Balıkesir’de Eski Zaman Aşkları: Nişanlılık Böyle Yaşanırdı
Balıkesir'de 1960-1980 yıllarında gençler nasıl tanışırdı, aileler nasıl karar verirdi? Nişan törenleri hangi adetlerle yapılırdı? O yıllarda nişanlı çiftler baş başa görüşebilir miydi? Tüm detaylar haberimizde..
Teknolojinin olmadığı, mektupların heyecanla beklendiği, aile büyüklerinin sözünün geçtiği zamanlardı... 1960’lardan 1980’lere uzanan o yıllarda, Balıkesir’de nişanlılık sadece iki gencin değil, iki ailenin de kader birliğiydi. Gösterişten uzak, ama anlamı derin olan bu süreç; bohçalarla, çeyiz sandıklarıyla, utangaç bakışlarla ve geleneksel törenlerle şekillenirdi. Bugünün ilişkilerine kıyasla çok daha sabırlı, saygılı ve gözetimli bir dönem yaşanırdı.
Ailelerin Söz Hakkı ve Görücü Usulü
O yıllarda evliliklerin büyük bölümü görücü usulüyle başlardı. Genellikle bir tanıdık, komşu ya da akraba aracılığıyla gençler hakkında bilgi alınır, uygun bulunursa aileler tanışırdı. Bu dönemlerde kız isteme, “Allah’ın emri, Peygamberin kavliyle...” diye başlayan ciddi bir merasimdi.
Gelin adayının eli öpülmez, başı eğilirdi. Bu, terbiyenin bir göstergesiydi.
Nişan Süreci ve Sade Törenler
Kız isteme kabul edilirse, ardından nişan günü belirlenirdi. Nişanlar genellikle evde yapılır, sade ama kalabalık olurdu. Yüzükleri çoğu zaman aile büyükleri takardı (özellikle dede, dayı ya da amca gibi hane büyüğü). Yüzükler takılırken kız tarafı bir tepsi içinde lokum, şeker ve kahve sunardı.
Bazı köylerde bu törene “söz kesme” veya “şerbet içme” de denirdi.
Nişan Hediyeleri ve "Sandık"
O yıllarda nişanlı çiftlere verilen hediyeler de bugünkü gibi pahalı mücevherler değil, daha çok geleneksel giyim eşyaları, ayakkabı, başörtüsü, kumaş gibi malzemelerdi. Erkek tarafı kıza bir “nişan bohçası”, kız tarafı da erkeğe “damat bohçası” hazırlar, içine iç çamaşırından tıraş takımlarına kadar özenle hediyeler konurdu.
Kızın çeyiz sandığı, nişandan itibaren işlemeye başlanır, el emeği göz nuru danteller, yazmalar, yastıklar hazırlanırdı.
Nişanlılıkta Görüşme Kültürü
Nişanlı çiftler öyle kolay kolay baş başa kalmazdı. Görüşmeler çoğu zaman aile evinde, çoğu zaman da başlarında bir gözetmen (genellikle küçük kardeş ya da teyze) varken olurdu. El ele tutuşmak bile ayıplanırdı.
Hatta bazı bölgelerde nişanlı çiftler isimle değil, "bizim oğlan, bizim kız" şeklinde anılırdı.
Düğün Öncesi: Davul, Zurna ve Beklenen Gün
Nişanlılık süresi ortalama 6 ay – 1 yıl arasında sürerdi. Bu süreçte aileler arasındaki bağ güçlenir, komşulara ve mahalleye nişanlılık durumu ilan edilmiş olurdu.
Düğün öncesinde davul-zurna tutulur, köy yerinde çeyiz sergisi, kına gecesi, damat tıraşı gibi gelenekler hazırlanırdı.