Duygusal Yaklaşımların Üstünlüğü
Bugün dünki yazımın devamı üzerine yazıyorum, İnsan beyninde duygusal sistem, evrimsel süreçte hayatta kalmanın kritik bir bileşeni olarak gelişmiş. İşte duygusal yaklaşımın neden daha baskın olduğuna dair bazı gerekçeler:
Duygusal Yaklaşımların Üstünlüğü
Duygusal sistem (Sistem 1 olarak da adlandırılır) hızlı, otomatik ve kaynak tüketimi az olan kararlar üretir. Bu durum, acil tehlike anlarında ya da belirsizlik durumlarında hızlı tepki vermemizi sağlar. Duygusal yanıtlar, beyin dalgalarının (özellikle theta) senkronizasyonu ile desteklenir.
Evrimsel Programlama:
Evrimsel açıdan bakıldığında, duygusal tepkiler tehlike ve fırsatların hızlıca tanınmasını sağlar. Bu da, mantıksal ve analitik düşünmenin aksine, anında harekete geçmeyi mümkün kılar.
Bilişsel Yük ve Kaynak Kısıtlaması:
Mantıksal düşünme (Sistem 2) daha fazla bilişsel kaynak talep eder. Stres veya belirsizlik durumunda, beyin otomatik olarak daha az kaynak gerektiren duygusal karar alma stratejisine yönelir.
Mantık ve Duygu Arasında Tercih Meseleleri: Neden Mantıksal Yaklaşım İkinci Planda Kalıyor?
Mantıksal düşünme, karmaşık problem çözme ve detaylı analiz gerektirirken; duygusal yaklaşım daha otomatik ve sezgiseldir. Mantıksal işleyişin ikinci plana itilmesinin nedenleri şu şekilde özetlenebilir:
Analitik düşünme, beynin yüksek enerji gerektiren bölgelerini aktive eder. Yoğun bilişsel yük altında olan bireyler, doğal olarak daha az enerji harcayarak, hızlı karar vermeye olan eğilim gösterirler.
Stres ve Zaman Baskısı:
Kriz anlarında veya acil durumlarda, beyin, detaylı analiz yerine, otomatik ve duygusal bir tepki üretme eğilimindedir. Bu, riskleri minimize etmek ve hızlı hareket etmek açısından avantaj sağlar.
Öncelikli İşlem Sistemleri:
Dual-process teorileri, bireylerin iki farklı düşünce sistemi arasında karar vermek zorunda kaldıklarını öne sürer. Hızlı ve duygusal Sistem 1, bilinçli ve analitik Sistem 2’ye göre genellikle daha baskın hale gelir, çünkü her ikisini aynı anda etkili kılmak, zaman ve enerji açısından sınırlı kalır (Kahneman, 2011)
Beynimizdeki dalgaların, özellikle theta ve gamma dalgalarının, hem duygusal hem de bilişsel süreçlerimizi koordine ettiği ve bu sayede seçimlerimizi etkilediği anlaşılmaktadır. Evrimsel geçmişimiz, bilişsel kaynak kısıtlamaları ve stres altındaki durumlar, duygusal sistemin hızlı ve otomatik yanıtlarını ön plana çıkarırken, mantıksal düşünme daha karmaşık ve enerjiyi yoğun kullanır hale gelmektedir. Bu durum, günlük hayatımızda çoğu zaman mantık ve duygu arasında seçim yapmamız gerektiğinde, duygusal yaklaşımın neden baskın çıktığını açıklamaya yardımcı olabiliyor.
Nursima Akyürek