GündemKöşe Yazıları

Bazen Bir Cümle Hayat Kurtarır

Bazen Bir Cümle Hayat Kurtarır

 

Bazen öyle anlar olur ki bir cümlenizle hayat kurtarabilirsiniz belki siz bile farkında olmadan. Çünkü bu durum karşınızdaki kişinin o andaki algısındaki seçiciliğine bağlıdır daha çok.

Gecenin bir yarısında arkadaşımdan gelen mesajla irkildim. “müsaitsen arayabilir miyim” diyordu. Gece çalan telefonlar, gelen mesajlar hep tedirgin etmiştir beni, içeriğinin genelde üzücü olaylar olması nedeniyle. “Elbette” dedim hiç düşünmeden. Belli ki arkadaşımın konuşmaya ihtiyacı vardı. Hemen telefon çaldı ve ağlamalı bir sesle “nasılsın” diye sordu bana. “Ben iyiyim de asıl sen nasılsın” dedim. “Sesini duymak istedim, bilirsin senin sakin ses tonun, yargılamadan dinlemen kısaca konu ne olursa olsun haklı aramaya çalışmaman, bana kendimi iyi hissetmiştir her zaman. Bu nedenle de aklıma ilk gelen sen oldun” dedi. Bu sohbetin uzun olacağını anlamıştım çünkü arkadaşım her neye üzülmüşse belli ki alkol almış ve onun etkisiyle cümlelerini zor toparlıyordu.

Arkadaşımı kahreden olay beni de bir hayli sarstı duyduğum an ve kulaklarıma inanmak bile istemedim. Otuz beş yıl dile kolay, eşim, can yoldaşım, öbür yarım dediği karısının, en yakın arkadaşı ile kaçmış olmasının bahanesi bile yoktu görünürde. Çünkü beraberliklerinden masal gibi bahsedilir, kimi zaman övülür, kimi zaman kıskanılırdı diğer çiftler tarafından. Arkadaşımı daha da kahreden ise, kardeşim dediği bazı dostlarının durumu bilmelerine rağmen ona söylememeleri olmuş. “Söylesene, ben kaç defa aldatılmış oldum” diye sordu hıçkırarak.

 

***

 

Olan olmuştu ve yapılabilecek bir şey de yok gibi görünüyordu. Onlar tercihlerini yapmış, kendi mutluluklarına yelken açmışlardı arkalarında kocaman bir enkaz bırakarak. Sanırım her şeyi göze almak denen şey bu olmalıydı, bu durum için. Bana göre daha çirkin olanı ise, giderken evde bulunan değerli eşyaları da yanında götürmesi ve bir de dalga geçer gibi “beni affet” diye not bırakmasıydı.

Teselli etmek için bir şeyler söylemek istesem de kelime bulamıyordum, nutkum tutulmuştu sanki.  Zira o da pek anlayacak durumda değildi hatta anlattıklarının birçoğunu belki de sabah uyandığında hatırlamayacaktı bile. Her ne kadar acısını paylaşmak istesem de aşırı duygusal bir insanın yüreğinde açılan yarayı ne soğutabilirdi ki? Sabırla dinliyordum sadece.

İçini döküp ilk kızgınlığının geçtiğini fark ettiğim anda ona, “şu anda canını en çok ne yakıyor” diye sordum. Biraz düşündü ve “aptal yerine konmak” dedi. “Birisine özellikle de hayatını paylaştığın insana güvenmenin ve şüphe duymamanın aptallık olduğuna inanmıyorum ve asıl aptallığın da iyi niyeti suiistimal etmek olduğunu düşünüyorum” diye cevap verdim. Saatler sonra kendine gelmeye başlayan arkadaşım “aslında doğru söylüyorsun ancak yine de canım yanıyor” dedi. Peki, “ne olsaydı canın yanmaktan vaz geçerdi” diye sordum. Yine biraz düşündü ve “onlar birlikte çok daha mutluymuşlar ya, işte ben de en az onlar kadar mutlu olursam belki” diye cevap verdi.

 

***

 

“Süper o zaman sen de öyle yap, yeterince üzülmüşsün zaten.” dedim ve “hem bu değiştirebileceğin bir durum değil ancak hayatını yeniden inşa edebilirsin değil mi? Bir an önce geminin su alan bölümünü kapatıp dümene geçmen daha doğru bir karar olmaz mı?” diye sordum son olarak.

“Harikasın, harikasın” diye bağırmaya başladı birden altın bulmuş gibi. “O dümene geçeceğim, bak göreceksin” diye tekrarlamaya devam etti bir müddet. “Sen de harikasın ve bunu başaracağından kesinlikle eminim ancak şimdi izninle kapanmaması için direndiğim göz kapaklarımı biraz dinlendirmek istiyorum olur mu,  ne zaman istersen yine konuşuruz” diye vedalaştım arkadaşımla. Telefonu kapatırken “aramızda kalsın bu anlattıklarım” diyecek oldu “sorun yok unuttum bile” dedim. Umarım gece verdiği sözü hatırlar ve geleceğini kazanmaya çalışır güzel yürekli, iyi insan. Dualarım seninle…

Demet TOK

Şair/Yazar

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu