Romatizma Hastalıklarında Geç Tanı Almak Zarar Verebilir
Eklemlerinizin ağrısı sadece ‘yaşlanma’ değil, vücudunuzun size verdiği bir sinyal olabilir. Dikkat edin, ertelemeyin.
Benim hastalarımın çoğu romatizması hastasıdır ve çoğu bana “hocam cereyanda kaldım romatizma oldum” der. Oysa romatizmal hastalıkların nedeni ne rüzgâr, ne soğuk, ne de yağmurdur. Romatizma, bağışıklık sistemimizin vücudun kendi dokularına yönelttiği yanlış bir saldırı sonucu ortaya çıkan, çok sayıda hastalığı kapsayan geniş bir gruptur. Yani bağışıklık sisteminin dengesi bozulduğu için vücut aslında kendi kendini döver. Hava koşulları ise yalnızca şikayetlerimizi arttırabilir veya tetikleyebilir.
Peki bağışıklığın düşmesi ile olan ve vücudun kendini dövdüğü romatizmda hangi şikayetler olur?
Romatizma denildiğinde çoğu insanın aklına ilk olarak el, diz veya bel ağrısı gelir. Ancak romatizmal hastalıklar sadece eklemleri değil, kalp, akciğer, böbrek, cilt, göz gibi pek çok organı da etkileyebilir. Bu nedenle “nasıl olsa biraz ağrıyor, geçer” diyerek gecikmek, bazen geri dönüşü olmayan hasarlara yol açabilir. Özellikle ellerde sabah tutukluğu, şişlik, uzun süren eklem ağrısı, nedeni bilinmeyen yorgunluk gibi belirtiler varsa, bir fizik tedavi uzmanına başvurmak çok önemlidir.
Romatizmal hastalıkların en tehlikeli yönü sessiz
ilerlemeleridir. Hastalar genellikle ağrıyı bastırmak için ağrı
kesicilere yönelir. Ancak bu ilaçlar hastalığın seyrini
değiştirmez; yalnızca şikâyeti bir süreliğine gizler. Oysa erken tanı konan birçok
romatizma türünde, uygun ilaç ve yaşam tarzı değişiklikleriyle
hastalık kontrol altına alınabilir, hatta eklem deformasyonları
önlenebilir.
Bugün tıptaki ilerlemeler sayesinde, romatizma artık “kader” değil.
Modern ilaçlar, hedefe yönelik tedaviler ve kişiye özel egzersiz
programlarıyla hastalar aktif, üretken ve ağrısız bir yaşam
sürebiliyor. Ancak bunun için ilk adım, doğru tanının zamanında
konmasıdır.
Romatizma hastalıklarının kontrolünde beslenme, egzersiz ve kilo yönetimi de büyük rol oynar. Fazla kilo eklemlere binen yükü artırır, iltihabi süreci besler. Antioksidan yönünden zengin, taze sebze-meyve ağırlıklı, glutensiz veya düşük inflamasyonlu bir diyet bu hastalıkların seyrini olumlu etkileyebilir. Egzersiz ise en güçlü doğal iltihap baskılayıcılardan biridir. Doğru kasları güçlendirmek, eklemleri korur, hareket açıklığını artırır ve ağrıyı azaltır.
Unutmayalım, romatizma soğukta değil, ihmalde ilerler. Havaların
soğuması ağrıyı hatırlatabilir ama hastalığı başlatmaz. Asıl
tehlike, erken dönemde doktora gitmemek, “nasıl olsa geçer”
demektir.
Erken tanı konan her hasta, ileride yaşanabilecek sakatlıkların
önüne geçer. Vücudumuzun verdiği sinyalleri duymayı öğrenelim.
Ağrının, şişliğin veya sabah tutukluğunun arkasında yatan nedeni
bilmek, en etkili tedavinin ilk adımıdır.
Romatizmayı yenmenin sırrı, soğuktan kaçmakta değil,
bilgilenmekte ve zamanında harekete geçmektir.
Herkese sağlıklı bir ömür
dilerim…