Prof. Dr. Nilay Şahin

Prof. Dr. Nilay Şahin

Depresyona Karşı İlaç Mı, Spor Mu?

Çağımızın hastalığı olan depresyon maalesef yediden yetmişe çok yaygın görülen bir hastalık. Temel tedavisinde de anti-depresan ilaçlar yer almaktadır. Tabii sorun bu ilaçları ne kadar süre ile içeceğimiz ve vücudumuza vereceği yararlar kadar zararları var mıdır? İşte bu soruların cevapları günümüzde halen yanıt bulamamıştır ancak yine de her zaman ilaçları doktor kontrolünde ve mümkün mertebe en kısa süreli kullanmak temel hedefimizdir.

İşte bu hedefleri elde edebilmek için ilaç tedavileri yanında destekleyici tedaviler almak uygun olacaktır. Depresyon tedavisi için farklı destek tedavileri üzerinde duran çalışmalar vardır. Bu çalışmalardan biri de spor üzerine yapılmıştır. Hatta bu alanda yeni yapılan bir çalışmanın sonuçları, terapi ile birlikte yapılan koşmanın depresyon ve anksiyete tedavisinde antidepresan ilaçlarla rekabet ettiğini gösteriyor. Hatta koşmanın, fiziksel sağlık açısından daha fazla fayda sağlarken, ilaç tedavisine uyumu da arttırdığını göstermiştir.

Önceden yapılan araştırmalarda, egzersiz yapmanın antidepresanlara eşdeğer bir terapötik etkiye sahip olabileceğini öne sürmüş ancak yine de bu konuda daha fazla çalışma yapılmasına gerek görüldüğünün altı çizilmiştir.

Yazının Devamı

SİVİLCELERİM VAR: PEKİ NE YİYELİM, İÇELİM?

SİVİLCELERİM VAR: PEKİ NE YİYELİM, İÇELİM?

Prof. Dr. Nilay Şahin

Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı

Yazının Devamı

Balık Yiyemiyorsan Omega-3 Yağ Asidi Al!

Omega-3 yağ asitleri yani balık yağı olarak bildiğimiz gıda takviyeleri son yıllarda özellikle de kovid-19 sonrası daha da popüler hale geldi. Hatta son yıllarda tıp alanında yer alan saygın dergilerde omega 3 ile ilgili çok kaliteli çalışmalar yapıldı. Peki gerçekten omega 3 faydalı mı, eğer faydalı ise ne gibi faydaları var? İşte bu hafta bu sorulara cevap bulacağız.

Omage-3 yağ asitleri özellikle vücutta iltahap, kalp, akciğer, immün ve hormon sistemi üzerine etkili olan bir yağ asididir. İşte bu nedenle de yüksek tansiyonu ve kolesterolü olanlara, iltahaplı eklem romatizması olanlara, kalp krizi ve beyin kanaması geçirenlere sıklıkla tavsiye edilmektedir.

Peki bu yağ asidi doğal besin olarak hangi gıdalarda var? Özellikle soğuk suda yetişen somon, ton balığı, sardalya veya daha az yağlı olan karides, istiridye, levrek gibi balıklarda yüksek oranlarda bulunmaktadır. Yine chia ve keten tohumu, cevizde balık yağı içermektedir. İşte bu gıdaların tüketimi vücuttaki omega-3 yağ asidimizi arttırarak koruyucu etkisini gösterir.

Yazının Devamı

Kemik Erimesi Ağrı Yapar mı?

Bu haftada size kemik erimesinin vücuda verdiği zararlardan bahsetmek istiyorum. Kemik erimesi aslında bilindiğinin aksine vücutta erken dönemde hemen ağrı yapmaz. Genel olarak kemik erimesinin vücuda verdiği en önemli zarar kırık yapmasıdır. Peki kemik erimesi hangi kemiklerimizde neden kırık yapar derseniz işte sorumuzun cevabı.

Kemik erimesinde kemik hem kalitesini hem de ağırlığını kaybeder.

Öncelikle şunu belirtelim ki kemik erimesi en çok menapoza giren kadınlarda olur ancak yaşlılarda, erkeklerde ve genç kadınlarda hatta ergenliğe giren gençlerde de görülebilir. Ancak bu gurup içinde açık ara farkla kadınlarda sıktır.

Yazının Devamı

Çok Et Yemek Şeker Hastalığı Yapar

Son yıllarda kırmızı et tüketiminin bazı zararlarından bahseden çalışmalar yayınlandı. Bunlar arasında en sık karşılaştığım çalışmaların başında kırmızı etin vücutta yaratığı inflamasyon buna bağlı olarak gelişen eklem ağrıları idi. Şimdi de kırmızı etin şeker hastalığına yol açan bazı çalışmalarla karşılaştım. İşte bu hafta size bu çalışmalardan bahsetmek istedim.

İşlenmiş olsun ya da olmasın aşırı kırmızı et tüketimi, tip 2 diyabet geliştirme riskinin artmasıyla bağlantılıdır. Bu ilişki dediğim gibi bazı çalışmalarla doğrulanmıştır. Peki neden kırmızı et tüketimi şeker hastalığına neden oluyor? İşte bu sorunun cevabı. Kırmızı etin yoğun tüketilmesinin vücut ağrılık oranını genellikle daha fazla yükseltip fiziksel aktiviteyi ise azalttığı tespit edilmiştir.

Kırmızı et içinde yer alan yüksek nitrat, demir, düşük oranlarda yer alan poliansatüre yağ ve yüksek satüre yağ oranları nedeniyle diyabet gelişimine neden olabileceği bildirilmiştir.

Yazının Devamı

Kemik Erimesi Çok Yaygın: Peki Neden Kemiklerimiz Erir!

Öncelikle şunu belirtelim ki kemik erimesi en çok menapoza giren kadınlarda olur ancak yaşlılarda, erkeklerde ve genç kadınlarda hatta ergenliğe giren gençlerde de görülebilir. Ancak bu gurup içinde açık ara farkla kadınlarda sıktır.

Kemik erimesi en sık östrojen azalması nedeniyle menapoz sonrası kadınlarda görülür. Bunun ardından da kemiklerimizin yavaş çalışması, bağırsaklarımızdan kalsiyum emiliminin azalması ve daha hareketsiz olmamız nedeniyle yaşlanmaya bağlı olarak kemik erimesi gelişir. Tabii bunlar en sık bilinen kemik erimesi nedenleridir. Bir de daha az bilinen ama bizim hekim olarak sık gördüğümüz diğer nedenlere şöyle bir bakalım. Bu nedenler arasında başta guatr hastalıkları gelir. Yine guatr bezinin yani tiroid bezinin arkasında bulunan bir organ tarafından sentezlenen ve kemikleri etkileyen bir hormon olan paratiroid hormon bozukluklarında da kemik erimesi sıktır.

Şeker hastalığı, bazı karaciğer ve akciğer hastalıkları, geçirilmiş mide ameliyatları, çölyak hastalığı gibi emilim bozukluğu yapan hastalıklar, iltahaplı romatizmalar, aşırı protein içeren gıdaların tüketimi, süt ve süt ürünlerinde bulunan kalsiyumdan fakir beslenme, bazı kanser türlerinde de osteoporoz yani kemik erimesi görülmektedir.

Yazının Devamı

Uykunda Sorun Mu Var: Melatonin İyi Gelir !

Uyku sorunu maalesef çağımızın sorunu haline geldi. Tabii öncelikle bu sorunun nedenini araştırmak çok önemli. Ancak bilinen bir gerçek var ki uykuda melatonin denen madde çok önemlidir. Peki nedir bu melatonin işte bu hafta bu konuyu sizinle paylaşmak istedim.

Melatonin vücudun salgıladığı çok önemli bir hormondur. İşte bu hormon özellikle akşam saat 22.00 ile gece saat 02.00’ da sentezlenmektedir. Bu hormonun sentezlenmesi için ise bizim karanlık ve sessiz bir oda da uyuyor olmamız önemlidir. Eğer bu saatlerde uyumazsak melatonin maalesef yeterli seviyelerde sentezlenememektedir. Peki bu hormon neden önemli, yeteri kadar sentezlenmezse ne olur? İşte cevabı.

Melatonin başta çocuklar için önem taşıyan büyüme hormonunun üretilmesine yardımcı olur. Yani dokularımızın büyümesine destek olur. Bu nedenle özellikle çocuklar vakitlice yatmalılar. Ancak şunu hemen belirtmek isterim ki büyüme hormonunun tek görevi organları bizim büyümemizi sağlamak değildir. Bunun dışında yağların yakılması, dokularda yer alan ve eskimiş kollajenin tamir edilmesi, kemiklerin güçlenmesi ve vücut direncimizin artmasını sağlar. Yani şöyle bir baktığımızda melatonin aslında sonuç olarak vücudumuzun hücrelerinin yenilenmesine ki bu sayede daha sağlıklı cilt, kemik ve organlara sahip oluruz.

Yazının Devamı

Aldığımız Gıda Takviyeleri Her Zaman Yararlı Olmayabilir!

Son yıllarda büyük küçük hepimiz bir gıda takviyesi alma derdine düştük. Ancak bu takviyeleri alırken ne kadar bilinçli alıyoruz? İşte bu çok önemli olan nokta. Çünkü sağlığımızı daha iyi bir noktaya getirsin diye aldığımız bu takviyeler bazen bizi sağlığımızdan edebilir hatta bizi ölüme bile götürebilir. Peki bilinçsiz alınan bu takviyeler bize neler yapabilir? İşte bu hafta sizinle bu konuyu paylaşacağım.

Pek çok takviye, vücut üzerinde güçlü etkileri olabilecek aktif bileşenler içerir. Özellikle yeni bir ürün alırken her zaman kötü reaksiyon olasılığına karşı dikkatli olunmalıdır. Besin takviyelerini eğer yüksek dozda alıyorsanız ya da reçeteli ilaçların yerine ya da birçok farklı takviyeyi aynı anda kullanıyorsanız büyük olasılıkla bu takviyelerin yan etkiler olabilir. Bazı takviyeler kanama riskini artırabilir veya ameliyattan önce alınırsa anestezinin etkinliğini değiştirebilir. Takviyeler ayrıca kullandığınız diğer bazı ilaçlarla sorunlara neden olabilecek şekillerde etkileşime girebilir. İşte size birkaç örnek; K vitamini, kan sulandırıcı olarak kullanılan ilaçların etkisini azaltarak kanın pıhtılaşmasını önleme yeteneğini azaltabilir. Sarı kantaron birçok ilacın parçalanmasını hızlandırabilir ve bunların etkinliğini azaltabilir (bazı antidepresanlar, doğum kontrol hapları, kalp ilaçları gibi).

C ve E vitaminleri gibi antioksidan takviyeleri bazı kanser kemoterapisi türlerinin etkinliğini azaltabilir.

Yazının Devamı

Size Önereceğim Takviyeler-2

Geçen hafta öneride bulunduğum takviyeler yazımın ikincisinde sizlerle buluşmak keyifli. Bu hafta da siz birkaç sık kullanılan önemli takviyelerden bahsetmek istiyorum. İlk olarak sizlere çinkodan bahsetmek istiyorum. Çinko özellikle sivilce, ince saç, doğurganlığı artırmada iyi bir seçenektir. Bağışıklık sisteminin yanı sıra hormon üretimi ve hücre onarımında da önemli bir oyuncu olan çinko, sağlık açısından bundan daha hayati olamaz. Maalesef stres, bu mineralin düzeylerini azaltabilir. Bu da kendini zayıf ciltte ve saçların incelmesinde gösterebilir. Yine bebek sahibi olmaya çalışıyorsanız da çinko takviyesi almanız sizi destekleyebilir. Çünkü çinko, yumurta ve sperm gelişimi için hayati öneme sahiptir. Çinko açısından zengin besinler arasında kaju fıstığı, kabak çekirdeği, nohut ve mercimek bulunmaktadır.

Bir diğer önerim benim de hastalarıma çok verdiğim Metilsülfonilmetan (MSM). Bu takviye özellikle ağrılı eklemler ve bağışıklık üzerine etkildir. MSM, vücudun kıkırdak üretip onarması ve bağışıklık sisteminizi destekleyen immünoglobulinler yapması için ihtiyaç duyduğu sülfürü içerir. MSM güçlü bir antiinflamatuar yani iltahap gidericidir. Eklemlerdeki ağrıyı hafifletmeye iyi gelmektedir. Ağrıyan dizler için zaten glukozamin alıyorsanız, rejiminize MSM eklemeye değer olabilir. Doğal olarak; yumurta, brokoli, lahana, karnabahar veya sarımsak gibi yiyeceklerde bulunmaktadır.

Bir diğer takviye benim de sık kullandığım sindirimi kolaylaştırıcı takviyeler. Özellikle şişkinlik ve gıda intoleransı olanlara tavsiye ediyorum. Son yıllarda çok sık koyulan tanılardan biri olan irritabl bağırsak sendromunda özellikle şişkinliğe yatkınsanız sindirim enzimleri diyete faydalı bir katkı olabilir. Bunlar yağları, proteinleri ve karbonhidratları daha kolay emilebilen daha küçük moleküllere parçalayarak sindirime yardımcı destek olmaktadır. Yaşlandıkça, sindirim sistemi daha az verimli hale gelir, bu nedenle yiyecekler bağırsakta sindirilmeden kalabilir, bu da şişkinliğin meydana geldiği zamandır. Sindirim enzimlerinin bir karışımını almak vücudunuza yardım eli uzatmanın ve gıda intoleransını hafifletmenin iyi bir yoludur. Doğal olarak ananas ve papayanın her ikisi de vücudun proteini parçalamasına yardımcı olan bu sindirim enzimlerini içerir; mango ve muz ise karbonhidratların işlenmesine yardımcı olur, avokado yağın sindirimine yardımcı olur, kefir (fermente süt) ise laktoz sindirimini iyileştirebilir.

Yazının Devamı

Size Önereceğim Takviyeler-1

Size Önereceğim Takviyeler-1… Bunlardan ilki L-tirozin. L-tirozin özellikle tiroidi yani halk arasında guatrı az çalışanlara, strese, yorgunluğa ve konsantrasyon bozukluğuna iyi gelir. Tiroid beziniz az çalışıyorsa, yorgunluk, zayıf konsantrasyon, düşük ruh hali ve kilo vermede zorluğunuz varsa bu takviye denemeye değer olabilir. Ayrıca L-tirozinin zihinsel performansı artırmaya da yardımcı olabileceğine dair giderek artan kanıtlar var. Takviye almak sizi korkutuyorsa besin olarak da L-tirozin alabilirsiniz. Süt ürünleri, yumurta ve yulaf gibi protein içeren gıdalarda L-tirozin üretir; bu nedenle her öğünde bir miktar protein almak L-tirozin alımına destek olacaktır.

Bir diğer önereceğim destek tedavi magnezyumdur. Özellikle anksiyete, uykusuzluk ve adet sancılarına iyi gelir. Bu mineral, nörotransmitterlerin ve uyku hormonu melatoninin düzenlenmesi de dahil olmak üzere vücutta 300’den fazla hücresel reaksiyonda hayati bir rol oynar. Hatta magnezyumun tüm sinir sistemi üzerinde sakinleştirici bir etkisi vardır. Huzurlu uykuyu teşvik etmeye yardımcı olur ve kaygıyı hafifletebilir. Ne yazık ki, bu mineral vücudun stres tepkisi tarafından tüketiliyor, dolayısıyla seviyeleri kolaylıkla optimum seviyenin altına düşebiliyor. Doğal alımı tercih edenler için tüketmelerini önerebileceğim besinler; yapraklı sebzeler, fındık, kinoa, susam, nohut, avokado ve muzdur. Bir diğer besinde kaliteli bitter çikolata, alımınızı artırmanın başka bir lezzetli yoludur.

Bu hafta son olarak önereceğim takviye Ko-enzim Q10. Özellikle düşük enerji ve doğurganlık sorunlarında tercih edilebilir. Bu takviye hücrelerin enerji üretmesine yardımcı olmada önemli bir rol oynar. Yaşlandıkça vücut daha az Co-Q10 üretiyor ve ihtiyacı artıyor. Dolayısıyla özellikle de yorgunluğa yatkınsanız bu takviye almaktan fayda görebilirsiniz. Araştırmalar ayrıca Co-Q10’un erkeklerde sperm hareketliliğini iyileştirerek ve kadınlarda da yumurta kalitesini iyileştirerek doğurganlığı arttırmaktadır. Ko-enzim Q 10 içeren doğal kaynaklar arasında; ıspanak, karnabahar, brokoli, portakal ve çilek, soya fasulyesi, mercimek, yer fıstığı ve susam bulunur.

Yazının Devamı

Sırtım Ağrıyor: Neden ?

Sırtım Ağrıyor: Neden ?… İlk olarak ne zamandır sırt ağrınız olduğu, ağrının gece sizi uyandırıp uyandırmadığı, beraberinde tutukluk olup olmadığı önemlidir. Tabii ki muayenede ele geçen bulgular eşliğinde de hastalardan geniş kan testleri, kemik ölçüm testi, röntgen veya MRG gibi testler istenir.

Peki sonuç nedir yani sırtımız neden ağrır? Bu sorunun cevabında ilk sırada duruş bozukluğunu söylemek doğru olacaktır. Maalesef son dönemlerde pandeminin etkisiyle de uzun saatlerimizi geçirdiğimiz masa başı işler duruşumuzu yani postürümüzü bozarak kasların gerilmesine ve ağrısına yol açmaktadır. Bir diğer neden özellikle kadınlarda sık gördüğümüz kemik erimesine bağlı gizli ve sinsi kırıklar. Yine hem kadın hem erkeklerde görülen kireçlenmeler de sırtta ağrıya yol açma ihtimali var.

Elbette sırt bölgesinde de fıtıkların olma ihtimali var. Özellikle fıtık etrafında yer alan sinirlerin fıtığa bağlı oluşan ödemden etkilenmesi ağrı gelişimine neden olur. Sırtta bir diğer ağrı kaynağı sırt kemiklerindeki deliklerden geçen sinirlerin sıkışmasına neden olan kanal darlığı hastalığıdır.

Yazının Devamı

Baldırım Ağrıyor: Neden ?

Baldırım Ağrıyor: Neden ?.. Baldır ağrısında ilk sırada da yer alan neden kramplardır. Özellikle yetersiz su tüketimi, bazı minerallerin eksikliği ve kasların zayıf olması krampın en başta gelen nedenlerindendir. Diğer bir baldır ağrısı nedeni damarlarda oluşan tıkanmalardır. Eğer yürürken ağrınız artıyor ve hatta sizi topallatıyorsa mutlaka bir damar incelemesi yapılmalıdır. Damar tıkanmaları yanında damarlarla ilgili bir sorunda varisler. Özellikle baldır bölgesinde görülen varisler ciddi baldır ağrılarına yol açar.

Benim çok sık karşılaştığım baldır ağrısı nedenlerinden biri de bel bölgesinde olan daralmalar sonucunda görülen sinir sıkışmalarıdır. Baldırı besleyen sinirler bel bölgesinde kireç veya fıtığa bağlı olarak ezilirse baldırda kramp tarzına benzer ağrılara neden olabilir. Uzun ayakta kalma sonrası, yürüme sonrası ve ağrı iş yaptıktan sonra baldırda görülen ağrılar bel bölgesinden kaynaklanıyor olabilir.

Yine baldır bölgesindeki kaslara ait iltahaplanmalar da ağrı sebebi olur. Özellikle baldırda görülen gerilme ve baldıra yapılan baskı ile ağrı olması bize bu bölgedeki kaslara ait bir sorunu akla getirmelidir.

Yazının Devamı

Ağrım Var: Neler Yemeliyim?

www.profdrnilaysahin.com

prof.dr.nilaysahin-instagram

Ağrım Var: Neler Yemeliyim?.. Günümüzde herkes artık hastalıkları doğal yollarla özellikle gıdalarla tedavi etmek istiyor. Bu nedenle de hastalarımın çoğu bana özellikle ağrıları için ilaç tedavisinin yanında ne yiyip-içelim diye soruyorlar. Gerçekten bazı besinlerin özellikle bazı ağrı durumlarına iyi geldiği yapılmış olan çalışmalarla da gösterilmiştir.

Yazının Devamı

Göğüs Kafesimde Ağrım Var: Neden?

Göğüs Kafesimde Ağrım Var: Neden?… Sıklıkla bu hastalar ilk olarak kardiyoloji ve göğüs hastalıkları bölümüne başvururlar. Bu bölümler de yaptıkları incelemeler sonucunda hastaları fizik tedavi ve rehabilitasyon bölümüne yönlendirme gerçekleşir. Peki göğüs kafesimizde hangi kas ve kemik sorunları ağrıya yol açar? İşte sizlerle bu hafta bu sorunun cevabını paylaşmak istedim.

Öncellikle bu bölgedeki ağrılar genelde nefes alıp-verme ile olan batma, bıçak saplanır gibi his şeklindedir. Bu şekilde şikayetler varsa sıklıkla altında kas-iskelet sorunu yatmaktadır. Bu bölge ağrılarının sıklıkla ağrı olmasının altında kaburgaların kemikle birleşme yerinde görülen iltahaplar vardır. Bunlar sıklıkla korkulacak durumlar değildir fakat ağrı şikayeti oldukça yoğundur.

Özellikle ankilozan spondilit ve romatoid artrit gibi romatizma çeşitleri bu bölgede ciddi ağrıları neden olur. Bir diğer ağrı nedeni ise kulunçlardır. Sıklıkla göğüs kafesinin önünde ve boyun kısmında yer alan kaslarda görülen kulunçlar yayılan bir göğüs kafesi ağrısına neden olabilirler. Hatta bu hastalar sıklıkla kalp sorunu olduğunu düşünerek kardiyoloğa başvururlar.

Yazının Devamı

Saçlarımı Nasıl Güçlendirebilirim?

Saçlarımı Nasıl Güçlendirebilirim?

Geçen hafta size saç zayıflığı ve dökülmesinin nedenlerini anlatmıştım. Bu haftada saçlarımızı nasıl güçlendirebiliriz onu anlatacağım. Elbette ilk olarak saçlarımız neden zayıf onu araştırıp nedene yönelik tedavinize mutlaka başlanmalı. Ardından da bu tedaviye destek amacıyla saçımıza ilave neler yapabiliriz, nasıl güçlendirebiliriz onu araştırmaya başlayabiliriz.

Kuru mu, yağlı mı, kırılgan mı gibi. Saçınızı çok sık yıkamayın. Hem saç için gerekli yağları temizliyorsunuz hem de saçınızı şampuan gibi bir kimyasalla sık sık buluşturuyorsunuz. O nedenle yağlı bir saç için gün aşırı, kuru saçları da üç günde bir yıkamak uygun olacaktır. Elbette yıkama işleminde saçınıza uygun ürünler kullanmanız önemli. Zayıf, hassas saçlar için, proteini, amino asitleri ve diğer kuvvetlendirici özellikleri infüze ederek saçı güçlendirecek şampuan, saç kremi ve şekillendirme ürünleri kullanın.

Yazının Devamı

Kalbini Seviyorsan Dişine Baktır!

Kalbini Seviyorsan Dişine Baktır!

Diş sağlığınıza ne kadar önem veriyorsunuz hiç düşündünüz mü? Bazen vücudumuzu genel bir taramada geçirmek ister bir şey var mı diye baktırmak eminim herkesin aklından geçiyordur! Peki ya dişlerimize baktırmak geçiyor mu? Sanırım çoğunuzun cevabı hayır olacaktır. Oysa ki diş hijyeni o kadar önemli ve değerli ki! Ben sizlerle bugün diş sağlığının etkilediği durumlardan sadece birini paylaşacağım; kalp hastalıkları. Evet yanlış okumadınız diş ve kalp sağlığı birbirini etkileyen iki bölgedir.

Yazının Devamı

KORTİZOL GERÇEKTEN TEHLİKELİ BİR İLAÇ MI?

Prof. Dr. Nilay ŞAHİN

Balıkesir Üniversitesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı

Yazının Devamı

BEL AĞRINIZIN TEDAVİSİNİ GECİKTİRMEYİN!

Prof. Dr. Nilay ŞAHİN, Balıkesir Üniversitesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı

www.drnilaysahin.com

Bel ağrısı bizim en sık karşılaştığımız kas-eklem sorunudur ki zaten tıp kitaplarında tanımında hayatta herkesin en az bir kez yaşayacağı bir sorun olarak da tanımlanır. İşte bu kadar yaygın görülen bu sorunun tedavisini tam olarak yapmak önemlidir. Özellikle akut dönem yani çok şiddetli bel ağrısının olduğu dönemde tedavi olmak oldukça önemlidir.

Yazının Devamı

Ben Romatoid Artrit Hastasıyım!

Ben Romatoid Artrit Hastasıyım!

Romatizma hastası olan hastalarımın çoğu romatoid artritmişim hocam ben der. Peki gerçekten romatoid artrit nedir, nasıl bir hastalıktır? Bu hafta sizlerle bu hastalığı konuşmak ve paylaşmak istedim. Bu hastalık gerçekten iltahaplı romatizmalar içinde en sık görülenidir. Romatoid artrit sıklıkla genetik zeminde gelişen yani ailesinde romatizması olan hastalarda yaygın olarak gördüğümüz bir hastalıktır. Özellikle genç ve orta yaşlı kadınların daha çok yakalandığı bir hastalıktır. Hastalarda ilk dönelerde sıklıkla halsizlik ve yorgunluk olur. Bu şikayetleri de sonra eklemlerde tutukluk ve şişlik takip etmektedir. Sıklıkla etkilenen eklemler; el, diz, dirsek ve ayak bileğidir. Ama şunun altını çizmek isterim ki tüm vücutta ağrı hissi pek çok hastada vardır. Yani evet en çok el, diz, dirsek ve ayak etkilenir ama her eklemi tutma olasılığı da yok yüksektir. Eklemlerde özellikle sabah kalkınca uzun süren bir tutukluk vardır. Öğlenden sonra bu tutukluk azalırken ağrı ve tutukluk özellikle gece tekrar başlar.

Maalesef ağrı dışında da sorunlar romatoid artritte gözlenmektedir. Bunların başında el ve ayaklarda uyuşma, üşüme ve hatta bazen ellerde renk değişiklikleri gelmektedir. Bazı cilt döküntüleri de hastalarımızı oldukça sıkıntıya sokabilmektedir. Yine gözde kırmızılık ve görmede sorunlara kadar farklı sıkıntılara neden olabilir. Ayrıca romatizda kullanılan bazı ilaçlar gözde sorunlara yol açabilmektedir. Akciğerlerde romatoid artritte tutulum olabilmektedir. Bu durumda hatta alınan bazı romatizma ilaçları da kesilmek zorundadır. İşte bu nedenle aralıklı olarak hiçbir şikayet olmasa da 6 ayda bir akciğer grafisi her romatoid artrit hastasında çekilmelidir. Bir diğer önemli bir sorunda kalp tutulumudur. Yine bu tutulum bazı romatizma ilaçlarının kullanımında daha da kötüye gidebilmektedir. O nedenle yine akciğerler gibi ama daha sık olmayarak hiçbir sıkıntı yokken bile yıllık kardiyoloji kontrolleri bu hastalara önerilmektedir. Bunalr dışında; kan hastalıkları, infeksiyonlara yatkınlık, nadirende olsa böbrek sorunları romatoid artrit hastalarında görülebilmektedir. Herkese sağlıklı bir ömür dilerim

Yazının Devamı

Dirseğimiz Neden Ağrır: İşte Nedenleri!

Dirsek eklemi gerçekten çok çalıştırdığımız ve kolumla yaptığımız işlerde çok yükümüzü çeken bir eklemdir. İşte bu nedenlerle de maalesef sıklıkla da ağrısını yaşadığımız bir eklemdir. Peki dirseğimiz neden ağrır? İşte bu hafta sizlerle bu konuyu paylaşmak istedim.

En sık dirsek ağrısı nedenleri başında dirseğe ait kasların zorlanması sonucunda oluşan, kasların kemiklere yapıştığı yerlerde oluşan iltahapları sayabilirim. Halk arasında tenisçi ve golfçü dirseği olarak da bilenen bu sorun oldukça yaygındır. Diğer bir sorun ise iltahaplı eklem romatizmalarıdır. Özellikle romatoid artrit gibi romatizma tiplerinde yaygın olarak dirsek ağrısı görülmektedir. Yine lupus, ankilozan spondilit ve gut yani damla hastalığı da dirsek tutulumu ile giden romatizmal hastalıklar arasındadır.

Dirsek ayrıca çok sık sağa sola çarpabildiğimiz bir eklemdir. İşte bu çarpalar sonucunda özellikle oluşan bursitler yani dirseği koruyan yastıkçıkların iltahabı yine sık karşılaştığımız şikayetlerdendir. Dirsek eklemi önemli el sinirlerinin geçtiği bir eklemdir. Uygun olamayan pozisyonlarda uzun süreli dirsek üzerine yük vererek çalışmalarda özellikle bu sinirler hasara uğrayabilmektedir. Böyle bir durumda da dirsekten ele doğru yayılan bir uyuşma ile hasta karşımıza gelebilir.

Yazının Devamı

Kulunçlarımız İçin İğne Tedavisi: İyileştirir Mi?

Kulunç gerçekten çok sıkıntılı ve maalesef geçmeyen bir durumdur. Daha önce de farklı zamanlarda köşe yazılarımda kulunç ağrısına değinmiştim. Bugün size bu kulunç ağrılarının tedavisinde yer alan iğne tedavilerinden bahsetmek istiyorum.

Kulunç tedavilerinde çok farklı enjeksiyon tedavi seçenekleri vardır. Bunlar arasında sizlerin de sıklıkla duyduğu tedavilerden biri de olan kuru iğneden ilk olarak söz edelim. Kuru iğne kulunç noktasına batırılarak yapılan bir uygulama şeklidir. İğne birkaç kez kulunç içine batırılıp çıkarılır. Burada önemli olan kulunç noktasını çok iyi tespit edebilmektir. Bu iğne tipi yan etkisi neredeyse hiç olmayan bir uygulamadır.

Bir diğer enjeksiyon tipi ise lokal anestetik ve kortizolün birlikte veya ayrı olarak yapıldığı bir yöntemdir. Yine burada da önemli olan kulunç noktasını iyi tespit ederek iğnenin tam bu nokta üzerine yapılmasıdır. İğne ışınsal olarak kulunç içinde yapılır. Belli periyotlarda daha sonra bu enjeksiyon tekrar edilebilir. Bu iğne sonrası görülebilecek yan etkiler iğne yerinde enfeksiyon gelişmesi, iğne yerinde ağrı olması, ilaçlara karşı alerji gelişmesi ve kanama olmasıdır ki bu yan etkiler çok çok nadir olarak görülmektedir.

Yazının Devamı

Kireçlenme Erken Teşhis İle Önlenebilir Mi?

Kireçlenme her insanın hayatının bir döneminde mutlaka yaşadığı bir sorundur. Genelde 50 yaş civarlarında başlayan bu sorun bazen otuzların ortalarında da karşımıza çıkabilmektedir. Maalesef ki kireçlenme zamanla kişide sürekli ağrı, yürüme veya iş yapmada zorluk ve bunun gibi günlük hayatı çok zora sokan bir hal almaktadır. İşte bu noktada insanın aklına şu soru geliyor: “Peki ben erken teşhis edilirse bu kireçten kurtulabilir miyim?”. İşte bu hafta ben size bu sorunun cevabını vermeye çalışacağım.

Eğer erken evrede daha henüz ağrılarınızın çok şiddetli olmadığı, röntgenlerinizde ileri düzeyde kireçlenmenin bulunmadığı, eklemlerinizi rahat hareket ettirebildiğiniz bir dönemde iseniz yapılabilecek bazı tedaviler sizde kirecin ilerlemesini bir miktar yavaşlatacaktır. Peki nedir bu tedaviler, ne yapalım da kireçlenmemizi biraz geciktirelim? Sorumuzun cevabına ilk olarak egzersiz demek sanırım yanlış olmayacaktır. Çünkü erken evre kireçlerde bile kas gücünde azalma olduğu çalışmalarda tespit edilmiştir. Dolayısıyla egzersiz tedavisi vermek kireç tedavisinde başarılı olacaktır. Bunun dışında ise PRP dediğimiz kişinin kanı alınarak hazırlanan bir enjeksiyonda erken evre kireçlenmede başarılı sonuçlar vermektedir.

Bir diğer enjeksiyon uygulaması ise kök hücredir. Karından alınan yağ hücreleri ile yapılan bir hazırlıkla elde edilen kök hücre kireçli ekleme yapılır. Kök hücrenin erken kireçli ekleme yapılması kirecin hızlı ilerlemesine engel olabilir.

Yazının Devamı

Her Zaman Beni Ürküten Bir Ağrı: Kasık Ağrısı Neden Olur?

Prof. Dr. Nilay Şahin

Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı

Çok insanın yaşadığı bir sıkıntıdır kasık ağrısı. Bu şikayeti olan hastalar pek çok branşa başvuru yapar. Hata ilk başlarda hastalar hangi bölüme gideceğini bilemezler. Tabii bu konuda çok haksızda sayılmazlar. Çünkü kasık ağrısına pek çok hastalık yol açabilir. İşte bu hafta sizlere kasık ağrılarının nedenlerden bahsetmek istedim.

Yazının Devamı

Çay Mı Kahve Mi?

Hep merak etmişimdir çay mı, kahve mi faydalı diye? Son yıllarda işte bu iki popüler içeceği karşılaştıran bazı çalışmalar yapılmaya başlandı. Aslında çok tüketilen bu iki içecek için insan vücuduna faydaları ve zararları yönünde daha fazla araştırma yapmak önemli. Hatta bazı otörler bu içeceklerin araştırılmasının bir halk sağlığı görevi olduğu ve mutlaka yapılması gerektiğini savunmaktadırlar. İşte tüm bunların ışığında pek çok alanca kahve ve çayın fayda ve zararları araştırılmaya başlanmıştır.

Araştırma yapılan konulardan biri de son yılların önemli bir sorunu olan bunama ve felç üstüne yapılmıştır. Çalışmadan çok ilginç sonuçlar elde edilmiştir. Örneğin günde iki fincan kahve içenlerde bir fincan içene göre ve iki bardak çay içenlerde de daha az içenlere göre felç ve bunama riskine daha az rastlanmıştır. Hatta araştırma sonucu günde iki ila üç fincan kahve veya çay içen kişilerde felç riskinin %30, buna riskinin ise %28 daha düşük olduğunu göstermiştir. Tabii burada dikkat çeken sonuç aslında her iki içeceği de tüketenlerde bu düşüşün elde edilmesiydi. İkisinden birini sadece tüketenlerde ise bu kadar düşüş olmadığı gösterilmiştir. Peki nasıl etkiliyor da çay ve kahve kişilerde bunama ve felç riskinin önüne geçebiliyor?

Özellikle bu iki içeceğin içerdiği kafeinin antioksidan, anti-inflamatuvar ve antiapopitotik etkisi kahve ve çayın olumlu etkinliğinde rol oynamaktadır. Yani bu içeceklerin iltahap giderici ve zararlı maddeleri yok edici özelliğini kafein ve ondan elde edilen bazı biyoaktifler sağlamaktadır. Yine kahve ve çayın hücre çeperlerini koruyucu etkisi, insülin direncini iyileştirici etkisi de pek çok olumlu etkiyi de beraberinde getirmektedir. Ayrıca çay ve kahvenin şeker ve tansiyon üzerine olan olumlu etkileri nedeniyle de bunama ve felç üzerine pozitif etikleri olduğu ileri sürülmüştür.

Yazının Devamı