Prof. Dr. Nilay Şahin

Prof. Dr. Nilay Şahin

HERŞEY SAĞLIK İÇİN DEĞİL Mİ?

Prof. Dr. Nilay Şahin

Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı

www.profdrnilaysahin.com

Yazının Devamı

VİRÜSTEN KORUNMAK İÇİN NE YİYELİM, NE İÇELİM?

Prof. Dr. Nilay Şahin

Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı

www.profdrnilaysahin.com

Yazının Devamı

ROMATİZMAL HASTALIKLARDA KULLANILAN İLAÇLAR KORONA VİRÜS İÇİN RİSK MİDİR?

Prof. Dr. Nilay Şahin

Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı

www.profdrnilaysahin.com

Yazının Devamı

KATİL VİRSÜLERİN TARİHİ

Prof. Dr. Nilay Şahin

Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı

www.profdrnilaysahin.com

Yazının Devamı

MİGREN TEDAVİ EDİLEBİLİR Mİ?

Koku Hafızası

Prof. Dr. Nilay Şahin

Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı

Yazının Devamı

BAŞIN NİYE AĞRIDI:MİGREN Mİ?

Prof. Dr. Nilay Şahin

Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı

www.profdrnilaysahin.com

Yazının Devamı

BAŞIN MI AĞRIDI?

Prof. Dr. Nilay Şahin

Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı

www.profdrnilaysahin.com

Yazının Devamı

HORUL, HORUL OLMA!

Prof. Dr. Nilay Şahin

Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı

www.profdrnilaysahin.com

Yazının Devamı

HORUL, HORUL!

Prof. Dr. Nilay Şahin

Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı

www.profdrnilaysahin.com

Yazının Devamı

SARI KANTARONU BİR DE BENDEN DİNLEYİN!

Prof. Dr. Nilay Şahin

Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı

www.profdrnilaysahin.com

Yazının Devamı

OTURMAK YOK, YÜRÜMEYE DEVAM!

Prof. Dr. Nilay Şahin

Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı

www.profdrnilaysahin.com

Yazının Devamı

SULAN SULAN İYİ OLUYOR!

Prof. Dr. Nilay Şahin

Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı

www.profdrnilaysahin.com

Yazının Devamı

YİYORSUN, YİYORSUN, DOYMUYORSUN!

Prof. Dr. Nilay Şahin

Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı

www.profdrnilaysahin.com

Yazının Devamı

GÜZEL DİŞLER, SICAK GÜLÜŞLERİNİZ OLSUN!

Prof. Dr. Nilay Şahin

Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı

www.profdrnilaysahin.com

Yazının Devamı

GELSİN ÇAYLAR!

Çay bizlerin vazgeçilmez bir içeceği. İçmesini de ikram etmesini de severiz. Çayın tadı ve bize verdiği içim zevki yanında bir de tıbbi faydaları vardır. Elbette ki her çayın farklı etkileri bulunmaktadır. Bu hafta size sıklıkla tükettiğimiz çaylardan ve onların vücut üzerine olan etkilerinden bahsetmek istiyorum.

Tabii ki ilk olarak klasik siyah çaydan konuya girelim. Biz Türklerin çok tükettiği siyah çay çok iyi bir anksiyete giderici yani sinirleri yatıştırıcı, baş ağrısını rahatlatıcıdır. O yüzden içmek insanı rahatlatıyor. Yine bizlerin çok tükettiği bir diğer çay papatya. Papatya çayı özellikle uyku sorunlarında, baş ağrılarında ve karın şişliğinin rahatlamasında başarılı sonuçlar verebilmektedir.

Benim son dönemlerde favori çaylarımdan olan beyaz çay ise özellikle stresle başa çıkmada ve detoksifikasyon istendiği tercih edilebilir. Ayrıca içimi de çok lezzetli bir çaydır. Evet diğer bir çay yine yaygın olarak içilen nane çayı. Bu çay karın şişliği, bulantı gibi mide-bağırsak sorunlarında güzel sonuçlar verebilir. Yine nefes açıcı özelliği ve adet sancılarını hafifletmesi yaygın kullanım nedenleri arasındadır.

Yazının Devamı

YENİ BİR YIL, YENİ BİR BEN: HERKESE İYİ YILLAR!

Prof. Dr. Nilay Şahin Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı www.profdrnilaysahin.com prof.dr.nilaysahin-instagram

Ne çabuk geçti bir yıl! Geçen yılın yılbaşını dün gibi hatırlarken işte yeni yılın yılbaşı geldi. Yılbaşları bazen insanları motive eden, bazen de üzen günlerdir. Yaşlandık, zaman ne hızlı geçti, yıllar su gibi geçti diyerek hüzünle yeni yıla merhaba diyenler var, bunu yeni bir başlangıç görüp kendinde değiştirmek veya hayatına katmak istediği şeyleri yapmaya fırsat, motivasyon olarak görende. Elbette ki siz ikiciyi seçin ve hayatınızda yapmak istediğiniz şeyleri bu yıl yapmaya başlayın. Size benim bu noktada ilk tavsiyem sağlığınız ve işiniz iyi durumdaysa buna şükür etmenizdir. İkici tavsiyem de hayatınıza daha çok mutluluk eklemenizdir. Bunu yapmanın en güzel yollarından biri güneşli bulduğunuz her havada kendinizi dışarı atmanızdır. Bir diğeri ise tabii ki egzersize daha çok zaman ayırmanızdır. Egzersiz sizi hem mutlu edecek hem de sağlığınızı her yönüyle olumlu etkileyecektir. Daha düzenli ve iyi bir uyku için mücadele edin. Eğer iyi bir uykuya hasretseniz lütfen bunu düzeltmek için ilgili doktorlardan yardım alın. İyi bir uyku hayatınızın her noktasını olumlu etkileyecektir. Kendinize güzel bir çiçek bahçesi yapın; bunu ister evinizin için de ister evinizin bahçesinde ama mutlaka bir yerlerde yapın. Çiçekler sizi her daim mutlu edecektir. Hayatın hangi noktasına bakarsanız bakın daha çok gülümseyin. Bunun da en iyi yolu hayatınızda sizi mutlu eden, gülümseyen insanlarını sokmanızdan geçer. Sizi yoran ve mutsuz eden insanları hayatınızdan çıkarın. Pozitif insanlara kapılarınızı açıp daha çok zaman geçirin. Beslenmenizde meyva ve sebzelere daha çok yer verin. Vücudunuzu tanıyın ve ona göre davranın. Yediğinizde sizi rahatlatan, kilo aldırmayan gıdaları arttırırken, bunun tam tersini yapanları uzaklaştırın. Eğer imkanınız varsa sevdiklerinizle seyahatler planlayın. Hepinize huzurlu, sağlıklı ve mutlu bir yeni yıl dilerim…

Yazının Devamı

SEV BENİ, SEVEYİM SENİ!

Prof. Dr. Nilay Şahin

Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı

www.profdrnilaysahin.com

Yazının Devamı

BAHARATLAR: SEN HANGİSİNİ SEVİYORSUN?

Prof. Dr. Nilay Şahin Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı www.profdrnilaysahin.com prof.dr.nilaysahin-instagram

Biz Türklerin vazgeçilmezidir baharatlar. Peki bu kadar çok soframızda kullandığımız baharatlar ne işe yarıyor biliyor musun? Seçiminiz damak tadınıza göre mi, yoksa sağlığınıza göre mi yapıyorsunuz?

İlk olarak çok kullandığımız karabiberden başlamak istiyorum. Karabiber ilave edildiği besinin emilimini yani yararlılığını arttıran bir baharattır. Ayrıca mide şişkinliği ve ishal gibi durumlarda da iyi gelir. Tatlıların vazgeçilmezi tarçın kan şekerini düşürmede çok başarılıdır. Ayrıca şeker ihtiyacı hissedildiğinde tüketilmesi uygundur. Bunun yanında çok kuvvetli bir antioksidan olan tarçın güzel kokusuyla da hoş bir baharattır.

Yazının Devamı

AYAĞA DÜŞME!

Prof. Dr. Nilay Şahin Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı www.profdrnilaysahin.com prof.dr.nilaysahin-instagram

Evet benim bir fizik tedavi ve rehabilitasyon hekimi olarak korktuğum iki bölge vardır; biri ayak-ayak bileği, diğeri omuz. Neden diye sorarsanız çünkü ikisi de çok karmaşık bir yapıya sahiptir ve bu nedenle de iyileşmesi çok yavaştır demem sanırım yanlış olmayacaktır.

Ayak hastalıkları gerçekten deniz derya bir konu ama ben sizlere bu hafta en sık karşılaştığımız ayak problemlerini özetlemek istedim. Ayak sorunları içinde sık karşılaştığımız problemlerden biri bunyonlardır. Yani ayak başparmağı üzerinde bir yumru oluşmasına neden olan ayak anormallikleridir. Hatta halluks valgus adıyla da geçen bu bunyonlar başparmağın hafifçe içe doğru dönmesine neden olabilir. Bunyonlar sıklıkla dar ve sıkı ayakkabı giymek, genetik, kireçler ve romatizma gibi nedenlerle gelişmektedir. Bu hastalık özellikle ayağın yan tarafındaki görünür yumru, başparmağın üstündeki veya etrafındaki hassasiyet, ayak parmağının altındaki kemikte nasır oluşması, ayak başparmağını hareket zorluğu ve yürürken ayak başparmağında ağrı ile karşımıza çıkar. Diğer yaygın bir sorun ayakta uyuşma ve karıncalanma veya üşüme/yanma gibi şikayetlerin olmasıdır. Bu şikayetlerin başlıca nedeni şeker hastalığı yani diyabettir. Diyabetik ayakta bu şikayetler yanında ayak tırnak sorunları, ayak yaraları da çok sık görülmektedir. Elbette tırnak batması ciddi ağrıya neden olur. Özellikle kötü tırnak kesimi, dar ayakkabı giyilmesi gibi nedenler tırnak batmasına yol açar. Batık tırnak zamanla o bölgede enfeksiyonlara da neden olabilir. Ayakta özellikle de topukta en sık ağrı yapan hastalık ise ayak tabanını saran zarın iltahabı yani plantar fasittir. Sabah kalınca ağrılı basma, ayakta kalınca topuklarda çok ağrı hissetme en sık görülen şikayetlerdir. Topuk dikeni yine ayak sorunlarının sık sorunu olmakla birlikte genelde plantar fasiitle birlikteliği ön plandadır. Burada iltahaplı romatizmaları unutmak yanlış olur. Sıklıkla ayak ağrısı yapan bu hastalıklar bazen sadece bu şikayetle karşımıza çıkabilir.

Daha çok sayıda hastalık saymak mümkün ama ben sizinle en sık olanları paylaştım. Hepinize iyi haftalar dilerim…

Yazının Devamı

HERKES ZERDAÇAL TÜKETİYOR:NİYE?

Prof. Dr. Nilay Şahin Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı www.profdrnilaysahin.com prof.dr.nilaysahin-instagram

Hastalarımdan çok duyduğum bir soru “hocam zerdeçal tüketiyorum, gerçekten faydalı mı?”. İşte bu hafta bu soruyu cevaplamak istedim. Hepimizin bildiği gibi zerdeçal ya da diğer yaygın bilenen bir adıyla da kurkumin yıllar boyunca özellikle Hindistan’ da yemeklere lezzet vermesi için kullanılan bir baharat türüdür. Ancak son yıllarda yemeklere lezzet vermesi yanında bazı ilaçlara katkı sağlamak amacıyla ilaç sanayinde de kullanımına başlanmıştır. Peki zerdeçal ilaçlarda hangi özelliği ile yer buldu derseniz iltahap giderici etkisiyle demek doğru olacaktır. Özellikle iltahapta önemli bir yeri olan NF-kB’yi bloke eder. Bu belirteç sadece iltahaplı romatizmalarda değil şeker hastalığı, metabolik sendrom, bazı kalp hastalıkları ve hatta kanser gibi pek çok hastalıkta da önemli bir rol oynar. Kurkumin yani zerdeçal iltahap üzerine etkisi dışında güçlü bir antioksidan yani vücuttaki zararlı hücreleri yok edici bir ajan olarak da etkisini gösterir. Böylece vücudun direncini ve sağlamlığını arttırır. Bu etkilerinin dışında yapılan çalışmalar zerdeçalın beyinde yıpranmayı önleyen bazı maddelerin salınımı arttırarak özellikle unutkanlık gibi sorunların gelişmesini önleyebilen bir etkiye sahip olduğunu göstermiştir. Kurkumin antioksidan ve iltahap giderici etkileri sayesinde kalp fonksiyonları üzerine de olumlu etkiler göstermektedir. Öyle ki yapılan bir çalışmada kurkumin alan hastaların kalp krizi riskinin %65 azaldığı tespit edilmiştir. Kurkuminin çok popüler bir etkisi de kanser üzerinedir. Yapılan çalışmalarda kurkumin tüketimi çok olan toplumlarda başta bağırsak kanserleri olmak üzere bazı kanser tiplerinin az görüldüğü tespit edilmiştir. Bunlar dışında depresyon riskinde azalma, sağlıklı yaşlanmaya destek gibi farklı etkileri tespit edilen zerdeçalın elbette ki kullanımından doğan bazı yan etkileri de var. Bunların başında kanı aşırı sulandırması gelmektedir. Eğer safra taşı veya safra probleminiz varsa yine kurkumin almamanızı öneririm. Ayrıca kan şekerini düşürdüğü için de şeker hastalarının dikkatli olması gerekir. Herkese mutlu haftalar dilerim…

Yazının Devamı

YEDİĞİN AĞZINA GELMESİN!

Prof. Dr. Nilay Şahin Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı www.profdrnilaysahin.com prof.dr.nilaysahin-instagram

Geçen hafta size reflü hastalığını ne olduğunu ve tedavisini anlatmıştım. Bu haftada bu hastalığın kısaca tedavisinden bahsetmek istiyorum. Bu hastalıkta ilk hedef yaşam tarzı ve yediklerimiz olmalıdır. Bazı yiyecekleri hayatımızdan çıkarmak reflünün rahatlamasında çok etkilidir. Özellikle bu yiyecekler arasında; çikolata, nane, yağlı yiyecekler, kafein ve alkollü başta gelmektedir. Narenciye meyveleri ve meyve suları, domates ürünleri ve karabiber gibi bazı yiyecekler ise hafif tahriş olan yemek borusunda sıkıntı yaratarak zarar görmüş özofagus astarlarını tahriş edebilir. Bu nedenle bu yiyecek ve içeceklerden de kaçınılmalıdır. Ayrıca gün boyunca daha küçük öğünler, daha sık yemek ve yatmadan en az 2-3saat önce yemek reflüde önemlidir. Elbette sigarayı bırakmak, kilo vermek ve düzenli egzersiz yapmakta reflünün tedavisinde yer alan öneriler arasındadır. Gece sizi çok rahatsız eden bir reflünüz varsa yatak başı yükseltmek sizi biraz rahatlatabilir. Elbette reflü tedavisinde sadece yaşam tarzı ve yeme şekli değil ilaçlarında önemli bir yeri vardır. İlaçlar arasında proton pompa inhibitörleri, antasit gidericiler, H2 blokerler, prokinetikler gibi ilaçlar yer almaktadır. Bu ilaçların kullanımı maalesef çok bilinçli düzeylerde olmayıp çok zararsızmış gibi düşünülerek hekim öneri olmadan rahatlıkla alınmaktadır. Oysa ki unutmamak gerekir ki bunlar da birer ilaçtır ve mutlaka hekime danışılarak kullanımalıdır. Önerilen her şeyi yapmamıza rağmen halen şikayetler devam ediyorsa işte o zaman cerrahi tedaviler düşünülebilmektedir. Yaygın olarak tercih edilen iki cerrahi uygulama bulunmaktadır. Bunun için cerrahın önerisiyle hareket etmek doğru olacaktır. Herkese huzurlu, rahat ve mutlu sofralarının olduğu bir hafta dilerim…

Yazının Devamı

YEDİĞİN AĞZINDA MI: REFLÜ?

Prof. Dr. Nilay Şahin Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı www.profdrnilaysahin.com prof.dr.nilaysahin-instagram

Reflü gerçekten çağımızda sık görülen sorunlardan biri. Peki nedir bu reflü derseniz işte cevabı. Reflü hastalığı yemek borusu ve mide arasındaki kas halkasının zayıflaması sonucunda gelişen bir sindirim bozukluğudur. İşte bu zayıflama sonucunda kişinin yediği yemekler sıkı bir şekilde mide de durmak yerine bir süre sonra yemek borusuna geri kaçıyor ve oradan da ağıza kadar yayılıyor. Yani yediğimiz yemekler tekrar ezilmiş bir şekilde ağzımıza geri geliyor demek hiçte yanlış olmaz. Peki bu durum neden gelişir diye sorarsanız farklı edenleri var diyebiliriz. En sık nedenlerden biri fizyolojik olarak görülen gebeliktir. Tabii obezite de yani aşırı kilo da reflünün önemli bir nedenidir. Diğer sık bir neden midenin fıtığıdır. Elbette diyet ve yaşam tarzı da reflüde önemlidir. Çikolata, nane, kızartılmış veya yağlı yiyecekler, kahve veya alkollü içecekler dahil olmak üzere bazı yiyecek ve içecekler reflü ve mide yanmasını tetikleyebilir. Sigara içmek veya dumanına maruz kalmak reflüyü neden olabilir. Yaygın olarak kullanılan antikolinerjikler, beta-agonistler, kalsiyum kanal blokerleri gibi bazı ilaçların kullanımı da reflüye yol açar. Hastada görülen şikayetler ise mide ekşimesi-hazımsızlık ve genellikle göğüs kemiğinin arkasından başlayan ve boyuna ve boğaza doğru hareket eden yanan bir göğüs ağrısıdır. Bu durum sıklıkla yediği yemeğin kişinin asit veya acı bir tat bırakarak ağzına geri döndüğünü hissetti şeklinde ifade edilir. Mide ekşimesi, yanması, basıncı veya ağrısı 2 saat kadar sürebilir ve yemekten sonra daha da kötüleşir. Hatta bu şikayetler bazen kalp hastalığı veya kalp krizi ile karıştırılabilir. O nedenle bu tür şikayetlerde mutlaka kalp sorunları dışlanmalıdır. Uzanmak veya eğilmek mide yanması ve diğer şikayetlerle sonuçlanabilir. Birçok kişi dik durmak suretiyle veya antasit bir ilaç alarak rahatlama sağladığını belirtir. Sizlere haftaya da reflü hastalığının tedavisinden bahsedeceğim. Hepinize yemeklerinizi zevkle, mutlulukla ve rahat yiyebildiğiniz bir hafta diliyorum.

Yazının Devamı

YEŞİL ÇAY NEDEN BU KADAR MODA?

Prof. Dr. Nilay Şahin Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı www.profdrnilaysahin.com prof.dr.nilaysahin-instagram

Evet artık yediden yetmişe herkesin bildiği bir çay yeşil çay. Peki gerçekten bu kadar popüler olmayı hak etti mi, yoksa bilmediğimiz zararlı bir yönü var mı? İşte bu hafta sizlerle çok popüler olan yeşil çayı konuşmak istedim. Yeşil çay gerçekten kuvvetli bir antiokosidandır, yani vücutta ki zararlı maddeleri uzaklaştıran bileşenleri aktivite eden bir çaydır. Bunu da içinde bulunan kateşin denen bir madde ile sağlamaktadır. Kateşin hücreleri hasardan koruyan bir maddedir. Peki bizim klasik siyah çayda bu madde yok mu derseniz evet var ama yeşil çay kadar yüksek oranda değil. Çünkü yeşil çay sofralarımıza gelmeden önce çok fazla işlenmediği için kateşin oranı da daha yüksektir. Yeşil çayın bir diğer önemli etkisinin de kan akışını iyileştirdiği ve kolesterolü düşürdüğü yönündendir. Yapılan son çalışmalarda da yeşil çayın kalp sağlığı üzerine olumlu etkileri olduğu tespit edilmiştir. Yine kan akımını arttırması ve kalp üzerine olumlu etkileri olması yeşil çayın beynin de olumlu yönünde etkilenmesini sağlamaktadır. Beyin üzerine yeşil çayın etkisini araştıran bir çalışma yeşil çay içenlerin beyinlerinin çalışma hafızası alanında daha fazla faaliyet gösterdiğini ortaya çıkarmıştır. Yeşil çayın, Alzheimer hastalığına bağlı plak oluşumunu engellemeye yardımcı olduğu da gösterilmiştir.

Yine yeşil çay kateşin içeriği sayesinde kan şekerinin dengeli kalmasına yardımcı olmaktadır. Kan şekeri yanında kolesterol ve kan basıncının düşmesi noktasında da olumlu etkileri olduğu bildirilmiştir. Yeşil çayı çok popüler yapan bir etkisi de kilo vermeye yardımcı olduğunun düşünülmesidir. Peki bu bilgi doğru mudur derseniz yapılan çalışmaların çoğunda kilo üzerine bir etkisi olmadığı gösterilmiştir. Bir diğer önemli etkisi de kanser üzerine olan olumlu etkileridir. Ancak bu konuda yapılan çalışmalar henüz yeterli değildir. Yani direkt bir etkisi var demek doğru değildir. Size bir tavsiyem de yeşil çay içerken içine bir limon parçası atmanızdır. Bu yeşil çaydaki kateşinin emilimini arttırarak onu daha faydalı bir hale getirmektedir. Herkese sevdikleriyle sıcak bir çay yudumlayacakları iyi bir hafta dilerim…

Yazının Devamı

BU DA İLTAHAPLI ROMATİZMA!

Prof. Dr. Nilay Şahin Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı www.profdrnilaysahin.com prof.dr.nilaysahin-instagram

Çok farklı iltahaplı romatizmalar vardır. Bunlardan biri de reaktif artrit dediğimiz gruptur. Aslında az karşılaşılan bir romatizma tipi de demek yanlış olur. Çünkü sıklıkla reaktif artrit, vücudunuzun başka bir yerinde gelişen enfeksiyonla veya yapılan bir aşı sonrası tetiklenen eklem ağrısı ve şişmesidir. Özellikle de bağırsak, genital veya idrar yolu enfeksiyonları sonrasın da gelişen eklem ağrılarında aklımıza mutlaka gelmelidir. Peki en sık hangi bölgelerimiz ağrır derseniz dizlerimiz ve ayak bileklerimiz demek doğru olacaktır. Genellikle enfeksiyondan bir-dört hafta sonra şikayetler başlar. Eklemlerde acı ve sertlik vardır. Diz ve ayak dışında topuk, kalça ve bel ağrıları da bu hastalıkta görülebilir. Bunların içinde bel ağrısı özellikle gece uykudan uyandıran ve sabah ciddi tutuklukla seyreden bir sorundur. Eklemlerde ağrı yanında şişlikte sıklıkla görülebilir. Hatta tek sorun eklem ağrıları değil bunun yanında göz iltahabı (konjonktivit), idrar yaparken artan sıklık ve rahatsızlık da ağrılara eşlik edebilir. oluşabilir. Yine deride döküntü, ağız yaraları oluşması bu iltahaplı romatizmanın şikayetleri arasındandır. Tanı da mutlaka hikaye ve kan testleri önemlidir. Bazen ilave olarak radyolojik görüntüleme, eklem sıvısının incelenmesi önemlidir. Peki tedavisi var mıdır? Evet vardır, ancak uzun süreli bir tedavi olduğunu bilmek önemlidir. Tedavide önemli bir yeri ilaçlar almaktadır. Tabii olaya neden olan enfeksiyonun tedavisi de burada çok önemlidir. İlaçlar özellikle iltahap giderici özelliğe sahip olan gruptan olmalıdır. İlaç tedavisinin ardından da iyi bir fizik tedavi programı uygulamak tedavinin başarısını arttıracaktır. Yani özetle bir aşı yapılması veya enfeksiyon sonrası eklem ağrılarınız gelişirse lütfen bir fizik tedavi ve rehabilitasyon veya romatoloji hekimine başvuru yapın. Bu durumu önemseyin. Hepinize ağrısız, sağlıklı günler dilerim…

Yazının Devamı