GündemKöşe Yazıları

Ülke Özlemi

Ülke Özlemi

Lise yıllarımda tanıştığım ve ailesinin işi nedeniyle Amerika’ya yerleşmek zorunda kalan bir arkadaşım aradı bu gün. Daha doğrusu Karaağaç’a yerleştiğimi öğrendiği günden beri bana sürekli sorular soruyordu mesaj atarak. “Nasıl karar verdin, nasıl başardın?” diye. İşlerimin yoğunluğu nedeniyle ancak kısa kısa cevaplar verebiliyordum ona. İtiraf edeyim aslında, makale yazmayı seviyorum da uzun uzun mesajlaşmak çok sıkıcı geliyor bana. Neyse, sosyal medyada paylaştığım “Hangi pencereden bakarsan bak hayata, yeter ki gülümse. Hayatın tümü, seni gülümsetecek şeylerle geri gelir” yazımı gören arkadaşım, mesajına yine kısa cevaplar vereceğimi düşünmüş olacak ki, telefon açtı bu sefer. Yaklaşık otuz yıldır birbirimizi görmemiş ve bu süre zarfında da çok az konuşmuştuk. Eski arkadaşlıklar işte, kaldığı yerden devam ediyor bir şekilde.

Bana, Türkiye’ye dönüş yapmak istediğini ve benim yönlendirmem ile de Karaağaç’a yerleşmek istediğini söyledi. Şaşırmadım çünkü bir sürü arkadaşım daha sırada bekliyor, onlar için de bir yer bulmamı. Lakin bu işler öyle uzaktan olmuyor ki insan yaşayacağı yeri hasbelkader seçmemeli. O yerin havasına, suyuna, çevresine, şartlarına uyum sağlayabileceğine karar vermesi lazım öncelikle. Çünkü bu kararlar önemli kararlar ve insanın hayatı birden bambaşka oluveriyor.

***

Memnuniyet durumunda sorun yok da memnuniyetsizlik olursa kâbusa dönebilir insanın yaşamı. Bu nedenle de yeni yerleşim yerimin ilk günlerinde sık sık bu konu ile ilgili deneyimlerimi aktarmıştım yazılarımda. Böyle radikal değişiklikler için “niyet etmek, istemek, karar vermek, cesur olmak, istikrarlı olmak ve şartlara uyum sağlamak” diye anlatmaya çalışmıştım deneyimimi. Elbette kendi kontrolümde olmayan sorunlar yaşadım hatta hala yaşıyorum da, lakin beni rol model olarak görenlere çok fazla anlatmıyorum hevesleri kırılmasın diye. Çünkü her olay kişisine göre tecelli eder. Herkesin enerjisi, sabrı, dayanıklılığı farklıdır. Yine de Tanrı’nın kullarına taşıyacağı kadar yük yüklediğine inanıyorum.

Biraz sohbet ettikten sonra, arka arkaya sıraladığım sorularla nasıl bir kişilik geliştirdiğini anlamaya çalıştım onca geçen zaman içinde. Çünkü Amerika’da yaşamla Türkiye’deki yaşam arasında çok fark var. Hatta Türkiye’nin bir ilinde yaşamakla bir köyünde yaşamak bile farklı iken. Zira birçok arkadaşım ülkeme kesin dönüş yaptım deyip kısa zaman sonra geri dönmüşlerdi. Kalanlar ise iş kurdukları için devam ediyorlardı. Otuz yıl azımsanmayacak kadar çok hele de genç yıllarında o kültürle yoğrulmuş ve oradaki imkânlara, sosyal hayata, iş ilişkilerine daha birçok şeye alışmışken. Bir şehirden diğerine geçiş yapmak bile insanı düşündürürken ülke değişikliği nasıl olur, yaşayanlar bilir. Hatta arkadaşımın da ailesi ile Amerika’ya yerleştiği ilk zamanlarının sürekli ağlayarak geçtiğini biliyorum.

***

Neyse, olur da kesin bir karar vermesi durumunda, olabilecek bütün artıları, eksileri, deneyimlerimi paylaşarak anlatmaya çalıştım uzun sohbetimiz esnasında. Elbette karar verirsen biraz da akışına bırakman lazım demeyi de unutmadım. Çünkü özgür ruhları serbest bırakmak lazım onlar gideceği yeri iyi bilirler.

Konuşmamızın sonlarına doğru “Demet’ciğim bütün bunları düşünüyorum, buradaki imkânlarımı ve otuz yıllık yaşanmışlıklarımı lakin yine de ülke özlemi ağır basıyor” dedi. İşte bu sözün üstüne söylenecek bir söz bulamadım. Çünkü vatan, millet konuları hassas konular ve anladım ki uzaktan harika bir hayat yaşadığını düşündüğüm arkadaşım, içindeki ukde ile yaşamış bunca yıl.

Zaman zaman yurt dışına çıktığımda imrenirdim oralardaki insan ilişkilerine özellikle insan haklarına saygı ve çevre temizliğine lakin ülkeme döndüğümde de buradaki kültürel sıcaklığın hiçbir yerde olmadığına kanaat getirirdim tekrar tekrar. Her ne kadar hoşumuza gitmeyen, eleştirdiğimiz şeyler olsa da insanın kendi vatanı gibisi yok sanırım.

İlgili Makaleler

Bir Yorum

  1. Çok güzel anlatmışsınız sıla özlemini. Hele birde yurt dışında yaşıyorsanız, vatan özlemi yakıp kavurur insanın içini, yüreğini. Bülbülü altın kafese koymuşlarda, o yinede ah vatanım dememiş mi!… Tabi birde ülke içinde büyük şehirlerden küçük kasabalara, köylere kaçış var şu anda. Ama bence bu kaçış da özlemden ziyade huzuru arayışından dolayı olsa gerek, diye düşünüyorum. Güzel bir konuyu çok yalın ve bir çok soruya cevap olacak şekilde ele almışsınız. Elinize kaleminize sağlık Demet hanım…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu