GündemKöşe Yazıları

Sihirli Zeytin Ağaçları

Sihirli Zeytin Ağaçları

 

Yıllarca özlemle hayalini kurduğum bahçeli evime nihayet kavuşmanın mutluluğu içindeyim. Bu hayali gerçekleştirmek için birçok yer gezdim güzel ülkemde. Hani kısmet derler ya demek ki yiyecek ekmeğim, içecek suyum varmış, zeytin ağaçları ile bezenmiş Karaağaç’ta.

Sosyal medyada paylaştığım video ve resimleri gören arkadaşlarımın konuşmalarından anlıyorum ki herkesin içinde bir kırsal özlemi var ve bana bunu nasıl başardığımı soruyorlar. Aslında çok zor bir şey değil, şartlar oluştuğunda “istemek, inanmak, kararlılık, cesaret ve zorluklara dayanıklılık” gerektiriyor böyle radikal değişiklikler. Elbette her istediğimiz hemen gerçekleşemeyebilir. Lakin bizim için en hayırlı zamanda gerçekleştiğine inanıyorum ben.

Yaşadığım bütün zorluklar karşısında yine de şükür içerisindeyim. Çünkü bu yaşamın hayalini otuzlu yaşlarımdan beri kuruyordum. Açıkçası bazen ben bile inanamıyorum nasıl başardığıma. Dedim ya istek, inanç, kararlılık, cesaret, şartlar neyi gerektiriyorsa ona uyum sağlamak. Elbette sonuncu madde çok da kolay olmuyor itiraf edeyim. Hele de benim gibi düzen hastası bir kişi iseniz. Bir de hayattan ne istediğinizi kendinizi tanıyarak belirlemeniz çok önemli, sonra pişmanlık yaşamamak için.

***

Karaağaç’a, bulunduğum siteye geldiğimde beni cezbeden ilk şey zeytin ağaçları oldu. Oysaki denizi görmeden yaşayamam der dururdum. Zeytin ağacının sihri diyorum bu hissiyatıma çünkü çok gezdim hayalimce yaşam yeri bulmak için. Sadece Küçükkuyu ile Dikili arası kalmıştı gezmediğim demek ki hayalim burada gerçeğe dönüşecekmiş.

Mavi boyalı harabe bir evdi yuvam olarak seçtiğim. Nedendir bilmem hızlı adımlarla beni eve çeken bir şey oldu görür görmez. İçeri girdiğimde sanki bir ışık topu sardı etrafımı ve tüm hücrelerim harekete geçti, içim ürperdi adeta. Ne olduğunu anlamadım önce, yine de buraya yerleşmem konusunda kuvvetli bir istek hissettim o anda. Daha sonra öğrendiğime göre evin merhume sahibi, çevirmen/yazar Şemsa Yeğin’miş. Ev benim için bin kat daha değerli oldu bunu öğrendiğimde ve Karaağaç maceram da böylece başlamış oldu.

Beldemin en önemli kaynağı zeytincilik ve tarih boyunca barışın, kutsallığın, bereketin, bilgeliğin ve saflığın sembolü olan asırlık ağaçlar var her bir tarafta. Hatta zeytinle ilgili bir sürü de efsane var bilinen, Gılgamış Destanı’ndan tutun da üç büyük dinin kutsal kitaplarına kadar birçok yerde bahsi geçiyor.

***

Zeytin ve zeytinyağının faydalarından bahsetmeyeceğim çünkü neredeyse bilmeyen yok dünya üzerinde. Lakin bir özelliği var ki yazmadan geçemeyeceğim. Zeytin ağacı gece boyunca devamlı oksijen salgılayan bir ağaç olarak, etkisini en çok İtalya ve Edremit Körfezi’nde gösteriyor. İşte bu nedenle Kaz Dağları doğal oksijen deposu. Umarım ülkem ve kendi adıma, “ne kadar şanslıyız böyle verimli topraklara sahip olduğumuz için” diyebilirim ömrüm boyunca ve bu ölmez ağaçlar nesiller boyu yaşarlar hak ettikleri değer ile huzur içinde. Bu arada incir ağaçlarının da aynı özelliğe sahip olduğunu söylüyor işin uzmanları, umarım sıra onlara da gelmez!

Yurdumun kültürel mirası ve biyolojik zenginliği olan zeytinlikler, verimliliği ile insanlığa hizmet etmesinin yanında, bir sürü omurgalı türü için de yuva konumunda. Her sabah, farklı güzelliklere sahip kuşların üzerine konduğu zeytin ağaçlarını seyretmenin keyfini anlatamam sizlere. Güzellikleri ve neşe içinde şakımaları ile ruhumu şenlendiriyorlar adeta. Bu nedenle her canlının ömrü boyunca hakkı olan yaşamını, bırakalım da kendi ömür süresi ile tamamlasın. Zira bindiğimiz dalı kestiğimiz için pişmanlıklar yaşamanın hiçbir önemi kalmaz, geriye döndüremediğimiz sürece.

Demet TOK

Şair/Yazar

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu