Hülya Aydın

Yaz ayları, Balıkesir’in eşsiz doğasıyla buluştuğunda, şehir adeta bir festival alanına dönüşüyor.

Bu yaz da Balıkesir, kültürden sanata, spordan gastronomiye kadar pek çok farklı etkinlikle dolup taşıyor. Şehrin sakinleri ve ziyaretçileri için birbirinden renkli organizasyonlar, bu sıcak günlere serin bir nefes getirdi. Henüz kaçırmadıysanız, Balıkesir’de gerçekleşen ve gerçekleşecek olan bu etkinlikler yazınızı renklendirmeye aday.

Geçtiğimiz hafta sonu gerçekleştirilen Balıkesir Zeytinli Rock Festivali, adeta müzikseverleri coşturdu. Türkiye’nin en sevilen rock gruplarının sahne aldığı bu büyük festival hem yerli hem de yabancı turistlerin ilgi odağı oldu. Ege’nin serin sularına karşı müzik dinlemenin tadını çıkarmak isteyen binlerce kişi, Edremit sahillerini doldurdu. Bu tür büyük müzik festivalleri, Balıkesir’i bir müzik merkezi haline getiriyor ve her yıl ziyaretçi sayısını artırıyor.

Üniversiteye giriş sınav sonuçlarının açıklanmasının ardından birçok öğrencimiz hayal ettiği bölüme yerleşmenin sevincini yaşarken, bazıları ise beklediği sonuçları elde edememenin üzüntüsünü yaşadı. Ancak, eğitim hayatında her zaman ikinci bir şans vardır: Ek tercih dönemi.

Ek tercih dönemi, öğrencilerin üniversite hayallerine bir adım daha yaklaşmaları için sunulan değerli bir fırsattır. Bu dönem, ilk yerleştirmede istedikleri bölümlere giremeyen veya herhangi bir programa yerleşemeyen öğrenciler için büyük bir umut ışığıdır. Peki, bu dönemi en iyi şekilde değerlendirmek için nelere dikkat etmeliyiz?

Önceliklerinizi belirlemek oldukça önemlidir. Ek tercih yaparken hangi bölümü veya üniversiteyi tercih edeceğinize karar verirken, gelecekteki kariyer hedeflerinizi ve ilgi alanlarınızı göz önünde bulundurmalısınız. Sadece bir yere yerleşmek için tercih yapmak yerine, gerçekten istediğiniz ve size uygun olan bölümleri seçmeye özen göstermelisiniz.

Geleceğe açılan kapıları aralamaya doymayan Elon Musk, şimdi de akıllı telefon dünyasına adım atıyor. Peki, Tesla telefonları neler vaat ediyor? İşte bu sorunun peşine düşelim ve geleceğin telefonlarının dünyasında bir yolculuğa çıkalım.

Teknoloji Dünyasında Yeni Bir Devrim Mi?

Sevgili Okuyucular,

Bu hafta sizlere belki de daha önce hiç duymadığınız, dünyadaki tuhaf ve ilginç gerçeklerden bahsetmek istiyorum. Hazırsanız, hemen başlayalım!

YKS maratonu sona erdi ve sonuçlar nihayet açıklandı. Bu süreçte öğrenciler ve aileleri için yeni bir dönem başlıyor.

Peki, YKS sonuçları sonrası ne yapmalı? İşte bu kritik dönemde atılması gereken adımlar ve dikkat edilmesi gerekenler.

İlk olarak, YKS sonuçları açıklandığında öğrencilerin yapması gereken en önemli şey, sonuçlarını dikkatlice değerlendirmektir. Elde ettikleri puanları ve sıralamaları inceleyerek, hedefledikleri üniversiteler ve bölümler hakkında bir fikir sahibi olabilirler. Bu aşamada, puan ve sıralama analizi yapmak oldukça önemlidir. Öğrenciler, elde ettikleri puanları ve sıralamaları, tercih edecekleri üniversitelerin geçmiş yıllardaki taban puanları ve kontenjanları ile karşılaştırarak tercih listelerini oluşturabilirler. Aynı zamanda, hedeflerini gözden geçirmek ve gerektiğinde güncellemek de bu süreçte büyük önem taşır.

UNUTULMUŞ SANAT VE SANATÇILAR: TARİHİN TOZLU RAFLARINDAN GÜNÜMÜZE

Sanat dünyası, tarihin sayfalarına sığmayan bir zenginlik sunar. Ancak bu zenginliğin bir kısmı, zamanın tozlu raflarında unutulmuş, hak ettiği değeri görememiş eserler ve sanatçılarla doludur. Bugün, bu köşede, sanat tarihinin gölgelerinde kalmış bazı isimleri ve eserlerini gün yüzüne çıkaracağız.

Yüzyılların Unuttuğu İsim: Artemisia Gentileschi

Ülkemizde son zamanlarda yaşanan mülteci krizi, hepimizi derinden etkiliyor. Savaş, baskı ve ekonomik zorluklar yüzünden ülkelerini terk etmek zorunda kalan milyonlarca insan, umut dolu bir gelecek için Türkiye’ye sığındı. Bu büyük göç dalgası, bizlere yardım etme sorumluluğu getirirken, beraberinde bazı zorlukları ve sorunları da getirdi.

Orman Yangınları: Yaz Gelince Artan Tehlike Ve Bilinçlenme

Merhaba sevgili okurlar,

Yaz ayları, hepimizin dört gözle beklediği zamanlar. Tatiller, deniz, güneş ve doğanın en güzel hallerini bize sunar. Ancak yaz mevsimi, maalesef ki ülkemiz için başka bir gerçeği de beraberinde getiriyor: Orman yangınları.

Merhaba sevgili okurlar,

Bugün sizlere hepimizin yakından bildiği, her yıl büyük bir coşku ve heyecanla kutladığımız Kurban Bayramı’nın tarihsel gelişiminden bahsetmek istiyorum. Bu bayramın kökenine, tarihine ve bugüne kadar nasıl şekillendiğine dair küçük bir yolculuğa çıkalım.

Kurban Bayramı’nın kökeni, İslam dininin peygamberlerinden İbrahim (a.s) ve oğlu İsmail (a.s) ile başlar. Rivayete göre, Allah, İbrahim Peygamber’den en sevdiği şeyi, yani oğlunu kurban etmesini ister. Bu büyük imtihan karşısında İbrahim Peygamber, Allah’a olan bağlılığını göstermek için oğlunu kurban etmeye karar verir. Ancak Allah, İbrahim Peygamber’in sadakatini sınamak için bu istekte bulunmuş ve İbrahim’in kararlılığını görünce, kurban edilmek üzere bir koç göndermiştir. İşte bu olay, Kurban Bayramı’nın manevi temelini oluşturur.

Sokak Hayvanlarının Uyutulması: Vicdanlarımızın Sessiz Çığlığı

Sokak hayvanlarının uyutulması konusu ne zaman gündeme gelse, içim burkulur. Gözümüzün önünde dolaşan, bazen başını okşadığımız, bazen de bir parça yiyecek verdiğimiz o sevimli dostlarımızın sessizce hayattan koparılması, insan olarak ne kadar acımasızlaşabileceğimizin bir göstergesi değil midir?

Bu konuda farklı görüşler var. Kimi, sokak hayvanlarının sayısının kontrol altına alınması gerektiğini savunuyor. Onlara göre, sokaklarda başıboş gezen hayvanlar hem sağlık hem de güvenlik açısından tehlike arz ediyor. Ancak, bu sorunu uyutma gibi geri dönüşü olmayan ve acı verici bir yöntemle çözmeye çalışmak ne kadar insani?

Dünya 2024 yılını yaşarken, insan hakları ihlalleri, ırkçılık, cinsiyet eşitliği ve sosyal adalet konularında hâlâ önemli sorunlarla karşı karşıya olduğumuzu görmek üzücü ve düşündürücü. Teknolojinin zirve yaptığı, bilgiye erişimin hiç olmadığı kadar kolaylaştığı bu çağda, temel insan hakları konusunda neden hâlâ bu kadar gerideyiz?

Filistin’de yaşanan insan hakları ihlalleri, bu sorunun ne kadar derin olduğunu gözler önüne seriyor. Yıllardır süregelen çatışmalar, sivillerin maruz kaldığı zulüm ve insani kriz, uluslararası toplumun dikkatini yeterince çekmiyor gibi görünüyor. Gazze’deki abluka, insanların temel ihtiyaçlara erişimini kısıtlıyor, sağlık hizmetleri ve eğitim imkânları neredeyse yok denecek kadar az. Filistinlilerin günlük yaşamında maruz kaldığı bu haksızlıklar, adil ve barışçıl bir çözüm arayışını daha da acil hale getiriyor.

Irkçılık, tarih boyunca toplumları derinden yaralayan bir kanayan yara olmaya devam ediyor. Geçtiğimiz yıllarda ABD’de George Floyd’un öldürülmesi, dünya genelinde “Black Lives Matter” hareketinin yeniden alevlenmesine neden oldu. Bu hareket, sadece ABD’de değil, tüm dünyada ırkçılığa karşı bir direniş sembolü haline geldi. Irkçılıkla mücadelede atılacak ilk adım, toplumda farkındalık yaratmak ve eğitimi güçlendirmek olmalı. Her bireyin eşit olduğunu çocuklarımıza öğretmek, bu sorunun kökünden çözülmesine yardımcı olabilir.

Sanat ve kültür, insanlığın varoluşundan bu yana hayatımızın ayrılmaz bir parçası olmuştur. Her toplum, kendi kültürel mirası ve sanatsal üretimiyle benzersiz bir kimlik oluşturur. Peki, bu iki kavramın topluma katkıları ve bireyler üzerindeki etkileri nelerdir?

Sanatın Gücü: Duyguların ve Düşüncelerin İfadesi

Sanat, insan ruhunun en derin duygularını ve düşüncelerini ifade etmenin en güçlü yollarından biridir. Bir tablo, heykel, şiir ya da tiyatro oyunu, izleyiciyi düşünmeye, hissetmeye ve bazen de kendi yaşamını sorgulamaya teşvik eder. Örneğin, Van Gogh’un “Yıldızlı Gece’si, bize hem melankoli hem de umut duygusu verebilir. Shakespeare’in eserleri ise insan doğasının karmaşıklığını ve ahlaki ikilemleri yüzyıllardır sahnelerde canlandırmaktadır.

Baharın Misafiri: Bahar Yorgunluğuyla Başa Çıkmanın Sırları

Baharın müjdecisi tomurcukların açtığı, kuş cıvıltılarının yüreğimize umut serptiği şu günlerde, birçoğumuzun beklenmedik bir misafiri var: bahar yorgunluğu. İlkbaharın enerjik ve canlı havası yerini, yorgunluk ve bitkinlik hissine bırakıyor. Gözlerimiz hala kış uykusundan uyanırken, bedenimiz baharın yeniden doğuş enerjisine ayak uyduramıyor gibi hissediyor. Peki, bahar yorgunluğu nedir ve bu hissi aşmak için ne yapabiliriz?

Bahar yorgunluğu, mevsim değişikliğiyle birlikte ortaya çıkan bir durumdur. Kışın karanlık ve soğuk günleri biterken, doğa uyanmaya ve yeniden canlanmaya başlar. Ancak bu değişim sürecinde vücudumuz da bir uyum sürecinden geçer. Kışın alıştığımız düşük enerji seviyeleri, baharın gelmesiyle birlikte ani bir artış gösterir ve bu da bazılarımızda yorgunluk hissine neden olur.

Bilinçlenme ve Toplumsal Değişim: 8 Mayıs Dünya Talasemi Günü

Sevgili Okuyucular,

Bugün sizleri önemli bir konuda bilinçlendirmek ve farkındalık yaratmak için sizlere seslenmek istedim. 8 Mayıs, Dünya Talasemi Günü olarak kutlanıyor ve bu özel günde Talasemi ve diğer Hemoglobinopatiler hakkında toplumu bilgilendirmek için bir fırsat sunuyor.

Türkiye’nin Eğitim Vizyonu: Yüzyılın Maarif Modeli ve Türkçe Öğretim Programı

Son yıllarda Türkiye, eğitim sisteminde köklü değişiklikler yaparak çağın gereksinimlerine daha uygun bir yapı oluşturma çabası içine girdi. Bu çabaların en dikkat çekici örneklerinden biri de Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ve yenilenen Türkçe Öğretim Programı. Peki, bu model ve program gerçekten Türk eğitimine yeni bir soluk mu getirecek yoksa beraberinde bazı zorluklar mı getirecek? İşte bu soruların cevabını ararken modelin ve programın olumlu ve olumsuz yönlerini göz önünde bulundurmak önemli.

Öncelikle, Türkiye Yüzyılı Maarif Model’inin öğrencilerin çok yönlü gelişimine odaklanması takdire şayan bir yaklaşım. Model, sadece akademik başarıya değil, aynı zamanda sosyal-duygusal öğrenme becerilerine, millî ve manevi değerlere de önem veriyor. Bu, geleceğin nesillerini sadece bilgi sahibi olmakla kalmayıp aynı zamanda karakter ve kimlik sahibi bireyler olarak yetiştirmeyi hedefliyor.

Sevgili Okurlar,

Yaz aylarının gelmesiyle birlikte, güzel şehrimiz Balıkesir’in keşfedilmeyen doğal güzelliklerini ve gizli kalmış mekanlarını sizinle paylaşmak istiyorum. Tatil sezonunun heyecanıyla, Balıkesir’in masmavi denizleri, yeşil coğrafyası ve doğal yaşam alanlarıyla dolu dünyasına birlikte bir göz atalım.

Balıkesir, Ege’nin huzur veren atmosferini ve zengin doğal mirasını bünyesinde barındıran özel bir şehir. Özellikle yaz aylarında, turistlerin yoğun ilgisini çeken noktalarla sınırlı kalmayan, keşfedilmeyi bekleyen birçok doğal güzellik mevcut.

Tarih boyunca savaşlar, insanlığın geleceğini tehdit eden karanlık bulutlar gibi yükselmiştir. Her savaş, bir sonraki için bir öncekiyle yarışır hale gelmiş, ancak geride bıraktığı yıkım ve acı hiçbir zaman unutulmamıştır. Savaşlar, insanoğlunun en karanlık ve vahşi yönlerini sergiler.

Dehşet verici bir yıkım ve kayıp dalgasıyla birlikte gelirler, milyonlarca insanın yaşamlarını ve umutlarını paramparça ederler. Ancak belki de daha da korkutucu olanı, savaşların insanlığın ruhunda bıraktığı derin yaralardır. Savaşlar, sadece can kayıplarını değil, aynı zamanda insanlık onurunu da yok eder. Savaş suçları, insanlığa karşı işlenen suçlar ve savaşın toplumları nasıl parçalara ayırdığına dair hikayeler, hepimizi derinden etkilemelidir. Ancak savaşın gölgesinde, barışın ışığı parlamaktadır. İnsanlık, savaşların yıkıcı döngüsünden kurtulmak için bir araya gelmeli ve barışı sağlamak için çaba göstermelidir. Çünkü savaşın gerçek tehdidi, insanlığın kendisidir. Ancak birlikte çalışarak, bu tehdidi aşabilir ve daha aydınlık bir gelecek inşa edebiliriz.

Nisan Ayının En Güzel Çiçekleri

Merhaba Değerli Okur Dostlarım,

Gazetenin köşe yazısında buluştuğumuz bu ayda, birbirimizle düşüncelerimizi ve duygularımızı paylaşmanın en değerli anlarından biri. Bu köşede bir araya gelerek, hayatın çeşitli yönlerini keşfetmek, düşüncelerimizi derinleştirmek ve birlikte öğrenmek için buradayız. Bu hafta da sizlerle Nisan ayı ve güzel çiçekleri hakkında bir yazı yazdım. Keyifli okumalar dilerim.

Her yıl kutlanan Kütüphane Haftası, bilginin ve kitapların kutlandığı, okuma alışkanlığının teşvik edildiği bir dönemdir. Ancak, kütüphaneler sadece kitapların saklandığı mekânlar değil; aynı zamanda bilginin hazinelerinin bulunduğu, yaratıcılığın kalesi olan önemli kurumlardır. Ancak, bu kutlamalar arasında, narsisizm gibi karanlık bir gölgenin varlığını da hatırlamak önemlidir. Bu hafta, kütüphanelerin büyüsünü ve önemini bir kez daha hatırlayalım, ancak aynı zamanda narsisizmin insanlar üzerindeki etkilerini de irdeleyelim.

Kütüphaneler, sadece raflarda sıralanmış kitaplarla dolu mekânlar değildir. Onlar, geçmişten günümüze kadar biriktirilmiş bilgilerin, hikayelerin ve deneyimlerin bir araya geldiği yerlerdir. Her rafa yerleştirilmiş bir kitap, bir kapı gibidir; içinden geçtiğinizde yeni dünyaların keşfiyle sizi buluşturur. Kütüphaneler, bilginin sonsuz bir kaynağıdır ve her yaş, her ilgi alanı için bir şeyler sunarlar.

Merhaba Sevgili Okuyucularım,

Bugün konuşmak istediğim konu, toplumumuzdaki birçok kişinin tutkusu olan futbolun, bazen gözden kaçan, ancak önemli olan psikolojik etkileri. Futbol, sadece bir oyun değil, aynı zamanda derin duyguların, rekabetin ve toplumsal bağların bir karışımıdır. Ancak, bu karışım bazen beklenmedik sonuçlar doğurabilir.

Sevgili okuyucularım, bugün sizlere tarihi bir olaydan bahsetmek istiyorum. Bildiğiniz gibi, ABD’nin Oysseus adlı aracı, 55 yıl aradan sonra insanlığın yeniden Ay’a inişini gerçekleştirdi. Bu hem bilim hem de insanlık için büyük bir başarı ve heyecan kaynağı.

Ay’a ilk iniş, 1969 yılında Apollo 11 göreviyle yapılmıştı. O zamanlar, Ay’ın keşfi ve fethi, ABD ile Sovyetler Birliği arasındaki uzay yarışının bir parçasıydı. İki süper güç, uzayda birbirlerine üstünlük sağlamak için rekabet ediyorlardı. Ay’a ilk ayak basan astronot Neil Armstrong, “Bu, insan için küçük, insanlık için dev bir adım” sözleriyle tarihe geçmişti. O günden sonra, Ay’a 12 astronot daha iniş yaptı. Ancak, 1972 yılında Apollo 17 göreviyle sona erdi.

Ay’a gitmenin maliyeti, zorluğu ve riski, uzay araştırmalarının başka alanlara yönelmesine neden oldu. Ay, uzun süre unutuldu. Ta ki, 2020’li yıllarda, Ay’ın yeniden gündeme gelmesine kadar. Ay’ın, insanlığın enerji, maden ve bilim ihtiyaçlarını karşılayabilecek potansiyel bir kaynak olduğu anlaşıldı. Ayrıca, Ay’ın, Mars ve diğer gezegenlere gitmek için bir sıçrama tahtası olabileceği düşünüldü. Bu nedenle, birçok ülke ve özel şirket, Ay’a yönelik yeni projeler başlattı. ABD, Oysseus programıyla, Ay’a insanlı görevler düzenlemeyi hedefledi. Bu program, NASA’nın liderliğinde, özel sektörün de katılımıyla yürütüldü. Oysseus aracı, Ay’ın güney kutbuna iniş yaptı. Bu bölge, Ay’ın en ilginç ve zorlu yerlerinden biri. Burada hem güneş ışığı hem de buz bulunuyor. Bu da hem enerji hem de su kaynağı anlamına geliyor. Oysseus ekibi, dört astronottan oluşuyor. Bunlar, komutan Alice Chen, pilot John Lee, bilim insanı Maria Gonzalez ve mühendis Ahmed Ali. Bu ekip, Ay’da bir ay boyunca kalacak ve çeşitli deneyler ve araştırmalar yapacak. Ayrıca, Ay’ın güney kutbunda bir üs kurmayı ve gelecek görevler için hazırlık yapmayı planlıyorlar. Oysseus ekibinin başarıları, hepimizi gururlandırıyor ve heyecanlandırıyor. Onlar, uzayın sınırlarını zorlayan ve insanlığın geleceğini şekillendiren cesur ve zeki insanlar. Onlara, bu yolculukta başarılar diliyorum. Umarım, onlarla birlikte, hepimiz Ay’a yeniden merhaba diyebiliriz.

Sevgili Okuyucularım,

Bugün sizlerle paylaşacağım konu, belki de uykunuzda gördüğünüz rüyalara yepyeni bir bakış açısı getirecek. Belki de adını daha önce duydunuz, belki de bu konuda daha fazla bilgiye ihtiyacınız var. İster tecrübeli bir lucid rüya gezgini olun, isterseniz bu konu hakkında hiçbir bilgiye sahip olmayın, bu yazı size ilham verecek.

Lucid rüya nedir, diye merak edenler için biraz açıklamak gerekirse: Lucid rüya, rüya gördüğümüz sırada farkında olduğumuz ve hatta rüya içinde bilinçli olarak kontrol edebildiğimiz deneyimlerdir. Evet, doğru duydunuz. Rüyanızın içinde bir yolculuğa çıkabilir, istediğiniz gibi davranabilir ve hatta zaman zaman fizik kurallarını dahi değiştirebilirsiniz.

Sevgili Okuyucularım,

Her birinize içtenlikle sesleniyorum, çünkü kalplerimizde taşıdığımız sevgi ve bağlılık duygularını kutlamak için bir aradayız. Sevgililer Günü, romantizmin, dostluğun ve sevginin en parlak renklerini sergilediği özel bir gündür. Ancak bugün, sadece bir tarih değil, aynı zamanda insanlık tarihindeki sevgi dolu anıların bir yansımasıdır.

Sevgililer Günü, dünya genelinde her yıl 14 Şubat’ta kutlanan özel bir gün. Romantik ilişkileri, sevgiyi ve bağlılığı kutlamak için bir fırsat olan bugün, aslında binlerce yıllık bir geçmişe dayanıyor. Günümüze kadar olan süreçte, Sevgililer Günü’nün gelişimi ve evrimi, insanların sevgi ve bağlılığı kutlama şekillerini değiştirdi ve dönüştürdü.

Sevgili Öğrenciler, Sevgili Veliler,

Yeni bir eğitim dönemine merhaba diyoruz! Umuyoruz ki bu dönem, sizin için dolu dolu geçen, başarılarla dolu bir süreç olacak. Ben Türkçe öğretmeni Hülya Aydın olarak, size ve ailelerinize bu yeni dönemde başarılar, mutluluklar ve öğrenme dolu günler diliyorum.

Birinci İlkemiz: Sevgi ve Hoşgörü