Köşe Yazıları

GÜNEŞ DOĞMADI BUGÜN YAVRULARIMIN ÜSTÜNE

30 Ekim 2020 Cuma günü saat 14.51’de İzmir depremini televizyon kanallarından izledik. Çok hüzünlü sahnelere şahit olduk. İçimizi burkan haber ve yorumlar dinledik. Bazen gözlerimiz doldu, bazen derin düşüncelere daldık. Bu olaydan dersler çıkarıp ibret aldık mı acaba. 17 Ağustos 1999 Kocaeli-Sakarya depremini İzmit’te yaşayan bir din eğitimcisi olarak kendi payıma epey dersler çıkardım, ibretler aldım. Deprem görüntüleri arasında fedakârlığın, samimiyetin, insanlığın fotoğraflarını gördüm. Başta kentsel dönüşüme inatla direnen vatandaşlarımız olmak üzere devletimizin tüm kurum ve kuruluşları kendilerine düşen dersleri çıkardılar mı acaba? Ben aldığım ibretlerden birkaç tanesini sizlerle paylaşmak istiyorum.

Depremde yıkılan apartmanlardan 9, 14, 16, 17, 23, 26, 32, 33, 34, 58 ve 65 saat sonra kurtarılan vatandaşlarımız acılarımızı biraz da olsa hafifletti. Demek ki öldürmeyen Allah (c.c. ) öldürmüyor. Ölüm, zamanı bizce meçhul ama nihayetinde haktır. Her nefis er veya geç ölümü tadacaktır. Hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünya için çalışan bizlerin yarın ölecekmiş gibi baki âlemimiz için çalışması gerekir. Yüce milletimizin sevinçte olduğu gibi tasada da birlik ve dirlik içerisinde olduğunu görmek hepimize gelecek adına ümit kaynağı oldu.

Deprem bölgesini ziyaret eden Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, enkaz altındaki 4 çocuğunun kurtarılmasını bekleyen annenin yanına giderek anneye su ikram etti. Suyu içmek istemeyen acılı anne, “Ben burada su içiyorum, yavrularım orada susuz. Güneş doğmadı bugün yavrularımın üstüne.” sözleriyle yürekleri burktu, gözleri yaşarttı. Bu sözler insanlığa anne yüreğinin ne kadar müşfik ve sevecen olduğunu bir kez daha gösterdi.

İlgili Makaleler

İçişleri Bakanlığı, enkaz altındaki Halim Sarı’nın Tunceli AFAD İl Müdürü Cem Erdoğan ile konuşmasının yer aldığı görüntüleri yayınladı. Videoda Cem Erdoğan, enkaz altındaki Halim Sarı’ya “Halim amcam seni almadan gitmeyeceğiz, biz senin için buradayız, kurban olayım biraz daha sabret” ifadeleriyle moral verdiği duyulurken, Halim Sarı’nın ise Erdoğan’a sakince “İnşallah” diye karşılık verdiği görüldü. Halim amcanın ellerinden öpüyorum. Enkaz altında yüzükoyun yatarken bizlere        “ inşallah” diyerek dünyalara değer bir hatırlatmada bulundu. Bizlere düşen bu sözü kulaklarımıza küpe yapıp hiç unutmamak ve yüce Allah’ımızı hayat felsefemizin tam ortasına oturtmaktır.

Enkazının altından kurtarılan İnci Okan’ın kendisine enkaz altında müdahale eden ekip ile diyaloğu gözleri yaşarttı! “Abla çok korkuyorum… Elimi tutar mısın?” Bu dünyada iyi kötü elimizden tutanlar var. Ya öbür dünyada elimizden kim tutacak? Ümidimiz “Salih Amellerimiz ( iyi ve faydalı işlerimiz, hayır ve hasenatımız )” ve “Sevgili Peygamberimiz” Hayatımızda bunlara yer veriyor muyuz? Evet diyenlere ne mutlu.

İnşallah                                                                                                                                                  İnşallah¸ Allah dilerse/isterse¸ Allah izin verirse anlamına gelen bir kelime olup¸ yapılacak herhangi bir şey hususunda¸ işi yüce Allah’ın ilim, irade ve kudret sıfatları gereği Allah’ın irade ve kudretine bırakmak manasını taşır. Kâinatta her şey Allah’ın ilmî iradesi ve takdiri ile meydana gelir.                                                                                                                                                                            Kur’ân-ı Kerîm’de Hz. Peygamber’e, Allah’ın dilemesine bağlamadıkça hiçbir şey hakkında, “Şunu yarın yapacağım” dememesi emredilmiştir. (el-Kehf 18/23-24). Bu ayet Peygamberimiz (s.a.v.)’in şahsında kıyamete kadar bütün Müslümanlara bir uyarıdır. Zira yapılacak bir işte “inşallah/Allah izin verirse” demek Allah’ın sonsuz ilmini¸ sınırsız ve mutlak irade ve kudretini tasdiktir¸ Allah’a tevekküldür. O’na boyun eğmek ve O’ndan yardım istemek demektir. Bu nedenle biz Müslümanlar bir iş yapacağımız zaman “inşallah/Allah dilerse” demeliyiz. Böylece Allah’ın iradesini ve kudretini ikrar edip Rabbimizden yardım ve müsaade istemiş oluruz. Kur’an’da doğrudan doğruya inşallah tabirinin yer aldığı beş ayet mevcuttur.  Bu ayetlerde Hz.Yusuf’un anne baba ve kardeşlerine (Yûsuf 12/99),  Hz. Mûsâ’nın Hızır’a (el-Kehf 18/69),  Hz. Şuayb’ın Hz. Mûsâ’ya (el-Kasas 28/27),  Hz. İsmâil’in  Hz.İbrahim’e  (es-Sâffât 37/102), İsrail oğullarının Hz.Musa’ya  (Bakara, 2/70)  inşallah dedikleri ve Hudeybiye’den sonra Resûl-i Ekrem’in rüyası doğrulanıp Müslümanların Allah’ın izniyle Mescid-i Harâm’a girecekleri (el-Feth 48/27) bildirilmiştir. Sevgili Peygamberimiz “ İnsanlar için, inşallah demekten daha faziletli itaat edicilik yoktur” buyurmuşlardır. Yine hadislerde Hz. Muhammed, dua eden kimsenin bütün kötülüklerden korunacağını söylerken, ağaç altında ( bey’atürrıdvan ) kendisine biat eden ashabının cehenneme girmeyeceğini müjdelerken hep inşallah demiş böylece, gerçekleşeceği insanlar nezdinde belli olan veya vukuu kesinlikle bilinemeyen bütün konularda bu tabirin mutlaka söylenmesi gerektiğini bildirmiştir.

Görüldüğü gibi “inşallah” ifadesi Hz. Şuayb, Hz. Yusuf, Hz. İbrahim, Hz. Musa ve İsrail Oğulları tarafından söylenmekte ve gelecekte ne olacağı konusunun “Allah’ın dilemesi ” ne bağlı olduğu vurgulanmaktadır. Kur’an’da Allah’ın iradesinin mutlak olduğu, olup biten her şeyin Allah’ın iradesi doğrultusunda gerçekleştiği bildirilmektedir. Bununla birlikte, Allah’ın iradesinin amaçlı, anlamlı, hikmetli ve adil olduğu, O’nun, (c.c.) kulları için asla zulmü, kötülüğü ve meşakkati murat etmediği de belirtilmektedir. İrade sahibi bir varlık olarak insan, dilediği gibi tercihlerde bulunabilir. İnşallah sözü aynı zamanda Allah’ı tazim etmek, dünyada iradesi dışında bir şeyin gerçekleşmesinden O’nu tenzih etmek anlamına gelmektedir.

Âlimler, kişinin gelecekte yapmayı tasarladığı işlerden söz ederken o tarihte sağ olup olmayacağını, herhangi bir engelle karşılaşıp karşılaşmayacağını, ayrıca o işe muvaffak kılınıp kılınamayacağını bilemediğinden meşru işlerde daima inşallah demesinin gerektiğini söylemişlerdir.

Bir şahsın eşini boşamasının, yemin etmesinin veya mümin olduğunu söylemesinin ardından inşallah tabirini zikretmesi durumunda farklı hükümler ortaya çıkar. Buna göre eşini boşadığını söylemesi veya yemin etmesinden sonra boşanma gerçekleşmediği gibi, yeminine uymadığı takdirde onu bozmuş sayılmaz. “İnşallah müminim” ifadesini ise âlimlerimizin çoğu imanın kesinliği açısından problemli görmüşler, böyle bir ifadeden kaçınılmasını öğütlemişlerdir. Duaların kabulü için “İnşallah” demek doğru değildir. Dualar kesin ifadeler içermelidir.

Sonuç olarak söylemek gerekirse: Biz Müslümanlar yapacağımız her işte “inşallah/Allah izin verirse” demeliyiz. Çünkü inşallah demek Allah’ın sonsuz ilmini ve sınırsız mutlak iradesini ve kudretini tasdik¸ Allah’tan yardım ve izin isteme¸ O’na tevekkül etmek manasını taşımaktadır.

İzmir depreminde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza yüze Allah’tan rahmet ve mağfiret, yaralılarımıza acil şifalar, başta İzmir halkı olmak üzere yüce milletimize baş sağlığı, sabır ve metanetler diliyorum. Değerli İzmirli kardeşlerim. Acınız acımızdır. Rabbim her türlü afetten, sıkıntıdan ülkemizi ve milletimizi korusun. Yüce Allah Milletimize bir daha böyle acılar yaşatmasın. Başta AFAD olmak üzere tüm itfaiye, arama-kurtarma, sağlık ve güvenlik ekiplerinde görev yapan kahramanları gönülden kutluyorum. Sizlerle iftihar diyoruz. Varlığınız umut ve güven kaynağımızdır.

Fahri SAĞLIK

Karesi Müftüsü

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu