Sonbahar Geldi, Bağışıklığımıza Dikkat Edelim!

Prof. Dr. Nilay Şahin

Prof. Dr. Nilay Şahin

Tüm Yazıları

Yaz mevsiminin enerjik ve canlı günlerini geride bırakırken sonbahar yavaş adımlarla hayatımıza giriyor. Hava sıcaklıklarının düşmesi, günlerin kısalması ve yağmurların başlamasıyla birlikte doğa yeni bir döngüye hazırlanıyor. Ancak bu mevsim yalnızca yaprakların sararıp döküldüğü bir dönem değil, aynı zamanda insan sağlığı açısından da dikkat edilmesi gereken kritik bir süreçtir. Çünkü bu aylarda bağışıklık sistemimizin direnci daha da önem kazanır. Sonbaharda en sık karşılaşılan sorunlardan biri grip ve soğuk algınlığıdır. Kapalı alanlarda daha fazla vakit geçirmemiz, virüslerin yayılmasını kolaylaştırır. Bu nedenle güçlü bir bağışıklık sistemi adeta vücudumuzun kalkanı haline gelir. Bağışıklığı desteklemenin en önemli yolu dengeli beslenmedir. Mevsim sebzeleri ve meyveleri bu dönemde sofralarımızın baş tacı olmalıdır. Özellikle C vitamini açısından zengin portakal, mandalina, kivi ve nar gibi meyveler bağışıklık hücrelerimizi aktif hale getirir. Bunun yanında ceviz, badem gibi kuruyemişler de içerdiği sağlıklı yağlar ve minerallerle vücuda enerji katar. Çorba gibi sıcak ve besleyici yemekler hem sindirimi kolaylaştırır hem de bağışıklığı destekler.

Elbette sadece beslenme değil, yaşam tarzımız da bağışıklığımızı doğrudan etkiler. Geceleri yeterli uyumak, vücudun yenilenmesi için en güçlü ilaçtır. Araştırmalar 7-8 saatlik düzenli uykunun bağışıklık sistemi hücrelerinin etkinliğini artırdığını göstermektedir. Uykusuzluk sadece yorgunluğa değil, hastalıklara karşı daha savunmasız hale gelmemize de neden olur. Sonbaharın serin havası çoğu zaman hareketten uzak durmamıza yol açsa da düzenli egzersiz tam da bu dönemde ihtiyacımız olan bir alışkanlıktır. Her gün yapılacak 30 dakikalık tempolu yürüyüşler hem ruh sağlığımızı hem de bağışıklık sistemimizi güçlendirir. Ayrıca açık havada yapılan egzersizler vücudumuzun D vitamini üretmesine katkı sağlar. D vitamini bağışıklık sisteminin en önemli destekçilerinden biridir.

Bir başka önemli nokta sıvı tüketimidir. Havalar soğudukça su içme ihtiyacımız azalsa da vücudun suya olan gereksinimi devam eder. Günde en az 1.5-2 litre su içmek hem toksinlerin atılmasına hem de vücut direncimizin korunmasına yardımcı olur. Bitki çayları da bu dönemde sağlığımızı destekleyebilir. Özellikle ıhlamur, adaçayı ve zencefil çayı hem bağışıklığı güçlendirir hem de boğazı rahatlatır. Sonbahar aynı zamanda psikolojimiz için de hassas bir mevsimdir. Güneş ışığının azalması bazı insanlarda halsizlik ve moral düşüklüğüne yol açabilir. Bu durumu dengelemek için sosyal ilişkileri canlı tutmak, hobilere zaman ayırmak ve doğada vakit geçirmek oldukça faydalıdır. Unutmayalım, ruh sağlığımız da bağışıklık sistemimizin ayrılmaz bir parçasıdır.

Sonuç olarak sonbahar sadece doğanın değil, bedenimizin de yeniden bir denge arayışına girdiği bir dönemdir. Sağlıklı beslenme, düzenli uyku, egzersiz, bol sıvı tüketimi ve ruhsal denge bu dönemi hastalıklardan uzak ve enerjik geçirmenin anahtarıdır. Bağışıklık sistemi lüks değil, yaşamın sigortasıdır. Bu mevsimi bilinçli adımlarla karşılamak hem bedenimizi hem ruhumuzu güçlendirmek için büyük bir fırsattır.

Herkese sağlıklı bir sonbahar dilerim….

sonbahar mevsim geçişleri bağışıklık sistemi