Prof. Dr. Nilay Şahin

Prof. Dr. Nilay Şahin

Omuz Ağrıları Nasıl Tedavi Edilir?

Geçen hafta size omuz ağrısına yol açan hastalıkları anlatmıştım. Bu haftada sizlere omuz ağrılarının tedavisinden bahsedeceğim. Omuz ağrıları daha öncede söylediğim gibi gerçekten zor tedavi edilen ağrılarındandır. İlk olarak gerçekten omuzda ne sorun var onu tespit etmek çok önemlidir. Çünkü omuzdaki soruna göre vereceğimiz egzersiz tipi, yapacağımız enjeksiyonun çeşidine karar veririz.

Omuz için maalesef tedavi seçeneklerimiz de sınırlı. İlk olarak omuz tedavilerinde yapılması gereken şey kapsamlı ve uzun bir fizik tedavidir. Örneğin fizik tedavi diğer eklemlerde ve bölgelerde genellikle 10-15 gün sürerken bu durum omuzda daha uzun olabiliyor. Fizik tedavi programı ile birlikte özellikle hastalar egzersiz programına da başlatılıyor. Burada egzersiz yaparken ağrımızın çok olmaması önemlidir. Ağrılı egzersiz bizlerin hiç önermediği bir şeydir. Ve bir de egzersizler çok uzun süreli yapılmalıdır. Fizik tedavi ve egzersiz tedavisi öncesinde veya sonrasında da eğer gerekli görürsek omuz içi bazı iğneler yapılabilir. Bunlar kortizollü iğneler, horoz ibiği, ozon veya PRP (kendi kanınızdan alınıp yapılan bir iğne çeşidi) gibi bazı injeksiyon çeşitleri olabilir. Burada ise önemli olan nokta omuzdaki sorunu iyi tespit edip yapacağınız injeksiyonu ona göre seçmemizdir. Örneğin omuzda iltahap yokken yapılan kortizollü iğneler omuz liflerinin kopmasına yol açabilir. Ama iltahap varken yapılan bu injeksiyon omuzun daha hızlı iyileşmesine yardım edecektir.

Ancak omuzda ciddi bir hasar varsa, yaşınız özellikle gençse (45 yaş altı özellikle) ve kolunuzu çok kullanan biriyseniz işte o zamanda ameliyet önerilmektedir. Bu noktada da önemli olan operasyon sonrası kapsamlı bir fizik tedavi alınmasıdır.

Yazının Devamı

Omuzumuz Neden Ağrır?

Geçen hafta size omuz ağrısının nedenlerinden bahsetmiştim. Bu haftada size omuz ağrısına neden olan hastalıklardan bahsetmek istiyorum.

İlk sırada omuzdaki kasların sıkışmasıyla başlamak istiyorum. Bu durumda genellikle ilk olarak kaslar geçen hafta saydığım nedenlerden dolayı sıkışır ve kemiğe yapıştıkları yerde iltahap gelişir. Bu iltahaplanma durumunun ardından ise kas önce az, daha sonra çok ve en sonunda tamamen yırtılır. İşte bu dönem gerçekten tedavide bizi çok zorlar. Kas sıkışması omuz sorunları içinde en sık karşılaştığımız problemdir demekte sanırım yanlış olmayacaktır. İkinci sırada ise omuz liflerinin iltahabı sıklıkla karşımıza çıkar ki bununda en sık nedeni kolu çok kullanmaktır. Örneğin gün içinde çok sık olarak el işi yapmak, bir yerleri temizlemek, kolları çok kaldırıp-indirme gibi hareketler buna neden olabilmektedir.

Diğer bir omuz ağrısı nedeni ise donuk omuzdur. Adından da anlaşılacağı gibi omuz donar yani hiçbir yere hareket edemez. Bu da kolumuzu kullanamamak demektir. İlk olarak kişi giyisilerini zor giydiğiniz söyler, ardından zor duş aldığını belirtir. Sonra da kolunu hiçbir yere oynamadığını ifade eder.

Yazının Devamı

Başa Bela Omuz Ağrıları!

Evet gerçekten omuz ağrıları başa bela. Peki neden böyle? İşte bu hafta sizlerle bu konuyu paylaşacağım. Omuz problemleri maalesef atlanılan sağlık sorunlar arasındadır. Çünkü omuz boyun ve kol arasında yer aldığı için ağrısının da hep boyun veya kol kökenli olduğu düşünülür. Bu sebeptende de erken tedavi şansı elden kaçmış olur.

Peki omuz ağrısını biz nasıl anlayacağız diye sorarsanız işte cevabı. Omuz ağrısı ilk olarak kendini elinizi sırtınıza götürüken ağrı hissetmenizle başlar. Ya da bu hareketi yaparken ağrı olması ile. Ardından giyisilerinizi giyerken zorlanmaya başlarsınız. Bu dönem de bir de sorun olan omuz üzerine uyuyunca ağrı olması tipiktir. Süreç çok hızlı olmaz ama zamanla kol neredeyse tüm hareketleri yaparken zorlanır. İşte o zaman omuzumuzda sorun olduğu anlarız ama bu dönemde maalesef bazı şeyler için geç kalmış olabiliriz.

Peki omuzumuz neden ağrır ve hareketlerimiz kısıtlanır derseniz bunu da sizlere şöyle anlatabilirim. İlk sırada kötü duruş yani bir iş yaparken veya otururken bile hatalı yapılan duruşlar zamanla omuz bölgesindeki kasların dengesini bozarak omuz ağrısı gelişmesine yol açabilir. Bu duruş bozukluğu bazen doğuştan gelen düşük omuzlar veya yaşlılarda kamburluğa bağlı oluşan omuzunların öne doğru eğilmesiyle de olmaktadır. Yine şeker, guatr, akciğer veya kalp sorunu olan bireylerde de omuz problemlerine yatkınlık olmaktadır. Bu hastalıklar dışında iltahaplı romatizmalar, kireçler, damla-gut hastalığı gibi bazı durumlarda da omuz sıklıkla tutulmakta ve ciddi sorunlara neden olabilmektedir. Benim sık karşılaştığım omuz ağrısı nedenleri arasında bir de omuzu çok kullanan işler yapanlar var. Peki bunlar hangi işler derseniz aslında kolun çalıştığı tüm işler diyebilirim. Özellikle de baş üstüne kolun kalktığı örneğin raftan bişey almak, cam silmek gibi işler omuzda daha sık kasların sıkışması ve yıpranmasına yol açabilmektedir.

Yazının Devamı

Şekerim Sinirlerimi Hasarladı: Tedavisi Var Mı?

Şeker hastalığının geçen hafat sizlere sinirlerimize nasıl hasra verdiğini ve bizde hangi şikayetlere neden olduğunu paylaşmıştım. Bu haftada hasarlanmış sinirlerimizi iyileştirebilir miyiz onu sizlerle paylaşacağım.

İlk olarak şunu belirtmeliyim ki maalesef hasarı geri döndürmemiz biraz zor ama en azından daha hızlı ilerlemesini engelleyebilir ve şikayetlerimizi biraz rahatlatabiliriz. Peki bunun için ne yapıyoruz? İlk olarak gerçekten sinir hasarımız ne düzeyde ona bakıyoruz. Bunu da muayene ve sinir ölçüm testleri ile sağlıyoruz. Hafif ve orta dereceli olan hasarlanmalarda genellikle ilk tercihimiz bazı ilaçlar oluyor. Bu ilaçlar çeşit olarak çok fazla olmasa da hastalarımızın yarıdan çoğunda başarılı sonuçlar veriyor. Hastalarımıza önerdiğimiz bu ilaçların çoğu uzun süreli kullanılması gereken ilaçlardır. Ayrıca öyle çok fazla bir ilaç seçeneği de maalesef yok. İlaç tedavisi yanında bazı fizik tedavi uygulamaları da şeker hastalığına bağlı sinir hasarlarının tedavisinde tercih edilebilir. Bunlar özellikle sinirlere olan kan akımının artışına destek olan tedavi tipleridir. Bizim de kliniğimizde uyguladığımız bu fizik tedavi teknikleri gerçekten çoğu hastamızda rahatlatıcı olan tedavi yöntemleri arasındadır.

Eğer çok ileri bir sinir hasarı varsa ve bu genellikle el sinirlerimizde ise bazen küçük bir operasyon önerebiliyoruz. Diğer bölgelerde olan ağır sinir hasarlanmalarında ise ne yazık ki tedavi biraz daha zor olabilir.

Yazının Devamı

Şekerim Var: Sinirlerimi Tutmuş!

Şeker hastalığı maalesef vücudun her yerine zarar verebilen bir hastalıktır. Bunlardan biri de sinirlerdir. Vücuttaki tüm sinirleri etkiliyebilen şeker hastalığının en fazla etkilediği sinirler ise el ve ayak sinirleridir. Kişiler el ve ayaklarında uyuşma, karıncalanma, yanma veya üşüme gibi sorunlardan yakınırlar. Bunun nedeni şeker hastalığından dolayı artan bazı maddelerin sinire hasar vermesi ve bir diğer nedenide sinir liflerinin beslenmesini bozmasıdır. İşte bu nedenler sinirlerin hem verimli çalışmasını engelleyer hem de kişilerde yukarıda saydığım şikayetlerin gelişmesine neden olur.

Örneğin el sinirleri şeker nedeniyle etkilendiğinde kişinin ellerinde uyuşma, bir şey tutmakta zorluk, elinde tuttuğu bir şeyi düşürecekmiş gibi hissetmek şeklinde sorunlar gelişir. Eğer bu ayak sinirlerinde olursa ayaklarda donma veya yanma, yürürken düşüme hissi olması ve ayaklarda karıncalanma şikayetleri olur. Hatta ayak sinirleri hasarlanan şeker hastaları sık sık yürürken ayaklarını bir yerlere çarparlar. Bu da maalesef ayak kemiklerinin erken kireçlenmesine neden olabilir. Hatta ayak bölgesinde yaraların gelişmesine de yol açabilir.

Bunun yanında sadece el-ayak sinirleri değil kalça bölgesinin sinirlerini etkileyerek kalça kavşağında ağrı, hatta bel bölgesinde ağrı, oturup kalkarken ağrı, ciddi bacak ve bazen enterasan olarak mide ağrılarına da yol açabilir.

Yazının Devamı

Ah Kafein; Ne Seninle Ne Sensiz!

Gerçekten kafein tüketimi her zaman tartışılır; zararlı mı, değil mi? İşte son yayınlar bu konuda ne diyor bu hafta sizlerle bunu paylaşmak istedim. Çünkü kafeinin potansiyel yararları ve riskleri tüm dünyanın yakından ilgilendiği bir konudur ki yetişkin nüfusun büyük bir çoğunluğunun tükettiği bir içecek olduğunu düşünürsek bu da gayet normaldir.

Kafein kullanımı miktar ve sıklığına bağlı olarak değişen bir nörolojik, kardiyovasküler ve metabolik etkiye sahiptir. Şimdi bu etkilere daha yakından bakalım. Örneğin bir çalışmada artmış kafein alımı ile parkinson hastalığı riskinin azaldığı gösterilmiştir. Hatta kafein alımının Parkinson hastalığında görülen yürüme bozukluğu ve endişeli hali iyileştirdiği ileri sürülmüştür. Yine başka bir çalışmada da karaciğer hastalıklarında daha da kötüye gidişi belli miktarda tüketilen kafeinin azalttığı gösterilmiştir.

Tabii kafein tüketminde diğer bir merak edilen soruda çarpıntı yapıp yapmadığıdır. Buna yönelik yapılan büyük bir çalışmada günlük orta düzeyde tüketilen kahvenin görünür bir yan etkiye sahip olmadığı tespit edilmiştir. Bir diğer merak konusuda kahvenin baş ağrısına iyi gelip gelmediği konusudur. Bu konuda yapılan çalışamalar ise kafenin akut baş ağrılarında faydalı olduğu yönündedir.

Yazının Devamı

Kramplar Geçer Mi?

Geçen hafta size krampın ne olduğunu ve neden geliştiğini anlatmıştım. Bu haftada sizlere bu sıkıntılı durumun tedavisinden bahsetmek istiyorum.

En başta her gün bol miktarda sıvı tüketin. Sıvı kaslarınızın gevşemesine yardımcı olacaktır. Çünkü kas hücreleri yeterli sıvısını alırsa kendini daha huzurlu hissedecektir.

Eğer gün içinde kaslarınızı çok kullanamadıysanız, hareketsiz kaldıysanız lütfen kaslarınızı gerin, küçük germe egzersizleri yapın. Özellikle yatmadan önce bunu yapmanız gece kramplarının önüne geçecektir. Örneğin yatmadan önde birkaç dakika bisiklet sürmek gece kramplarını ciddi şekilde önleyebilmektedir.

Yazının Devamı

Ay Kramp Girdi!

Sanırım pek çoğumuz bu cümleyi kurmuşuzdur: “ay kasıma kramp girdi galiba!”. Gerçekten genç yaşlı pek çok kişiyi etkileyen bu durum neden gelişiyor yani kramp neden giriyor sorusuna bu hafta yanıt vermeye çalışacağım.

Kramp aslında istemsiz olarak kaslarımızın kasılması demektir. Aniden ve çok ağrılı olan kramplar gerçekten çok acılıdır. Peki ne oluyor da kasımız bizim isteğimiz dışında kasılıyor? İşte cevabı; ya kasınız zayıf ya da vücuttaki bazı mineral ve elektrolitler eksiktir. Kas zayıflığı özellikle eklemlerdeki kireçler, bel kanal darlıkları, şişmanlık, bazı iltahaplı romatizmal hastalıklar, az hareket etme gibi durumlarda sıklıkla görülür. Elektrolit ve mineral sorunlarında ise özellikle sodyum ve klorid arasındaki denge kaybı ve magnezyum eksilikleri başta gelir. Tabii bunlar arasında kalsiyum eksikliklerini de unutmamak gerekir. Bazen nedenler arasında az su içme de vardır. Hatta bazen krampın en sık nedeni olarak az su içme gösterilmektedir. Bazen çok yoğun yapılan sporlarda krampı arttırabilir. Yine kendi alanımda hastalarımda çok sık gördüğüm kramp nedenlerinden biri de bel problemleridir. Belde görülen kireç veya fıtıklara bağlı olarak gelişen dar kanal sinirleri sıkıştırarak bacaklarda kramp gelişmesine yol açabilir. Yine özellikle bacaklarda görülen damar sorunları ki varis veya damarda darlık veya yetmezlik gibi durumlarda da kramplar gelişebilir.

Yine herhangi bir neden olmaksızın maalesef yaşlılarda ve gebelerde de kramplar görülebilir. Eğer şeker, karaciğer ve guatr hastasıysanız veya herhangi bir nedenle sinir hasarınız olduysa yine krampa eğilimli bir kişisiniz demektir. Yani siz de kramp gelişme riski yüksektir.

Yazının Devamı

Baston Kullanmanın Da Kuralları Vardır!

Evet geçen hafta size bastonların daha doğru çeşitli hastalıklarımızda bize destek olacak yardımcı cihazlardan bahsetmiştim. Bu haftada bunların kullanımında ki inceliklerden ve detaylardan bahsetmek istiyorum.

Öncelikle baston kullanımının da inceliği olur mu demeyin çünkü gerçekten var. Yapılan çalışmalarda özellikle sağlık sorununuza yönelik kullandığınız cihaz eğer yanlışsa veya sizin boyunuza uygun bir boyda değilse sizi korumak yerine tam aksine zarar verebileceği gösterilmiştir. Bir diğer zarar verme nedeni de baston veya koltuk değneğini doğru şekilde kullanamamanızdır. Bu cihazların kullanımında belli yürüme kuralları vardır. Örneğin bacağınız kırıldı ve alçıya alındı. Bu süreçte size doktorunuz mutlaka ya baston ya da bir koltuk değneği vererek bacağınıza yük vermemenizi ister. İşte bu cihazları kullanırken önce hangi bacağı atacaksınız, bastonu hangi tarafta ve nasıl kullanacaksınız bunların kuralları vardır. Siz bu kurallara uymazsanız koltuk değneğiniz koltuk altındaki bir sinirinizi hasarlayabilir. Veya yine yanlış cihaz kullanımı elde sinir sıkışmasına veya kireçlenmelere yol açabilir. Hatta bazen bu yanlış kullanımlar düşmeden korunmak için aldığınız bir cihazın sizi düşürmesine neden olabilir. Bir diğer yan etkisi ise kişinin enerjisini tüketerek çabuk yorulmasına neden olmaktır. İşte tüm bu nedenlerle cihaz seçerken dikkatli olmak gerekir. Örneğin baston seçiminde şemsiye şeklinde ki bastonlar yerine başı av tüfeği şeklinde olanları seçmeniz el bileğinizde sinir sıkışmasını engeller. Yine bel ve bacak ağrılarınız için baston kullanmanız gerekiyor ama beraberinde ciddi bir kalp probleminiz varsa size tekerlekli bir yürüteç çok uygun olacaktır.

Yani özetle uygun cihaz tercihi sizi hem mevcut hastalığınız hem de yan etkileri yönünden koruyacaktır.

Yazının Devamı

Ben Bastonu Seviyorum!

Evet bu hafta size bastondan bahsedeceğim. Bu da ne demek derseniz işte cevabı. Branşım gereği günlük poliklinikte karşılaştığım pek çok hastalıkta baston benim ilk tedavi seçeneklerim içinde yer almaktadır. Peki nedir bu hastalıklar ve baston gerçekten bu durumların tedavisinde etkili mi? İşte bu hafta sizlere bu sorunun cevabını vermek istedim.

İlk olarak baston tedavisini en sık tercih ettiğim durumlardan bahsetmek istiyorum. Bunların başında diz problemleri gelmektedir. Dizde görülen kireçlenmeler, menisküs problemleri, bağ yaralanmaları ve bazen de dizde görülen yoğun iltahaplarda baston benim tedavi önerilerim içinde mutlaka yer almaktadır. Diz dışında yine ayak-ayak bileği hastalıklarında da baston önerisi benim tedavi reçetemin içinde bulunmaktadır. Burada da özellikle ayak bileği burkulmaları, bağ yaralanmaları ve iltahap-ödemleri gelmektedir. Bir diğer baston tercih ettiğim hastalık bölgesi de kalçadır. Kalça eklemine ait kireçlenmeler, kalçanın beslenme sorunları, kalça romatizması, kalça kuşağına ait kas zayıflıkları da baston kullanımından fayda gören sorunlardır.

Bir diğer bölge ise bel bölgesidir. Bele ait hastalıklar arasında yer alan kireçler, dar kanal, kemik erimesine bağlı omurga yükseklik kayıpları, bel kayması gibi durumlarda yine baston bizi mutlu edebilecek bir tedavi aracıdır.

Yazının Devamı

Sadece Eklemde Değil Deride De İltihap Olur!

Egzama, dermatit ve deri iltahabı; hepsi aslında benzer hastalığı ifade ediyor. Peki nedir bu egzama diye soracak olursanız işte cevabı. Atopik dermatit, tipik olarak yüzü (yanakları), boynu, kolları ve bacakları etkileyen, ancak daha az olarak da kasık ve koltuk altı bölgelerini tutan, uzun süreli, kaşıntılı iltihaplı bir cilt rahatsızlığıdır. Çoğu hastada dermatit zamanla kısmen düzelse de, bireyde yarattığı maddi ve manevi sıkıntı oldukça yüksek olan bir hastalıktır.

Bu hastalığın atopik dermatit (egzama), kontakt dermatit ve seboreik dermatit olarak bilinen farklı tipleri bulunmaktadır. Farklı tipler de tabii ki farklı sorunlarla kişileri hekim karşısına çıkarmaktadır. Örneğin atopik dermatit genellikle bebeklik döneminde başlayan kırmızı, kaşıntılı döküntülere yol açar. Sıklıkla bu eklem bölgelerinde görülür. Derinin büküldüğü yerlerde meydana gelir ki örneğin dirseklerin içinde, dizlerin arkasında ve boynun önünde. Kızarıklık vardır, döküntü yerinden sıvı sızdırabilir ve kabuklanabilir. Atopik dermatiti olan kişilerde iyileşme ve ardından mevsimsel alevlenmeler görülebilir.

Kontakt dermatit ise kırmızı, kaşıntılı, bazen kabarcıkların ve batma hissinin olduğu döküntülerdir. Bu dermatit tipi cilt onu tahriş eden veya alerjik reaksiyona neden olan maddelerle temas ettiğinde gelişir. Seboreik dermatit bir başka dermatit tipidir. Bu durum pullu lekelere, kızarıklığa ve inatçı kepeğe neden olur. Genellikle yüz, göğüs üstü ve sırt gibi vücudun yağlı bölgelerini etkiler. Seboreik dermatit, iyileşme dönemleri ve ardından mevsimsel alevlenmelerle uzun vadeli bir durum olabilir. Foliküler egzama da ise etkilenen cilt kalınlaşır ve saç köklerinde yumrular geliştirir.

Yazının Devamı

Yaşasın: Yeni Yıl Yeni Yıl Yeni Yıl!

Gerçekten kendimi attığım başlık gibi hissediyorum, yani mutlu ve umutlu; neyden mi yeni yıldan. 2020 yılı için kimse iyiydi diyemez sanırım. Ama yeni bir yılla birlikte umuyorum ki bu umutsuzluk ve mutsuzluğumuz son bulur.

Bugün sizlerle sadece sohbet etmek istiyorum. Benim Nilay olarak 2021’ den beklentilerimi, dileklerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

2021 inşallah başta hepimize sağlık getirir, daha özgür günler getirir.

Yazının Devamı

Kalp Krizi: Kovid-19’la İlişkisi Var Mı?

Gerçekten kalp problemleri her dönem insanların başını ağrıtan sağlık sorunlarından biri olmuştur. Özellikle bunlar arasında yer alan kalp krizleri herkesin korkulu rüyalarından biridir. Erkek, kadın her cinsiyeti etkileyen ve ölüme bile yol açabilen kalp krizi maalesef son dönemlerde de daha arttı. Üstüne bir de kovid-19 sorunlarıyla da çok benzerlik gösteren kalp krizi bulguları bu önemli sorunun üstünü örtüp gözden kaçmasına neden olabilir. Hatta bu nedenle Amerikan Kalp Derneği kovid-19 geçiren hastalarda mutlaka bunun göz önünden bulundurulması gerektiğinin altını çizdi.

İşte bu noktada önemli olan şey kalp krizinin neden olabileceği sorunların çok iyi bilinmesidir. Bu nedenle sizlerle kalp krizinin en sık görülen şikayetlerini paylaşmak istedim. En sık şikayetlerin başında; yaklaşan bir kıyamet duygusu olarak tanımlanan kaygı hissi gelmektedir. Ardından da kollarda, sol omuzda, sırtta, boyunda, çenede veya midede ağrı veya rahatsızlık, baş dönmesi, öksürük, kusmalı veya kusmasız bulantı, aşırı terleme, nefes darlığı, hırıltı, hızlı veya düzensiz kalp atış hızı, dolgunluk, hazımsızlık veya boğulma hissi gelmektedir.

Bu şikayetlerle başvuru yapan hastalarda mutlaka detaylı ve iyi bir muayene yapılması şarttır. Ardından yapılacak bazı testler de tanın desteklenmesi için oldukça önemlidir. İşte kalp krizi şüphesinde yapılan bazı testlerin bozukluğu benzer olarak kovid-19 hastalarında da gözlendiği için bu durum kafa karışıklığına neden olabilir. Böyle bir durumda da mutlaka hastanın bir kardiyolog tarafından değerlendirilip durumun kalp krizi mi yoksa kovid-19’ mu olduğu ayrımı yapılmalıdır.

Yazının Devamı

Göz Hastalıkları: Romatizma Bulgusu Olabilir!

Gözümüzde kızarıklık, ışığa karşı duyarlılık, görme keskinliğinde azalma veya ağrı varsa elbette tüm bunların pek çok sebebi olabilir. İşte bu sebeplerden biri de romatizmal hastalıklardır. Ben bu hafta sizlerle kendi alanım olan ve gözde sorunlara yol açan romatizmal hastalıkları paylaşmak istedim.

Gözden vuran romatizmal hastalıkların başında iltahaplı romatizmalar arasında en sık görülen romatioid artrit gelmektedir. Bu hastalık gözde özellikle kızarıklık ve kuru göze neden olmaktadır. Bir diğeri ise şögren dediğimiz hatta kuru göz ve kuru ağız hastalığı olarak bilenen bir romatizmal hastalıktır. Bunda ise adı üstünde gözde özellikle kuruluk ve kaşıntı görülmektedir.

Gözde görme kaybına kadar gidebilen ve gözün tüm katmanlarını etkileyen sistemik lupus eritamamatusus denilen bir hastalıkta göz patolojilerinde mutlaka düşünülmelidir.

Yazının Devamı

Guatr Hastalığı Çocuklarda Da Olur!

Guatr problemi sanki hep büyüklerde olur gibi düşündüğümüz bir hastalıktır ama çocuklarda da aslında gördüğümüz sorunlardan biridir. Evet çok sık olmasa da çocuklarda da görülebilen guatr bazen bu yaş grubunda biraz daha farklı bir tabloyla karşımıza çıktığından tanı olarak atlanabiliyor. Peki biz çocuğumuzda ne gibi sorunlar olursa tiroid bezi hastalıklarını düşünelim diye sorarsanız işte cevabı.

Hastalar tipik olarak kilo kaybı, sık büyük abdest yapma ihtiyacı duyma, yorgunluk, çarpıntı, nefes darlığı, anksiyete-kaygı, duygusal değişkenlik ve nemli cilt-terlemeden şikayetçi olurlar. Yine bunlar yanında özellikle dikkat eksikliği / hiperaktivite bozukluğu veya anksiyete, solunum hastalıkları (örneğin egzersize bağlı astım) veya birincil kalp hastalıkları dahil olmak üzere davranış bozuklukları problemlerinin altında tiroid yani guatr bezi problemleri yatabilir.

Bunların yanında nadir olan bazı sorunlarda vardır ki onlara da burada çok kısa olarak değinmek istiyorum. Bulantı, kusma, ishal gibi mide-barsak sorunları, çarpıntı, tansiyonda düşme ve başka kalp sorunları ve sinirlilik, psikoz gibi bazı psikolojik sıkıntılarda guatr sorunları sonucu gelişebilir.

Yazının Devamı

Bilmediğiniz Diyetlere Girmeyin: Kalbinizden Size Vurabilir!

Evet belki biraz ilginç bir başlık oldu ama başka bir ifade yolu bulamadım. Son yıllarda yapılan bazı diyetlerin kalp hastalıklarını ve beyin damar hastalıklarını arttırdığı gösterilmiştir.

Peki bu diyetleri hangileriymiş bu hafta sizlerle bunu paylaşmak istedim. Malum son yıllarda herkes şu iyi, bu iyi, bunu da ye, bunu da iç… Ama gerçekten bunlar ne kadar doğru bilmek önemlidir. İşte size bahsettiğim kalp ve beyin hastalıklarını arttıran bu diyetlerden biri vücut iltahap değerini yükselten yiyeceklerden oluşan diyet tipi. Vücutta artan iltihaplanma ile ilişkilendirilen kırmızı ve işlenmiş et, rafine tahıllar ve şekerli içecekler bakımından zengin diyetler kalp hastalığı ve felç riskini artırabilir. Araştırmacılar ayrıca rafine şeker, trans yağlar, omega-6 içeriği yüksek bitkisel yağlar, bazı soslar, işlenmiş etler ve kızarmış yiyeceklerin de vücuttaki iltahabı bir miktar arttırarak bu hastalıklara kapı açıldığını belirtmişlerdir. Tabii bunlar arasında yoğun alkol tüketimini de unutmamak gerekir. Mono-sodyum glutamat, en yaygın olarak hazırlanan Asya yemekleri ve soya sosunda bulunan lezzet arttırıcı bir gıda katkı maddesidir, ancak fast-food tarzı yiyeceklere, hazır çorbalara ve çorba karışımlarına, salata soslarına ve şarküteri etlerine de eklenebilir. Bu kimyasal, iki önemli kronik iltahap yolunu tetikleyebilir ve karaciğer sağlığını etkileyebilir. Bunun yanında Akdeniz diyeti olarak geçen ve zeytinyağı, fındık, tam tahıl, meyve ve sebzeler ve deniz ürünleri açısından zengin ve süt ürünleri ve kırmızı / işlenmiş etler açısından hafif bir diyet yapanların ise bu hastalıklara daha az yakalandığı tespit edilmiştir.

İşte bu iki farklı diyet içerikleri ile beslenen kişiler arasında iltahap yaratan besinlerle beslenenlerde neredeyse iki katı sıklıkta beyin ve kalp hastalıkları görülmektedir. İşte o nedenle yiyeceklerimizi seçerken lütfen bir daha düşünelim. Herkese bol lezzetli, sağlıklı diyetler diliyorum…

Yazının Devamı

Hayatımızın Gerçeği Maskeler!

Prof. Dr. Nilay Şahin Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı www.profdrnilaysahin.com prof.dr.nilaysahin-instagram

Evet son dönemde hayatımıza giren bu kovid-19 virüs pandemisi bizleri maskelerle ile tanıştırdı. Peki bu maskeler içinde yer alan ve kendimizi çok güvende hissettiğimiz N-95 denen maskeyi ne kadar uzun takabiliriz? Belki diyeceksiniz ki hocam bu kadar yaygın mı kullanılıyor ki mi N-95 maskeyi anlatıyorsunuz. Cevabım net olarak evet gerçekten çok kullanan var. Özellikle kalabalığa girerken veya hastaneye gelirken hastalar bu maskeyi takıyorlar. Sonra tekrar evde uygun bir ortama koyup tekrar böyle riski bulduğu yerlere giderken yeniden kullanıyorlar. İşte o nedenle bu hafta bu sorunun cevabını sizlerle paylaşmak istedim. N-95 maskeler ne kadar süre ile kullanılabilir? N-95 maskelerinin maskeler üzerinde yapılan çalışmalarda maskenin etkinliğini 3. Günde yarı yarıya kaybettiği görülmüş. Yani deniyor ki bu maskeleri en fazla iki gün kullanın. Zaten bu maskelerin miktarında da sıkıntı olduğu için sanırım düzgün bir şekilde tek kullanımlık maskelerle sokağa çıkmakta bir sıkıntı olmayacaktır. Burada da yine doktorunuz eğer önerirse N-95 maske takmanız uygun olacaktır. Şunu tekrar vurgulamakta fayda var; doğru maske kullanımı hem yüzümüze takarken doğru, hem de kullanım sayısı açısından doğru şekilde olmalıdır. Tek kullanımlık maskeleri gerçekten tek kullanmak ve N-95 gibi daha üst maskeleri de üç günü geçmeyecek hatta ideali iki gün kullandıktan sonra sterilize edilemiyorsa kullanmamaktır. Herkese maskeli ve virüsten uzak günler diliyorum…

Herkese hem yüz hem iç güzelliğin olduğu insanlarla dolu bir hayat dilerim…

Yazının Devamı

Kovid-19’ Un Yeni Semptomları Neler?

Prof. Dr. Nilay Şahin Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı www.profdrnilaysahin.com prof.dr.nilaysahin-instagram

Evet son dönemde hayatımıza giren bu kovid-19 virüsü süprizli bir şekilde hayatımızda kalmaya devam ediyor. Ne demek istedim bununla, ne süprizleri derseniz yeni farklı semptomlar, bulgular…Evet hep ateş, öksürük derken şimdi de yapılan araştırmalarda farklı şikayetlerle kendini göstermeye başladı. Yeni yapılan araştırmada göre ateş, öksürük ve nefes darlığının kovid-19’un bilinen semptomları olması yanında son dönemlerde farklı şikayetlerin de kovid-19 bulgusu olabileceği belirtildi. Peki nedir bu semptomlar derseniz özellikle vücutta yaygın bir güçsüzlük hissi, kan şekeri kontrolünde bozukluk ve mide-barsak soruları olarak sıralayabiliriz. Özellikle 65 yaş üstü hastalarda ishal, yorgunluk ve halsizlik gibi sorunlarda kovid-19’ un ilk şikayetleri olabilir. Yine sık sık düşme veya zihinsel durumunun değişmesi, kan şekerinin çok yükselmesi de kovid-19’ da görülebilir. Yine ateşten önce hastalarda baş ağrısı, kas ve eklem ağrıları görülebilir. Özellikle eklem ağrısı kovid-19 geçiren hastaların çok önemli bir sıkıntısı olabilir. Enfeksiyon geçtikten yani kovid-19 iyileştikten sonra dahi kişilerde kas ve eklem ağrıları devam edebilir. Burada bir de şunun altını çizmek istiyorum; baş ağrısı olan kovid-19 tanısı koyulmuş bireylerde ayrıca bir felç atağı riski olduğunu unutmayalım. Bu hastalarda mutlaka felç riski araştırılmalı ve hatta en doğrusu bu hastaları nöroloji uzmanına yönlendirmeliyiz. Yani özetle kovid-19 bizi her geçen gün farklı yönleriyle tedirgin etmeye devam ediyor. Sizlere önerim yukarıda saydığım problemleriniz olursa hemen bir doktorla görüşmenizdir. Hepimize, dünyamıza sağlıklı bir yıl diliyorum…

Herkese hem yüz hem iç güzelliğin olduğu insanlarla dolu bir hayat dilerim…

Yazının Devamı

ANKİLOZAN SPONDİLİT:TEDAVİ EDELİM!

Prof. Dr. Nilay Şahin

Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı

www.profdrnilaysahin.com

Yazının Devamı

ANKİLOZAN SPONDİLİT: TANIŞALIM!

Prof. Dr. Nilay Şahin

Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı

www.profdrnilaysahin.com

Yazının Devamı

İLTAHAPLI BİR ROMATİZMA TİPİ: ANKİLOZAN SPONDİLİT

Prof. Dr. Nilay Şahin

Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı

www.profdrnilaysahin.com

Yazının Devamı

BESİN ALERJİLERİ: ÖNEMLİDİR!

Besin alerjileri son dönemde önemli bir sağlık sorunu olmaya başladı. Bebek, genç, yaşlı; kısaca her yaştan insanı etkileyen bu alerjiler kimlerde ve neden gelişir; bu hafta bunu konuşacağız.

Besin alerjileri yemekten hemen sonra veya çok daha sonra gelişebilen sorunlara yol açabilirler. Bazen bu sorunlar yiyeceklerin yutulmasından hemen sonra ölüm dahil ciddi anafilaktik reaksiyonlara kadar uzayabilir. Ölüm; şiddetli gırtlak ödemi, geri dönüşü olmayan nefes borusu spazmları veya tansiyon düşüklüğünden veya bunların hepsinin birden görülmesinden kaynaklanabilir.

Yer fıstığı, ceviz, fındık, badem, balık ve kabuklu deniz ürünleri gibi gıdalar en sık alerjik reaksiyon gelişen gıdalar arasındadır. Yer fıstığı ve ceviz, badem, fındık gibi yemişler genellikle ölümcül düzeyde alerjiye neden olabilecek besinlerdendir. Öte yandan çocuklarda sıklıkla görülen inek sütü nadiren ölümcüldür. Yine deniz ürünleri, diğer birçok bölgeye göre gıda anafilaksisi ölümlerinin yaygın bir nedenidir. En yaygın gıda alerjilerinden biri de yumurta alerjisi olmasına rağmen, belgelenmiş anafilaksi ölüm oranı düşüktür.

Yazının Devamı

DÖVMELER ÇOK POPÜLER: ZARARLI MI?

DÖVMELER ÇOK POPÜLER: ZARARLI MI?

Dövme son yılların popüler bir süsü. Genç, yaşlı pek çok insanda dövme görmek çok mümkün oldu. Çok eski yıllardan beri yapılsa da son dönemlerde daha büyük bir ilgi gören dövmenin buna paralel olarakta nadir de olsa yan etkileri ortaya çıkmaya başladı. Yakın zamanda yapılan bir araştırma, dövme komplikasyonları ile ilgili semptomlar için internet aramalarının önemli ölçüde arttığını tespit etti. Peki dövmelerin ne gibi yan etkileri olabiliyor şimdi hep birlikte bu konuya değinelim.

Dövme ile yabancı pigmentler cilde giriyor ve bu da ciltte bazı iltahabi reaksiyonların gelişmesine neden oluyor. Yine elektrikli iğneler kullanılarak yapılan dövmelerde bulaşıcı hastalıklar ve travmaya bağlı deri hastalıklarının görülme sıklığında artış olduğu gözlenmiştir.

Yazının Devamı

D VİTAMİNİ FAYDALI, ALAYIM GİTSİN: DOĞRU MU?

Hayatta herşeyin fazlası bana göre zarardır. Fazla yemek, içmek, uyumak, hatta spor bile. Peki fazla vitamin almakta mı zararlı? Mesela D vitamini; gerçekten düşüklüğü, vücutta noksan olması ciddi sorunlara yol açar ama sırf kendimizi garantiye almak için ezbere D vitamini almak peki doğru mu?

Yeni araştırmalar, yeterli serum seviyelerine sahip yani kanda D vitamini normal olan kadınlar için D vitamini takviyesinin iyi gelmediği yönündedir. Çok yüksek dozda D vitamini takviyesi alan 55-70 yaşlarındaki sağlıklı kadınlarla yapılan bir çalışmada kemik kaybının arttığı görülmüştür. Yani ekstra alınan D vitaminin kemikteki erimeyi arttırdığı tespit edilmiştir. Halbuki biz D vitamininin kemikleri güçlendirdiğini ve bizi kemik erimesinden koruduğunu düşünürdük. Tabii bu bilgi doğru ancak serum-kanda D vitamini düşüklüğü tespit edilenler için.

Çalışmalar bazı hastaların ihtiyaç duyduklarından daha fazla D vitamini aldıklarını, çünkü daha fazlasının daha iyi olduğunu düşündüklerini tespit etmiş, ancak bu düşüncenin çok hatalı olduğunu vurgulamıştır. Çok fazla D vitamininin artan kırıklarla ilişkili olabileceğine dair bir endişe duyulduğu da yapılan çalışmalarda vurgulanmıştır. Yani aşırı D vitamininin özellikle kalça ve bel kemiklerinde kırıklara yol açabileceği belirtilmektedir.

Yazının Devamı