Köşe YazılarıHüseyin Yıldırım

Bir Türbe ve Hikayesi . ..

“Allah, diriyi ölüden çıkarır, ölüyü de diriden çıkarır. Ölümünden sonra yeryüzünü diriltir. Siz de (mezarlarınızdan) işte böyle çıkarılacaksınız.” Rum,19
Lohusa Sultan Türbesi, Istanbul’un en gizemli türbesi olarak Şişhane’de, yol kenarında kare planlı, göz alıcı taş işçiliği ve kubbeli mimarisiyle dikkat çekmektedir.
Türbenin hikayesi Evliya Çelebi’nin Seyahatname’deki rivayetiyle bilinir.
Meyyitzâde’nin babası bir askerdi. Birçok kişi gibi o da Sultan 3. Mehmed’in 1596 yılında yaptığı Eğri Seferi’ne çağırılmıştı. Fakat o esnâda hanımı hâmileydi ve doğumu da bir hayli yaklaşmıştı. Bununla beraber Hz. Allah cc yolunda cihâdı her şeyin üstünde tutan cengâver baba, sefer hazırlıklarını yapar. Yola çıkmadan hâmile hanımıyla şefkat ve muhabbet hisleri içerisinde helâlleşir. Ellerini açar ve:
“İlâhî! Senin yolunda gazâya gidiyorum. Mâlûmundur ki Sen’den başka kimsem yok! İlâhî! Şu vefâkâr ve çilekeş hanımımdan doğacak olan evlâdımı Sana emânet ediyorum. Lûtuf ve kereminle onu muhâfaza eyle!” diye dua eder.
Hz. Allâh’ın inâyet ve nusretiyle Osmanlı ordusu, muzaffer oldu. Kumandanından askerine kadar bütün yiğitler, alınlarında şeref ve zafer hâlelerinden örülmüş çiçeklerle o zamanlar bir adı da Dersaâdet (saâdet kapısı) olan İstanbul’a döndüler. Gazi olan Meyyitzâde’nin babası doğruca evine gitti. Ancak eve geldiğinde kimsecikler yoktu. Oysa ordunun muzafferen döndüğü haberi her tarafta duyulmuş olduğundan, hanımının evde kendisini bekliyor olması Iâzımdı. Büyük bir merak ve telâş içerisinde hemen etraftaki komşulara koştu ve hanımını sordu. Gazi babayı karşılarında gören komşular, mahzun bir şekilde,
“–Yiğit! Allah gazânızı mübârek etsin ve sizin ömrünüze bereket ihsân eylesin!” dediler.
Bu cümleden kastedilen hakîkati anlayan baba, bir anda kalbini saran yakıcı bir elemin verdiği irâdesizlikle, kekeledi ve ardından hafif bir sesle,
“–Olamaz! Ben doğacak yavrumu kâinâtın Rabbine emânet eylemiştim! O, muhâfaza edenlerin en hayırlısıdır!..” der.
“–Elbette ki merhamet sahibi olan Allah, muhâfaza edenlerin en hayırlısıdır! Tiz bana refîkamın kabrini gösterin!” dedi.
Birlikte kabristana giderler. Kabir kendisine gösterildiğinde heyecanla kulağını mezarın toprağına koydu ve dinlemeye başladı. Bir müddet sonra haykırdı: “İşte yavrumun sesini işitiyorum!”
Hemen kazma ve küreğine sarılarak kabri açmaya koyuldu. Onunla beraber gelenler de mezardan ince ince yayılan çocuk sesini duydukları için bu mahzun babaya yardım ettiler. Kabir tamamen açıldığında ortaya çıkan manzara, irâdeleri sıfırlayacak kadar hayret ve dehşet vericiydi.
Kabirde ölü anneden doğmuş nur topu gibi bir yavru vardı ve annesinin göğsüne yapışmış bir vaziyette duruyordu.
Gâzi baba, hemen yavrusunu alıp bağrına bastı. Sonra yavruyu sıcak bir kundağa sardılar. Sonra kabri itina ile tekrar kapattılar. Herkes, bu mûcizevî ve Rabbânî tecellî karşısında hayret ve hiçlik makâmında ulaştı.
Bu yavru, güzel bir tahsil ve terbiye içerisinde büyüdü ve Osmanlı devletinde zâhid bir âlim oldu. Başından geçen bu mûcizevî olay nedeniyle  Meyyitzâde diye anılageldi. Evliya Çelebi, Seyahatname, İ, 424
Rabbimiz kendi emrine samimiyet ve ihlâsla râm olan Hazre-i İbrahim as’ı ateşte yakmayan ve Hazret-i Îsâ as’ı babasız yaratan Kâdir-i Mutlak, bu zâtın da babasının ihlâsı bereketiyle ölü bir anneden doğmasını irâde buyurmuştu.
Kudret, güç ve azamet, yalnız Hz. Allâh cc’ye âittir.
Türbe önündeki kitabe’ye göre; Lohusa Sultan hicri 1057 (miladi 1647) yılında vefat etmiştir.
Rabbimiz bizlere ibret almayı ve ihlas sahibi olmayı nasip eylesin. ….

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu