GündemKöşe Yazıları

Hevâ Ve Heveslerin Esiri Olma

Hevâ Ve Heveslerin Esiri Olma

Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde “İşte bu, benim dosdoğru yolumdur. Artık ona uyun. Başka yollara uymayın. Yoksa o yollar sizi parça parça edip O’nun yolundan ayırır. İşte size bunları Allah sakınasınız diye emretti” (En’am, 6/153) buyurarak insanlığı Kur’an yoluna davet eder. Bu yol akılla nakli birleştirerek insanlığı bütün çeldiricilerden ( özellikle hevâ ve heveslere kapılmaktan ) koruyarak selim aklın kabul edeceği ve insanları her iki dünyalarında da huzur ve mutluluğa ulaştıracak yoldur. Sevgili Peygamberimiz,  “Sakın hevâ ve hevesinize (  nefsin, akıl ve din tarafından yasaklanan kötü arzulara karşı olan eğilim ) kapılmayın! Çünkü bu tutku, kulağı sağır, gözü de kör eder” diyerek bizleri uyarmıştır.

Yüce Rabbimiz, Kur’an-ı Kerim’de:  “Kendi nefsinin arzusunu kendisine ilah edineni gördün mü? Ona sen mi vekil olacaksın?” (Furkân, 25/43) buyurarak, kendi hevâ ve heveslerimizi ilahlaştırmamamızı yani onların esiri olmamamızı istiyor.

Hak ve hayır yolunun engelleri çoktur. Aşırılığa sapmış nefsani arzular, hevâ ve hevesler bu engellerin başında gelir. Bir hadis-i şerifte: “En azılı düşmanın, iki yanın arasındaki nefsindir”  buyurulmuştur. İnsan, eğer bu uyarıyı dikkate alır, nefsani arzularını, meşru ölçüler içerisinde tutarsa kendisini pek çok tehlikeden korumuş olur.

İslam dini, akla hitap eden ve aklın güzelce işletilmesini isteyen bir dindir. Kur’an-ı Kerim aklî ve naklî delilleri, aklın önüne koyarak, insanlara yol gösterir. İlim, irfan sahiplerini ve akıllarını güzelce işletenleri över, yanlış inanış, görüş ve arzuların peşine düşenleri de yerer. İnkârcılığı ve cehaleti en büyük düşman sayar. Güçlü bir imana sahip olmayı, inançta hakka ve amelde hayra yönelmeyi ister. Akla hitap eden İslam dini, insanları nefsi davranışlardan sakındırır ve bu hususta gereken ölçüleri bildirerek, onlara uyulmasını ister.

Akıl, kendisini iyi kullanmayı bilen kimseleri, doğru yoldan ayrılmaktan korur. O, bazen “hakem”, bazen de “hâkim” olarak, iyiye ve doğruya teşvik eder. Aklımızı hevâ ve heveslerimizin kurbanı yapmayalım. Bize verilen bu kıymetli nimeti boş işlerle meşgul edip heder etmeyelim.

***

Akıl sahiplerine yüklenen en önemli görevlerden birisi tefekkür yani derin derin düşünmektir. Kişi, düşünce dünyasını gözün tanıklık ettiği, kulağın işittiği hakikatler etrafında örgütleyerek asıl hakikate, varlığın sahibine ulaşmaya çalışmalıdır. Görme ve işitme gibi görünen, kalp ve vicdan gibi görünmeyen duyuların her birinin kendine özgü görevi ve gayesi vardır. Akıl bunların hepsinin üstünde bir değere haiz olup onlara değer ve mana kazandıran, onların görevlerini yapmaları için zorunlu olandır. Akıl nimetinden yoksun olanın sorumluluktan muaf tutulmasının nedeni de budur.

Kur’an-ı Kerim, insanları imana davet ederken hiç şüphesiz öncelikle akıllara hitap etmeyi ve insanı tefekküre yöneltmeyi ideal prensip olarak kabul etmiştir. Ve insanlar da ancak tefekkür sonrası bir olgunluk sayesinde imana ulaşıp iki cihan saadetine ulaşabilir. Böylesi insanlar Kur’an-ı Kerim’de övülmekte ve iki cihan saadeti ile de müjdelenmektedir. Aklını kullanmayıp dalâlete düşenler ise ebediyen kalmak üzere cehennem ile uyarılmaktadır.

İslam, aklın, canın, dinin, neslin ve malın korunmasını insan onurunun teminatı saymıştır. Akıl, bu sayılanlar başta olmak üzere bütün değerlerin, yetenek ve görevlerin esası konumundadır. Huzurlu bir yaşamın devamında zorunluluk arz eden bu beş esasın muhafazası hem ferdî hem de toplumsal bir sorumluluktur. Bunların hepsine birden zarar veren alkollü içeceklerle uyuşturucudan uzak durarak aklî melekelerin işletilmesini temin etmek, en güzel şekilde yaratılmış olmanın gereğidir. İlahî lütuf ve ikramlara duyarsız kalmak ise nankörlüğün ifadesi ve Allah katındaki değerin kaybedilmesidir.

Yüce Allah’ın insana, varlıkların üstünde saygınlık atfetmesinin ifadesi ve gerekçesi olan akıl, bedene ait bütün hisleri ve uzuvları sevk ve idare etmekle sorumlu kılınmıştır. Bu sorumluluk bize aklımıza sahip çıkmayı öğütlemeli. Aklımıza sahip çıkmazsak bize kimse sahip çıkmaz. Aklımızı kullanalım. Kullanıyormuş gibi yapmayalım. Yüce Allah’ın bizlere bahşettiği muhteşem armağanı geri çevirmeyelim.

Fahri SAĞLIK

Emekli Müftü

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu