62 Yıllık Terzi Halit Karaca: “Eskiden Takım Elbise İçin Aylar Sonrasına Gün Verirdik”

1962 yılından bu yana terzilik yapan Halit Karaca, mesleğini “hayatının kumaşı” olarak tanımlıyor. Ancak diyor ki: “Bizim tür terzilik artık bitti.”

Karaca, altmış yılı aşkın süredir iğne-iplikle ömür geçirmiş bir usta. Onun dikiş masasında hâlâ klasik Singer makinesi, sabunla çizilmiş kalıplar ve yılların el emeği var. Fakat eskiden günde onlarca müşteri ağırlayan atölyesi, bugün sessiz.

Eskiden Terzilik Sanattı, Şimdi Hız Yarışı”

“Biz sıfırdan kumaş alıp vücuda göre dikiyoruz. Şimdikiler hazır kalıba göre çalışıyor. Bir pantolon 3000 liraya dikiyoruz ama konfeksiyon 1000 liraya satıyor. Aradaki fark el emeği, sabır ve ölçüye göre oturuş.”

Eskiden her erkek, özellikle bayramlar ve düğünler öncesi terzisine uğrardı. Bir elbisenin dikimi haftalar sürer, her prova ayrı bir titizlikle yapılırdı. Günümüzdeyse hızlı üretim ve düşük maliyet nedeniyle bu gelenek neredeyse unutuldu.


Teknoloji ve Konfeksiyon Terzileri Zorladı

Halit Karaca, ulusal konfeksiyon zincirlerinin yaygınlaşmasıyla işlerin büyük ölçüde azaldığını anlatıyor:

“Konfeksiyon mağazaları bizim ekmeğimizi elimizden aldı. Onlar toplu üretim yapıyor, biz tek tek insan bedenine göre dikiyoruz. Teknoloji çok gelişti ama bizim gibi el emeğiyle çalışan ustalar buna ayak uyduramadı.”

Türkiye’de 1980’lerden sonra yaygınlaşan hazır giyim sektörü, yerel terzilerin müşteri portföyünü önemli ölçüde azalttı. Bugün Türkiye’de faaliyet gösteren yaklaşık 40 binden fazla küçük terzi atölyesinin çoğu, artık tamirat ve paça işleriyle ayakta kalıyor.

Bir Zamanlar Çırak Bulamazdık, Şimdi Usta Bulamıyoruz”

Karaca, genç neslin artık bu mesleğe yönelmemesinden de dertli:

“Bizim çıraklarımız yok artık. Yeni nesil terzilik yapmak istemiyor, sabır yok. Terzilik gözle, elle, kalple yapılan bir iş. Ama şimdi herkes bilgisayar başında.”

Günümüzde terzilik mesleği, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı Mesleki Eğitim Merkezlerinde hâlâ öğretiliyor. Ancak kayıtlı çırak sayısı her geçen yıl azalıyor. Birçok usta gibi Halit Karaca da, “Bizden sonra bu meslek tamamen bitecek” endişesini taşıyor.

“Kumaşın Kokusu Bize Hayatı Hatırlatır”

Halit Usta, geçmişin yoğun günlerini anlatırken gözleri doluyor:

“30-40 yıl önce takım elbise dikmek için ‘iki ay sonra gel’ diyorduk. O kadar yoğundu işler. Şimdi müşteri gelmezse, biz de oturuyoruz. Tamiratla geçinmeye çalışıyoruz.”

“Benim için terzilik sadece meslek değil, yaşam biçimi. Kumaşın kokusunu alınca bile huzur bulurum,” diyor.

Bir Meslek, Bir Kültür

Terzilik, Türkiye’de sadece giyimle ilgili bir zanaat değil; aynı zamanda kültürel bir kimlik öğesi. Eskiden her mahallede bir “Mahalle Terzisi” vardı. İnsanlar sadece elbise diktirmek için değil, sohbet etmek için de uğrardı. O dönemlerde bir takım elbise, sadece kıyafet değil, kişiye özel bir hikâye taşırdı.

terzi usta meslek
SON DAKİKA HABERLERİ
Sonraki Haber