GündemKöşe Yazıları

Cana Can Katan Yavru Kedi

Cana Can Katan Yavru Kedi

Yaşadığımız pandemi süreci yaşlılarımız için daha da zorlayıcı oldu malum. Zaten birtakım sağlık sorunları ile yaşamak zorunda iken bir de evlere hapsolmak psikolojik açıdan da bir hayli yıprattı birçoğunu.

Ayrı şehirlerde olduğumuz için her gün telefonla görüşme yaptığım annem de bu sürecin psikolojik mağdurlarından birisi. Çocuklarına özlem bir yana bir de herhangi meşgalesi olmayan annem, kafasını üst komşusunun süpürge sesine takmıştı son zamanlarda. Komşusu halı kullanmadığı için haliyle metalin yere sürtünme sesi gerçekten rahatsız edici boyutta idi. Üstelik bu süreçte çocuklar da sürekli evde olunca kadın hemen hemen her gün süpürüyormuş evini.

Her telefon konuşmamızda yakınan anneme o sesi duymaması için önerilerde bulunuyordum epeydir. Hatta bir görev bile vermiştim oyalansın diye. Yaşamına dair notlar alacaktı ve ben de onu kitap olarak düzenleyecektim. Önceleri hevesle başlamıştı lakin yine o süpürge sesi baskın geldi ve dikkati dağıldı.  Bir gün “bak gürültüden ne yazacağımı şaşırıyorum, bu cümlede şuraya uygun bir kelime bulamadım o ses yüzünden” dedi.

Anladım ki durum baya kötüymüş. Üst komşuya durumu iletmek de çözüm olmayınca başka çare aramaya başladım. Sakinleştirici durumu düzeltir mi acaba diye düşünürken kızım, “anneanneme kedi sahiplendirelim” önerisinde bulundu. Hatta işleri nedeniyle bakmakta zorlandığı yavru kedisini verebileceğini söyledi. Hem o da vakit buldukça görebilecekti. Düşündüm mantıklı geldi bir de kedinin negatif elektriği çekiyor olması işe yarayabilirdi.

***

Sıra kediyi annem ve ablama kabul ettirmeye gelmişti yani işin en zor kısmıydı bu. Annemi aradım sohbet ederken her zaman ki gibi torununu da sordu. Ben de birden “ne yapsın anneannesi iş için bir müddet şehir dışına gidecekmiş yavru kedisine güveneceği bir yer arıyormuş” dedim. Annem de “niye yer arıyor ki bize getirsin torunumun çocuğu, öyle kimselere verilir mi” demez mi. Ah yüce Tanrım ben nasıl söyleyeceğim diye kıvranırken imdadıma yetişti o anda. Hatta genç kızken evlerinden kaçan kedilerinin hikâyesini de ağlayarak anlattı.

Annem tamamdı sıra ablama gelmişti. Şaşılacak şekilde o da itiraz etmedi, ancak garibim birkaç günlüğüne sanarak “aman bir yerlere bırakmasın, üzülür sonra, bize getirsin” dedi. Annem de ablam da bir kedi gelse de yaşantımız canlansa diye bekliyorlarmış meğerse.  İkna ve kabul aşamaları bitince hemen abimi aradım ve yeni evinin minik kedi için hazır olduğunu söyledim. Kızım da taşıma çantası, kum, mama, oyuncak vesaire ne lazımsa hazırladı.

Buraya kadar başarılı olan planımızın tanışma faslı da gayet sıcak ve sevgi dolu geçmiş. Geçmiş diyorum çünkü ben bu heyecanın bir kısmına telefonla görüntülü katılabildim. Gerçekten bizimkilerin heyecanı ve mutluluğu görülmeye değerdi. Resmen duygulandım ve çok mutlu oldum. Bir yavru kedinin henüz geleli birkaç saat olmuşken evde yarattığı enerji inanılacak gibi değildi. Bu nasıl bir can, “cana can kattı” dedim kendi kendime.

Şimdi kedinin başından ayrılmayan annem ara sıra beni arayıp bir de rapor veriyor yaptıkları ile ilgili. Sesinin enerjisi bile değişen annem ve yavru kedi için faydalı bir şey yapmanın huzurunu yaşarken aynı zamanda da kendim için de güzel bir deneyim olduğunu fark ettim. Kim bilir…

 

Demet TOK

Şair/Yazar

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu