GündemKöşe Yazıları

Gıda Fiyatlarındaki Artışta “Bozuk” Sistemin de Parmağı Var

Gıda Fiyatlarındaki Artışta “Bozuk” Sistemin de Parmağı Var

 

Gücü ve kârı birkaç şirketin elinde toplayan sistem nedeniyle bu yıl gıda fiyatlarında yaklaşık %20’lik bir artış oldu.

 

Uzmanlar, dünya çapında gıda fiyatlarındaki artışın, yoksulları kenara atan, güç ve kârları birkaç kişinin elinde toplayan “bozulmuş” sisteminin bir sonucu olduğunu söyledi.

Yükselen fiyatlar gelişmekte olan ülkelerde ciddi sıkıntılara neden oluyor ve zengin ülkelerde bile yüksek gıda ve yakıt fiyatlarının birleşimi milyonlarca insanı zor durumda bırakıyor.

Fiyatlar bu yıl yaklaşık %20 arttı ve COVID-19’dan önce 135 milyon insan akut gıda güvensizliği yaşarken, bu rakam 345 milyona çıkmış durumda.

Oxfam’dan Alex Maitland, Guardian’a, mevcut krizin “küresel gıda sistemindeki bir dizi başarısızlığın sonuncusu” olduğunu ve bunun son zamanlardaki aşırı hava koşulları, iklim krizi ve ekonomik çalkantıların etkileri nedeniyle daha da kırılgan hale geldiğini söyledi.

Maitland, “Ukrayna’daki savaş, küresel olarak büyük fiyat dalgalanmalarına ve gıda arzının bozulmasına neden oldu. Bu, hali hazırda bozuk olan küresel sistemin karşılaştığı son darbe. Küresel zincirlere az sayıdaki çok uluslu şirket hakim. Bu şirketlerin bu kadar büyük kârları elde etmesi pek şaşırtıcı değil” dedi.

Guardian, küresel tahıl ticaretinin %70-90’ını kontrol eden ABCD şirketlerinin (Archer-Daniels-Midland, Bunge, Cargill ve Louis Dreyfus) Ukrayna savaşının ardından gıda fiyatları yükselirken rekor bir kazanç elde ettiğini açıklamıştı. Görünüşe göre bazıları da kâr marjlarını artırarak tüketicilere daha fazla baskı yapıyor. Aktivistler, tohumların ve tarım kimyasallarının, ticaretin %60’ını kontrol eden Bayer-Monsanto, Dupont-Dow ve Chem-China Syngenta gibi çok uluslu şirkete sahip bir avuç şirket tarafından benzer şekilde kontrol edildiğinden endişe duyuyor.

Tek mağdur tüketiciler değil: Büyük şirketlerin hakimiyetini kötüye kullanması çiftçilerin geçim mücadelesini de zorlaştırıyor. Maitland bu konuda şunları söyledi: “Gıda üreten ve satın alan insanlar, hissedarların kârını insanların üzerine koyan bir sistemden mustarip. Dünyadaki yetersiz beslenenlerin yarısı küçük çiftçiler ve onların aileleri. En yoksul kesim, gıda için en zenginlerden çok daha fazlasını harcar durumda.”

Birleşik Krallık’taki sivil toplum gruplarından oluşan bir koalisyon olan Sustain’de sürdürülebilir çiftçilik lideri Vicki Hird şunları söyledi: “Çiftçiler fiyatları belirleme konusunda hiçbir kontrole sahip değil. Her zamankinden daha yoksullar. Birleşik Krallık’ta çiftlik hanelerinin %25’inin yoksulluk sınırının altında yaşadığı tahmin ediliyor.”

Hird de mevcut krizin yeni olmadığını hatırlatırken, “Ukrayna işgali nedeniyle hızlandı. Hükümetler bunu kabul edip gerçek nedenlerle mücadele etmedikçe bir krizden diğerine yalpalayacağız” dedi.

Hird’e göre, suistimalleri durdurmak ve sistemde dengeyi yeniden sağlamak için hükümetler eyleme geçmeli: “Tedarik zinciri düzenlemesi ve ürünlere ilişkin finansal spekülasyonların engellenmesi, herkesin hem şimdi hem de gelecekte yeterli yiyeceğe sahip olmasını sağlamanın anahtarıdır.”

Londra Üniversitesi City’den profesör Tim Lang ise, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerin gıda piyasalarında yıllardır artan bozulmanın etkilerini gördüklerini söyledi: “Gıdaya yeterince dikkat etmiyoruz. Bu sistemi yeniden düşünmemiz gerekiyor. İnsanlar sağlıklı beslenemezse bu çok ciddi bir sorun yaratır. Birçok insan gıdadan büyük miktarda para kazanıyor, ancak üreticiler gıdaya yılda harcadığımız 250 milyar sterlinin yaklaşık %8’ini alabiliyor.”

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu