İsveç ve Türkiye Arasında Bir Karşılaştırma: Stockholm Gezisi
İsveç ve Türkiye Arasında Bir Karşılaştırma: Stockholm Gezisi
Geçtiğimiz hafta gazeteci arkadaşlarımla gerçekleştirdiğimiz üç günlük İsveç gezimizi özetlemek ve bu süreçte gözlemlerime dayanarak Türkiye ile İsveç’i bazı açılardan kıyaslamak istiyorum.

Yolculuğumuz sabah saatlerinde başladı. Daha önce birçok kez yurtdışına çıkmıştım ama İstanbul Havalimanı’ndan ilk defa uçtum. Gerçekten de Türk vatandaşı olarak övünmeyi hak ettiğimiz bir yapı. Son derece büyük ve endamlı bir havaalanı. Adeta bir şehir gibi. Yolcuların rahatlığı için her detay düşünülmüş, temizliği ve düzeniyle göğsümüzü kabartan bir yapı. İstanbul Havalimanı, dünya çapındaki birçok havalimanına kıyasla oldukça modern ve gelişmiş durumda.
Stockholm Hakkında Genel Bilgiler
Stockholm, İsveç’in başkenti ve aynı zamanda en büyük şehri. Kent, toplamda 14 adadan oluşan bir takımadaya yayılmış durumda. Şehirde Malaren Gölü, Baltık Denizi ile birleşiyor ve bu durum Stockholm’e “Kuzeyin Venedik’i” unvanını kazandırmış. Tarihi binalar, köprüler ve müzelerle dolu şehir, her ziyaretçiye eşsiz bir atmosfer sunuyor.
Stockholm, dünya genelinde hem tarihsel hem de kültürel önemi olan bir merkez. Tarih boyunca İsveç Kraliyet Ailesi’nin merkezi olmuş ve hala bir kraliyet sarayına ev sahipliği yapıyor. Ayrıca İsveç Parlamentosu, önemli devlet binaları ve müzeleri ile de öne çıkıyor.
Şehre adım attığınız anda tarihi bir ambiyansa kapılıyorsunuz. Devasa tarihi binalar, köprüler ve adalar arasındaki geçişler, şehri bir masal diyarı gibi hissettiriyor. Ancak kış döneminde olduğumuz için Stockholm’ün genellikle “Kuzeyin Venedik’i” olarak anılmasına neden olan su yolları ve kanalları, buz tutmuş bir manzarayla daha farklı bir atmosfer sunuyordu.
Kraliyet Sarayı ve Diğer Tarihi Yapılar
Gezimizin ikinci gününde Kraliyet Sarayı’na (Stockholm Sarayı) gittik. Burası, İsveç Kraliyet Ailesi’nin resmi ikametgahı olarak biliniyor ve oldukça etkileyici bir yapıya sahip.
Saraya giderken, kraliyet muhafızlarıyla karşılaştık ve nöbet değişim törenine denk geldik. Ancak burada askerlerin disiplin açısından daha rahat olmaları dikkatimi çekti. Bizim Anıtkabir’deki askerlerimiz ile kıyasladığımda, disiplin anlayışının bizde daha sıkı olduğunu söyleyebilirim.
Stockholm Sarayı, Avrupa’daki en büyük kraliyet saraylarından biri. İçerisinde 600’den fazla oda bulunuyor ve çeşitli tarihsel sergilere de ev sahipliği yapıyor.
Sarayın içerisindeki odalar ve sanat eserleri, İsveç’in geçmişine dair önemli ipuçları sunuyor. Her bir köşe tarih kokuyor, insanı adeta bir zaman yolculuğuna çıkarıyor.
Saray gezisinden sonra, şehir merkezine yakın bir çarşıya gittik. Hediyelik eşya dükkanlarıyla dolu bu çarşıda fiyatların bizimle benzer seviyelerde olduğunu gözlemledik. İsveç kronunun Türk lirasına göre üç kat daha değerli olmasına rağmen, aşırı pahalı ürünlerle karşılaşmadık.
Stockholm’un Mimari ve Kültürel Zenginliği
Stockholm, tarihi ve modern mimariyi harmanlamış bir şehir. Gamla Stan adı verilen tarihi bölge, dar sokakları, eski binaları ve canlı renkleriyle adeta bir açık hava müzesi. Şehrin tarihi dokusu çok iyi korunmuş, binalar ilk günkü kadar sağlam ve bakımlı. Ayrıca müzeleriyle de ünlü bir şehir olan Stockholm’de, Vasa Müzesi, Nobel Müzesi gibi dünyaca tanınmış müzeler bulunuyor. Vasa Müzesi, 17. yüzyıldan kalma bir savaş gemisi olan Vasa’nın sergilendiği bir müze. Bu gemi, batırılmadan önce sadece bir kez denize açılmış ve tamamen korunmuş bir şekilde bugünlere kadar ulaşmış.
İsveç Halkı ve Kültürü
İsveç halkı oldukça güler yüzlü, sıcak kanlı ve cana yakın. Türklere karşı da ayrı bir sempatileri olduğunu gözlemledik. Yemek kültürü açısından İsveç mutfağı, özellikle deniz ürünleri ve farklı tatlılarla öne çıkıyor. Ancak Türk mutfağı gibi geniş ve çeşitli olmadığını söylemeliyim. İsveçliler, kahve tüketimi konusunda oldukça meşhurlar ve neredeyse her günlerini kahve ile başlatıyorlar. İsveç’te “Fika” adı verilen ve kahve molası anlamına gelen bir kültür var; günün her saatinde insanlar küçük kahve molaları vererek sosyalleşiyor.
Bizi en çok şaşırtan şeylerden biri, öğleden sonra 15:30 gibi hava kararmasıydı. Bu durum, kış aylarında İsveç’te sıkça karşılaşılan bir doğa olayı ve günlerin kısa sürmesi, yerel halkın yaşam tarzına da yansıyor. Sabah erken saatlerde spor yaparak güne başlayan İsveçliler, enerjik ve sağlıklı bir yaşam sürmeye özen gösteriyorlar.
Sonuç ve Türkiye ile Karşılaştırma
İsveç gezisi boyunca farklı bir kültürü gözlemleme fırsatımız oldu. Ancak gezinin sonunda, Türkiye’ye dönme isteği ve memleket özlemi de bambaşkaydı. Türkiye, özellikle İstanbul gibi metropollerle, modern havaalanlarıyla ve kültürel zenginliğiyle gurur duyulacak birçok avantaja sahip.
İsveç, soğuk ama sıcak insanlarıyla, tarihi ve doğasıyla mutlaka görülmesi gereken bir ülke. Özellikle Stockholm’ün tarihi dokusu, insanı derinden etkiliyor. İmkânı olan herkesin bu ülkeyi ve şehri mutlaka deneyimlemesini tavsiye ederim.
Bu arada böyle bir imkanı bizlere sunan Merhaba ailesine de teşekkür ediyorum. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere hoşçakalın…
Demirhan Görgülü
Nedir Bu Geleceğin Meslekleri?