İstişare, Cumhurun Kararı. .
“Allah’tan bir rahmet dolayısıyla, onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın onlar çevrenden dağılır giderlerdi. Öyleyse onları bağışla...
“Allah’tan bir rahmet dolayısıyla, onlara yumuşak davrandın.
Eğer kaba, katı yürekli olsaydın onlar çevrenden dağılır
giderlerdi. Öyleyse onları bağışla, onlar için bağışlanma dile ve
iş konusunda onlarla istişare et. Eğer azmedersen artık Allah’a
tevekkül et. Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever.” Ali İmran
Suresi, 159
İstişare, aynı zamanda bir ibadettir. Her ibadeti yerine getiren
müminin öncelikli hedefi, en doğru sonuca ulaşmak değil, Allah’ın
emrettiği bu ibadeti layığıyla yaparak O’nu razı etmek ve Hz. Allah
cc’ nün rızasını kazanmaktır. İstişare eden kişi, kendi aklını
beğenmeyip diğer müminlerin de fikrini alarak şeytanın oyununu
bozmuş olur.
Efendimiz sav’ in hayatından bir misal; Peygamberimiz sav Hudeybiye
antlaşmasından sonra sahabeye “Artık kalkınız, kurbanlarınızı kesip
sonra başlarınızı tıraş ediniz” der. Hanbel, Müsned,4/326
Peygamberimiz Efendimiz sav emrini ikinci kere tekrarlamak zorunda
kalır.“Kalkınız, kurbanlarınızı kesip, sonra başlarınızı tıraş
ediniz”
Fakat aynı şekilde sahabe, kurban kesme ve tıraş olma ibadetine
başlamaz.
Efendimiz sav emrini üç kere tekrarlamasına rağmen, kimsenin
yapmadığını görür. Sonra Peygamberimiz sav dönüp eşi Hz. Ümmü
Seleme’nin yanına gider.
“Ey Ümmü Selime, Nedir şu halkın tutumu? Onlara, ‘Kurbanlarınızı
kesiniz, başlarınızı tıraş ediniz’ diye söylüyorum; fakat hiçbiri
emrime icabet etmiyor” der. Vakıdi, Mecazi,2/ 613
Üstün fazilet sahibi olan Hz. Ümmü Seleme, “Yâ Nebiyyallah. Bu işi
yapmak istiyor musunuz? O halde, şimdi dışarı çıkınız; kurbanlık
develerini kesinceye ve tıraş oluncaya kadar ashaptan hiçbirisine
bir şey söylemeyiniz” . “Çünkü siz kurbanını kesecek ve tıraş
olacak olursanız halk da öyle yapar.” Der. Hanbel, Müsned,4/326
Bu istişare üzerine, Peygamberimiz sav çadırından dışarı çıkar. Hiç
kimseye bir şey söylemeden, ihramını sağ koltuğu altından çıkarıp
sol omuzuna atar; kurbanlık develerini keser ve berberi Huzaalı
Hırâş b. Ümeyye’yi çağırıp tıraşını olur. İbni Hişam,
Sire,3/333
Bunu gören sahabe hemen kurbanlıklarını kesip sonra tıraş
olmuşlardır
Kur’an ahlakı ile ahlaklanan müminler, her konuda karar almaları
gerektiğinde mutlaka birbirleriyle fikir alışverişinde bulunur ve
ortak karar alırlar. Rabbimiz, Şura Suresi’nde bu konunun önemine
dikkat çekmiştir.
“Size verilen herhangi bir şey sadece dünya hayatının geçici bir
menfaatidir. Allah katında bulunanlar ise iman edip sadece
Rablerine güvenen kimseler için daha hayırlı ve daha kalıcıdır”
Şura,36
“O iman edenler, büyük günahlardan ve hayasızlıktan kaçınırlar.
Onlar öfkelendikleri zaman da kusurları bağışlarlar”Şura,37
“Onlar, Rablerinin davetini kabul ederler ve namazı dosdoğru
kılarlar. Onların işleri de kendi aralarında bir istişare iledir.
Kendilerine verdiğimiz rızıktan onlar Allah yolunda harcarlar”
Şura,38
“Onlar, bir zulüm ve saldırıya uğradıkları zaman birbirleriyle
yardımlaşırlar”Şura,39
“Bir kötülüğün cezası yine onun gibi bir kötülüktür, ama kim
affeder, bağışlarsa onun mükafatı Allah’a aittir. Şüphesiz ki
Allah, zalimleri sevmez” Şura,40
“Zulme uğradıktan sonra hakkını alan kimseye gelince, işte onların
aleyhinde ceza vermek için herhangi bir yol yoktur” Şura,41
“Yol ancak insanlara zulmedenler ve yeryüzünde haksız yere
taşkınlık edenler aleyhinedir. İşte onlar için acı bir azap
vardır”Şura,42
“Her kim de sabreder ve kusuru bağışlarsa, işte bu elbette
azmedilecek işlerdendir”Şura,43
Rabbimiz bizlere ve tüm ümmete her işte istişare etmeyi nasip
eylesin