklerin de var olduğunu biliyorum. Gitgide daha da zorlaşan yaşam koşullarında her şeyin kalitesizleştiğinin hepimiz farkındayız, hiç değilse bırakın sevgi ve aşk eskiden olduğu gibi masum kalsın hanımlar, beyler.

Demet TOK

Şair/Yazar

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu