Köşe Yazıları

Bir Damla Su!

Bir Damla Su!

Suyun, yeryüzündeki hayat serüveni oldukça ilginç. Bulutlardan bir yağmur damlası olarak gönderilen suyun yolculuğu yeryüzündeki su kaynaklarına ya da toprağın derinliklerine doğru devam eder. Daha sonra buharlaşır ve gönderildiği yere doğru yeniden semaya yükselir. Bazen de bir canlıya hayat olur ve onun bedenine katılır. Yani su öyle mucizevi bir madde ki onu çıkardığınızda kâinatta canlılık adına bir şey kalmaz.

***

İnsanlar ve hayvanlar olarak her birimiz, bir damla su olarak bu aleme geldik. Aynen bir yağmur damlası gibi yüzde 100 su olarak düştük ana rahmine. Anne rahmine sevgiyle düşen bu küçük damla nesilden nesile aktarılan tüm DNA kodlarımızı, genlerimizi ve bizim gelecekte alacağımız şeklimizin sırrını taşıdı. Sonra o bir damlaya ruh ve beden yüklendi, ete kemiğe büründürüldü ve bir cenin oldu. Bu esnada cenindeki su oranı da yüzde 85’e düştü. Anne rahmindeki hayat yolculuğumuz belli bir süre sonra tamamlanınca oradaki ölümümüz gerçekleşti ve bu dünyaya gözlerimizi açtık. Dünyaya gelişimizle birlikte su oranımız yüzde 70-80’lere düştü. Derken geliştik genç olduk damarlara sığmaz olduk delikanlı olduk. Sonra zaman geçti olgunlaştık ve hayatımızı bir hayat arkadaşı ile birleştirdik. Arkamızda izlerimiz olarak, bizi temsil edecek, aynı DNA kodlarını taşıyan su damlaları bıraktık. Zaman içerisinde suyumuz çekilmeye başladı, hücrelerimizdeki sular azaldı, su oranımız yüzde 50’lere inmeye başladı. Yani dallara giden sular, yaprağa ulaşan sular yavaş yavaş azaldı, ihtiyarladık. Bu dünyadan gidiş vakti geldiğinde ise suyumuz çekilecek ve başka alemlere yol almak üzere yine su ile temizlenerek yolumuza devam edeceğiz ve ebedi aleme uzanacağız. Aynen ana rahmindeki gibi bu dünyada öleceğiz ama başka bir dünya da yeniden dirileceğiz.

Indir

Şöyle kenara çekilip düşünce aleminde böyle bir tefekkür penceresi açıp geriye baktığımızda bir damla sudan şu andaki halimize ulaşana kadar nice badirelerden geçtik, geliştik ve olgunlaştık

Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de Enbiya suresindeki “Canlı olan her şeyi sudan yarattık” ayet-i kerimesi ile canlılığın kaynağının su olduğunu, canlı olan insanların, hayvanların, ağaçların tamamının sudan yaratıldığını öğreniyoruz. Yine pek çok ayet-i kerimede “düşünmez misiniz?”, “görmez misiniz”, “düşünüp ibret almaz mısınız?” diye dikkat çeken ifadeler görürüz. Bu yüzden düşünmek hem de derinlemesine düşünmek büyük bir ibadettir. Ama şunu unutmamalıyız ki derinlemesine düşünme dediğimiz tefekkür; olmayan bir şeyi hayal etmek değil, varlıklardaki manayı görebilmektir. Yaratıcının eşyadaki tecellilerini görmeye ve onlardaki hikmeti anlamaya çalışmaktır.

Su gibi aziz, su gibi temiz ve su gibi coşkulu olmanız dileklerimle…

Not: Bu yazıyı kaleme alırken yazısından yararlandığım Recep Ali Topçu’ya teşekkürlerimi sunarım.

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu