Balıkesirli Koleksiyoner Geçmişi Satmaya Kıyamıyor!
Tozlu raflarda, paslı dişliler arasında, tarihin sesini yeniden hayata döndüren bir adam var. Bir daktilonun tuşunda, bir gramofonun iğnesinde, bir radyonun tınısında geçmişi yeniden yaşatıyor. Onun dünyasında eski, asla eskimiyor.
“Bu bir hastalık, bulaştı mı kurtuluşu yok”
“Bazen bir eşya sadece bir eşya değildir” diyor Servet Ünkazan, Route 66 adını verdiği koleksiyon evinde gözleriyle bir dönemi tararken.
“Bu iş bana göre bir hastalık. Bulaştı mı kurtuluşu yok.
Geçmişle
buluşturuyor beni, dönemin yaşanmışlıklarını tekrar yaşatıyor.
Ticari olarak da kârlı bir iş ama ben kıyamıyorum
satmaya.”
sözleri, onun bu tutkusunun ne kadar derin olduğunu
anlatıyor."
Geçmişin Mekanik Sesi
Ünkazan, 20 yıldır “antikacıların mekanik” dediği ürünlerin
peşinde.
Radyo, gramofon, daktilo, saat… Her biri geçmişin izlerini taşıyan
sessiz tanıklar.
“Hoşuma giden, göze güzel gelen her şeyi topluyorum.
Yaşanmışlığı olan eşyaları seviyorum.”
diyor.
Ancak bu tutkunun kolay olmadığını da ekliyor:
“Değerini bilmeyen insanlardan almak gerçekten zor. Konstantin’e Pol logolu daktiloyu İstanbul’dan aldım. Değerinin çok altına verdiler ama bazılarını da çok yüksek fiyatlara almak zorunda kalıyorum. Çoğu ürün atılmış oluyor, orijinal parçasını bulmak da çok zor.”
Sanat Tarihiyle Yoğrulmuş Bir Merak
Koleksiyonculuk Ünkazan için sadece bir hobi değil; akademik bir
yolculuğun da ürünü.
“Sanat tarihi ve arkeoloji okudum. Hobi olarak başladım ama
içimde farklı bir sevgi var. Geçmişle bağları koparmamak
lazım.”
diyor.
Topladığı her eserin kim tarafından, hangi dönemde kullanıldığını araştırıyor; bakım ve onarımlarını ise orijinaline sadık kalarak yapıyor.
Zamanın İçinde Bir Durak: Route 66
Route 66 Koleksiyon Evi’nde geçmiş yalnızca sergilenmiyor, yeniden
soluk alıyor.
Daktilonun tuş sesi, gramofonun melodisi, eski bir saatin
tiktakları… Hepsi bir dönemin kalp atışlarını bugüne taşıyor.
“Geçmişin izini taşıyan her şey bana huzur veriyor. O dönemin
ruhunu bugüne taşımak istiyorum. Çünkü geçmişle bağ kurmak, aslında
geleceğe değer katmaktır.”
diyerek sözlerini tamamlıyor Servet Ünkazan.