Ey oğul! ...
“Gecenin bir kısmında da uyanarak sana mahsus fazla bir ibadet olmak üzere teheccüd namazı kıl ki, Rabbin seni Makam-ı Mahmud’a ulaştırsın.”İsrâ, 79 “Ey oğul!...
“Gecenin bir kısmında da uyanarak sana mahsus fazla bir
ibadet olmak üzere teheccüd namazı kıl ki, Rabbin seni Makam-ı
Mahmud’a ulaştırsın.”İsrâ, 79
“Ey oğul! Nasihat vermek kolaydır. Onu kabul edip mucibince amel
etmek ise güçtür. Çünkü heva ve hevesine uyan kişilere nasihat acı
gelir.
Bu sözlerimle bilhassa ilmin şekline bağlı kalarak, vakitlerini
nefsin faziletini ve dünya mevkilerine ulaştıran yolları nazarî bir
şekilde araştırmakla geçiren kimseleri kasdediyorum. Onlar,
mücerred ve nazarî bilginin kendilerini kurtaracağını ve
bilgileriyle amel etmekten müstağni olduklarını zannederler. İşte
bu feylesofların inancıdır.
Subhanallah! Bu mağrur ve sathi kişiler bilmiyorlar mı ki,
öğrendikleri bilgiyle amel etmezlerse bu bilgileri, Rasûlullah
sav’in «Kıyamet günü en şiddetli azaba çarpılacaklar, Allah’ın
bilgilerinden kendilerini istifade ettirmediği kimselerdir.»
buyurduğu veçhile aleyhlerine delil olacaktır.
Rivayet olunur ki Cüneydi Bağdadi hazretlerini vefatından sonra bir
zat rüyada görür. Ve Cüneydi Bağdadi’ye sorar,
— Ey Ebül-Kasîm, hailin nicedir, ne haber?
Cüneydi Bağdadi ks. şu cevabı verir,
— «Dünyada sarf edilen o güzel lâfızlar ve yaldızlı sözler
fayda vermedi, batın ilimlerinin esrarlı ıstılahları hiç bir
işimize yaramadı. Bize ancak gece yarısı kıldığımız
rekâtcıklar (namazlar) yaradı.»
Ey oğul! Amel bakımından müflis olma, hâl ilminden
geri kalma, bil ki, sadece nazarî ilim sana yardım elini uzatmaz.
Bak sana bir misal vereyim: Yanmda on hind kılıcı ve diğer başka
silâhlar bulunsun savaşçı ve yiğit bir adama büyük ve dehşetli bir
arslan hücum etse, sanır mısın ki elindeki silâhlarla vurmaksızın o
yiğit adam kendini kurtarabilir? Pek iyi bilirsin ki onun kurtuluşu
ancak hareket ve harb ile mümkündür.
Keza yüz bin ilmî mesele okumuş ve öğrenmiş olan, fakat
öğrendikleri ile amel etmeyen bir adamın vaziyeti de böyle değil
midir? O ancak bildikleri ile amel ederse bir fayda sağlayabilir.
Onu ancak ameli kurtaracaktır.
Peygamberimiz sav ’ in ümmetine vermiş olduğu nasîhatlar içinde şu
sözler de vardır: «Allahü Teâ-
lanın kulundan yüz çevirdiğinin alâmeti o kulun kendisine faydası
olmayan, yararsız işlerle uğraşmasıdır.
Bir kişi yaratılışının sebebi olan iman, zikir, ibadetten gayrı bir
işle ömrünün bir saatini geçirse, «Ceza gününde» muhakkak ki
hüsrana uğramaya müstahaktır. Kırk yaşını almış bir kimsenin hayrı
şerrinden üstün değilse o adam cehennem ateşine hazırlansın.»
Bilgili ve anlayışlı kimseye bu nasihat yeter”. (İmam-ı Gazali,
Eyyuhel Veled )
“Onların yanları yataklarından uzaklaşır (teheccüd namazı
kılmak için yataklarından kalkarlar), korkarak ve umarak Rablerine
dua ederler ve kendilerine verdiğimiz rızıktan (hayır için)
harcarlar. Yaptıklarına karşılık olarak onlar için gözlerini
aydınlatıcı ne güzel (nimetlerin) saklandığını hiç kimse
bilmez.” Secde, 16-17
Rabbimiz bizleri ve tüm inananları bilgili ve anlayışlı eylesin.
..